Zıtlıkları aşan birliğe erişir

Latife Beyza Turgut
Latife Beyza Turgut
04:0029/12/2024, Pazar
G: 29/12/2024, Pazar
Yeni Şafak
Sergi, 17 Ocak 2025’e kadar Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi’nde ziyaret edilebilir.
Sergi, 17 Ocak 2025’e kadar Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi’nde ziyaret edilebilir.

Mesnevî’nin nadide nüshaları Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi’nde ziyarete açıldı. Mesnevî’nin insanların içinde bulunduğu ikiliklerden kaynaklanan sıkıntıları anlattığından bahseden Prof. Dr. Semih Ceyhan, “Bütün alemde varlıklar çiftler halinde zuhur eder. İnsanın hakikât arayışı bu zıtlıkların ötesine geçip birliğe erişmesidir” diyor.

Tasavvuf edebiyatının zirve eseri olan Mesnevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin insanlığa bıraktığı en büyük miraslardan biri olarak hâlâ ilham vermeye devam ediyor. Manevi derinliği ve edebî zenginliğiyle yüzyıllardır okunan bu eser, sadece İslam dünyasında değil, tüm insanlık için bir rehber niteliği taşıyor. Büyük arif Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin başyapıtı Mesnevî’nin nadide nüshaları, Şeb-i Arûs’unun 751. yıldönümü vesilesiyle Türkiye Yazma Eserler Kurumu Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi’nde ziyarete açılıyor. Mesnevî’nin en güzel nüshalarının yer aldığı sergide farklı dönemlere ait 23 müzehhep yazma yer alıyor. Vuslat yıl dönümünde Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin anıldığı bir programla ilgililere sunulan “Mevlânâ, Mesnevî ve Mesnevî’nin Müzehheb Nüshaları Sergisi” açılışından önce konuşan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Ceyhan, Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nin başyapıtı Mesnevî’yi, “Bu Mesnevî kitabıdır ve dinin usulünün usulünün usulüdür” şeklinde anlattığını aktararak, söz konusu üç usulün ise dinin temeli olan “şeriat”, “tarikat” ve “hakikât”e işaret ettiğini söylüyor.

Semih Ceyhan - Nezih Çetin

Bizi birlik şuuruna davet ediyor

“Hz. Pîr’in eseri, İslam düşünce tarihi ve tasavvuf literatürü tarihinde en başta yer alacak eserlerden biridir. Çok okunan, üzerine şerhler yazılan ve üzerine bir literatür oluşturulan bir eserdir” ifadeleriyle söze başlayan Prof. Dr. Semih Ceyhan, Mesnevî’nin bir edebiyat formu olmasıyla birlikte ikili beyitlerden oluştuğunu anlatıyor. “Mesnevî ikili beyitler halinde kaleme alınmıştır. Dolayısıyla Hz. Mevlânâ, kitabında insanların içinde bulunduğu ve ikiliklerden kaynaklanan sıkıntıları anlatmaktadır. Bütün alemde eşyalar, varlıklar çiftler halinde zuhur eder. Bütün her şey zıdlar halinde ifade edilir. Gece gündüz gibi, havf hak gibi…” diyen Ceyhan, insanın hakikât arayışının bu zıtlıkların ötesine geçip, bu sırları aşıp birliğe erişmesi olduğunu söylüyor. Ceyhan, “Hz. Pîr, bizi şeriat, tarikat ve hakikâtin aynı anda bir bütünlük içerisinde anlamlarını anlamaya davet ediyor. Yani insanın vahdet şuuruna vakıf olmasıdır ki dinin bizleri davet ettiği şey bu ikiliklerin ötesine geçebilmektir. İşte Hz. Mevlânâ, bizi bu birlik şuuruna davet ediyor. Bu anlamda Mesnevî, bizi tevhide irşad eden bir kitaptır” diyor. Mesnevî’nin insanın bu dünyada yaşadığı durumları resmeden, insanlık vakıasını anlatan bir kitap olması sebebiyle onu anlama, yorumlama ve anlam derinliğini gösterme çabalarının hemen ilk olarak Mevlânâ’nın çevresinde olan kimseler tarafından yapılmaya başlanmış. “Mesnevî, sadece Mevlevîliğin bir tarikatnâmesi olarak görülmemiş. Bununla sınırlandırılmamış. İnsanlar Mesnevî’yi anlamaya çalışmışlar. Çünkü insanlık vakasını, çünkü tevhidi, çünkü Efendimiz’i anlatıyor. Böyle görüldüğü için de pek çok kişi tarafından şerh edilmiş” ifadelerini kullanan Ceyhan, ayrıca Mesnevî’nin kendi kendini şerh eden bir kitap olduğunu da açıklıyor. Ceyhan, “Mesnevî’nin ilk şarihi Hz. Pîr’in kendisidir. Hz. Pîr, beyitler arasında sürekli atıflarla bunu yapmaktadır. Hatta bu anlamda Mesnevî’nin bir mühendislik harikası, bir matematiksel düzenin olduğunu iddia edenler var” diyor.


Mesnevî ‘canlı’ bir kitaptır

İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu Mevlevi Postnişini ve Mesnevîhan Nezih Çetin de Mesnevî’nin Kur’an-ı Kerim’in bir şerhi olduğunun altını çiziyor ve tıpkı Kur’an-ı Kerim gibi Mesnevî’nin de “canlı” bir kitap olduğunu ifade ediyor. Hz. Mevlânâ’nın talim ettirdiği ilmin, Kur’an-ı Kerim ve hadislerden oluşan ana çatı olmaksızın anlaşılamayacağının vurgulayan Çetin, “Bu açıdan Mesnevî’yi şerh etmek kolay değildir. Çünkü o, Kur’an’a ve Peygamber Efendimize tabiiyet ve muhabbeti gerektirmektedir. Mesnevî’nin hakikâtine ancak dinlemekle vakıf olunur. Dinlemek, Mesnevî’yi ehlinden öğrenmek ve anlamaktır. Yapılan şerhlerin temel amacı da budur” açıklamasını yapıyor. Prof. Dr. Semih Ceyhan gibi Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî’de insanın hikâyesini anlattığını dile getiren Çetin, “Biz, insanlığını hikâyesini Hz. Pîr’den dinlemeye başladığımızda Allah’ın muradını gerçekten anlamaya başlarız. Bu murat da, Cenab-ı Hakk’ın Habibine olan muhabbetidir. Mesnevî ancak, bu muhabbetin manasını anlamaya başladığımızda açığa çıkar” ifadelerini kullanıyor.

Sergi, 17 Ocak 2025’e kadar Beyazıt Yazma Eserler Kütüphanesi’nde ziyaret edilebilir.


Mesnevî’yi anlamak Hz. Pîr’i anlamaktan geçiyor

Mevlânâ’dan sonra Sultan Veled’le başlayan ve yüzyıllar boyunca devam eden şerh geleneği ve literatürü özellikle 16. asra gelindiğinde en önemli örneklerini veriyor. Eserinin ilk kapsamlı şerhlerinden olan İsmail Rusuhî Ankaravî’nin kaleme aldığı şerh, hem tasavvufî hem de edebî açıdan derinlikli bir metin olarak karşımıza çıkıyor. İsmail Ankaravî gibi pek çok Mesnevî şarihinin şerhi hazırlarken eserinin hemen girişinde Mesnevî’yi nasıl şerh ettiğine dair açıklamalarının bulunduklarını anlatan Prof. Dr. Semih Ceyhan, “Bu metinlerde söyledikleri güzel tüm sözleri kendilerine değil de Hz. Pîr’in ilhamıyla geldiğini ifade ederler. Dolayısıyla Mesnevî şerhi, Hz. Pîr’in ruhaniyetinden istifade etmek için yapılan bir çabanın yansımasıdır. Mesnevî’yi ve benzeri kitapları okumak, sadece bir bilgi edinmek için değil, o büyüklerle muhabbet kesp etmek için yapılır. Mesnevî’yi anlamak, sadece onun tercümesinden bazı hükümler çıkarıp sonuçlarını tartışmak anlamına gelmiyor. Mesnevî’yi, anlamak önce sahibini yani Hz. Pîr’i anlamaktan geçiyor” diyor.


#Mesnevi
#Mevlana
#Mevlevîlik