Annelerimiz yemek yaparken onlara lezzetinin sırrını sorarız ve şu cevabı alırız: Sevgimi de kattım. Bu doğru ama bir o kadar da eksik cevaptır. Yalan değildir elbette ama gerçeğin tamamını da anlatmaz. Annemden yemek kültürümüzü öğrenmek için kendisine mikrofon tuttuğumda bana en önemli sırrı vermişti: Yemek sabırla bulur tadını. Hangi yemeği yaparsan yap zaman ayıracaksın. Aceleye getirilmiş iş de aş da ham oluyor. Muhammed Ömür Akkor, yemeklerin peşinde koşan bir seyyah. Zennup 1844 ise ömründen uzun hikayesi olan bir kitap. Babaannesinin ismini restoranına vermiş, Zennup oradan. 1844 ne peki? İlk Türk yemek kitabı olan Aşçıların Sığınağı’nın (Melcetü Tabbahin) yayınlandığı yıl. Hem yemek ustalarının hem de kendi neslinin isminin devamını sağlamak isteyen bir yemek gezgininden de başka şey beklenmez zaten. Yemek kitabı restoranda pişmiş, kıvamında. Hepsi misafirlerin beğenisinden geçmiş ve kısık ateşte tadını bulmuş. Malzemelerinin yanında egosunu da yemeğin içine karıştıran bir üslup izlememiş yemek kitabının yapımında. Daha önce yazdığı, araştırdığı yemek kitaplarının verdiği rahatlığa da sırtını yaslamamış. Her biri sanat eseri sayılabilecek Selçuklu motifli tabaklarda arzı endam eden yemeklere bakarken restoran menüsüne göz atıyor gibisiniz. Ancak sadece yemeklere değil, Ömür Akkor’un hayata açtığı pencereye de bakıyorsunuz. Bursa’da açılan Zennup 1844 kısa zamanda şehrin rotaları arasında yerini aldı. Ancak Akkor kendi restoranının reklamını yapmaktan çok keşfettiği diğer lezzet noktalarını tavsiye etmeyi tercih ediyor. Kendinden bahsetmeye ar ediyor, yemeği nimet, yemek yapmayı da bu nimete şükrünü eda etmek olarak görüyor. Bilmediğini öğreniyor, görmediğini merak ediyor.
Yemek kitapları bazı durumlarda şeflerin ya da restoranların reklamını yapmak için bir pazarlama enstrümanı olarak kullanılır. Ustalığın ispatı veya ticari faaliyetlerin güçlenmesi için yapılan bu girişimler kültür dediğimiz birikimi sağlar. Bu nedenle kolay yoldan eleştirmek haksızlık sayılır. Ancak 1844 yılında Mehmet Kamil tarafından yazılan ilk yemek kitabının motivasyonunun bu olmadığını nereden bilebiliriz? Zennup 1844’e gelince… Ömür Akkor yemeklerini bu kitabı yazabilmek için yapmış ve restoranını da bu yine bu kitaba ulaşabilmek için bir dua niyetine açmış. Her birine kıymet verdiği ekibi bu kitap yazılsın diye bir araya gelmiş. Sadece kendisine ait değil zaten kitap. Alper Tuğrul Ünlütürk de eşlik etmiş kendisine. Tarifler 225 sayfalık kitabın üçüncü bölümünde, 83. sayfada başlıyor. Öncesinde ise Mehmet Kamil Kitaplığı adını verdiği restoran kütüphanesi dahil olmak üzere kurduğu iddialı ama mütevazi dünyayı anlatıyor. Zamanın geçip gideceğini biliyor, kubbede kalanın bir hoş sada olacağını da. Yemeğine ve kitabına lezzet katan da bu. Kitabın sayfalarında gezerken görsel bir şölenle karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsunuz. Yüzyıllara meydan okuyarak gelen tariflerin size servis edildiğini değil sizin için bir sofra kurulduğunu düşünüyorsunuz.
Restoran hikayesi Bursa’da başlayan Zennup 1844 arada bir kitaptan sonra İstanbul Zeytinburnu’na ulaştı. Farklı yerlerde restoranlar açmak, yol arkadaşlarının kararına rıza anlamına geliyor. O adeta yazmak için yemek yapıyor ve geride kalan hikaye sadece bu amacı gerçekleştirmesi için yürüdüğü yol. Elbette her adımını özveriyle yürüdüğü ve saygı duyduğu bir yol.
Akkor, lezzet seyahatlerine çıkmaya devam ediyor. Sosyal medya hesaplarında rotalarını paylaşıyor. Öğrendiği her şeyi öğretmeye çalışıyor. Bunu da bitmek tükenmek bilmeyen bir merakla tezyin ediyor. Lezzeti, sürekli yolda olmasında.
Restoranına gidemeseniz de, kitabını okuyamasanız da ve hatta sosyal medya paylaşımlarını takip edemeseniz de bir ömür kısık ateşte pişen lezzetleri kaçırmış sayılmazsınız. Şükredeceğiniz, sevdiklerinizle oturduğunuz bir sofra ve ağzınızın tadı. Bunlar yerindeyse Zennup 1844’le birliktesinizdir demektir. Ömür Akkor ise bu sırada Türkiye’nin veya dünyanın bir yerlerinde sevgisiyle hayatı saran hikayeleri birbiriyle buluşturmaya çalışıyordur. Tıpkı babaannesiyle, Mehmet Kamil Bey’i kitapta bir araya getirdiği gibi.