Yazmaya başladığımda bütün günler aynı

Merve Akbaş
04:0019/01/2025, Pazar
G: 19/01/2025, Pazar
Yeni Şafak
M. Fatih Kutlubay.
M. Fatih Kutlubay.

Victor Hugo, “Pazar günleri insan yorulmaz, pazar günleri yorgunluğun sözü geçmez” diyor Sefiller’de. Pazarların dedikodusunu yaptığımız M. Fatih Kutlubay ise “Yazmaya başladığımda bütün günler aynı” ifadelerini kullanıyor.

Pazar günleri insan yorulmaz, pazar günleri yorgunluğun sözü geçmez diyor Victor Hugo Sefiller’de. Pazar günleri yorulmayız, yorgunluk atarız. Pazar günü bizi dinlemez, kendi yoluna gider. Aksini iddia edebilir miyiz? Bu hafta pazarları M. Fatih Kutlubay’la masaya yatırıyoruz. Kendisi bize ilk önce klasik bir pazar gününü anlatacak: “Geç uyandığım pazarlarım yok artık. Mecburen erken uyanıyorum. Hafta içinden bir saatlik olsun fazla uyusam ensemden aşağı bir ağrı beliriyor zira. Bu yüzden çok geç saate kalmadan uyanıyorum. Oğlumun beni bebe bisküvisi ve sütten müteşekkil erkenci kahvaltısına davet edişinin katkısını da bir sebep olarak eklemeliyim. Erken kalksam da yine de kahvaltımı olabildiğince geciktiriyorum. Kahvaltı esnasında eskilerden bir dizi açıyorum. Bir saat o masanın başında keyif. Sonrasında kahve. Günü tamamen evde geçirmeyi istesem de dışarıda mavi bir gök parlıyorsa bir de oğlum gözünü pencereye dikmişse evde duramayıp dışarı çıkıyorum. Robert Walser ‘Sanki güneşli havalar ve pazar günleri arasında çok eski çağlardan beri bir kardeşlik kurulmuş gibiydi’ diyor. Güneşi yakaladığımda kendimi o büyüye kapılmaktan alamıyorum. Hele pazarlarım köyde geçiyorsa. Köyü evine yakın olanlardanım. Kahvaltıdan sonra ormana gidiyorum çoğunlukla.”

Pazar bir şekilde huzursuzluk verebiliyor

Kutlubay’a “Pazarları sıkıntı olmaktan kurtarmak için öneriniz nedir?” dediğimizde bazı öneriler sıralıyor bize. Yazar, “Az evvel saydığım şenliğe rağmen pazarın göğsüme oturan bir sıkıntı oluşu hiç geçmemiştir” diyor ve şunları anlatıyor: “Tek tatil günümün o olduğu zamanlarda bile pazar bir şekilde huzursuzluk verebiliyor. Tatil ile mesai arasında sıkışan bir zaman dilimi oluşu başlı başına huzursuzluk kaynağı zaten. Bu huzursuzluğu birazcık da olsa içinde yaşadığım mutlu anın tadını çıkarmakla aşabiliyorum. Yarını ve oradaki belirsizliği düşünmeden, sonraya odaklanmanın getirdiği kaygıdan sıyrılınca bir nebze rahatlayabiliyor insan.”

Etkileyici kurmacalardan yanayım

Bugün izlenecek en iyi filmin “Cold Mountain” olduğunu söyleyen Kutlubay’a pazarları okunacak kitapları sorunca da şunları söylüyor: “Belirli bir kitap adı veremem, çünkü pazar günlerinde seçtiğim kitaplar genellikle o anki ruh hâlime göre değişiyor. Ancak atmosferi yoğun ve etkileyici kurmaca kitapları tercih ederim. Pazarın huzursuz edici, bazen de boğucu havasından beni uzaklaştırıp farklı dünyalara taşıyacak bir atmosfer.”

Bugün “aile” günü

Pazar gününü arkadaşlarıyla değil ailesiyle geçirdiğini söyleyen Kutlubay, “O günü kendilerine ayırdığım arkadaşlarım yok. İşin içinde önemli bir gün yahut zorunlu bir araya gelme durumu yoksa pazarı daha çok kendim ve ailemle geçirmeyi tercih ediyorum. Arkadaşlarımla buluşmalarım genelde hafta içi akşamlarında oluyor” ifadelerini kullanıyor.

Şehirden uzak, sakin bir orman kuytusu

Sıradaki sorumuz: “Pazarları favori mekânınız neresidir ve neden?” Kutlubay bu soruya yanıt verirken hava koşullarını öncelediğini belirtiyor. “Yukarıda da bahsettiğim gibi hava şartlarına göre evde kalmak önceliğim. Ancak güneş parlayıp çağırdığında bir de oğlumun o günü evde geçirmemesi gerektiğini anladığımda dayanamıyorum” diyor ve şu cümleleri ekliyor: “O zaman pazarı evde geçirmekle hepimize haksızlık ediyorum gibi geliyor. Şehir kalabalığından sıyrılabileceğim neresi varsa oraya atıyorum kendimi. Çoğunlukla sakin bir orman kuytusu ya da göl kenarı.”

Buz gibi bir kış

Köşemizin en netameli sorusu “En güzel ve en kötü geçen pazar gününüz hangisi?” olabilir. Bu zor soruya Kutlubay da “Pazardan güzel bir gün çıkaramıyorum nedense” cümlesiyle cevap vermeye başlıyor. Ardından da “Belki tatillerde olduğum ve pazarla pazartesinin öyle pek de farkı kalmadığı zamanlarda olabilir. Ama en kötüsünü hatırlıyorum. Dedemin vefat ettiği pazar günü. Buz gibi bir kış. İçim bir daha kaynamamak üzere birkaç yerinden kırılmıştı. İnci Aral’ın ‘Ölen ölüyor, kalanlar sandala binip geziniyorlar pazar günleri’ dediği gibi.

Haftalık ödevini son güne bırakan bir çocuk

Pazar günleri de çalışmaya devam eden, özellikle süreli bir iş aldıysa, yetiştirmesi gereken bir yazı varsa mutlaka çalışan Kutlubay, “Bir kısmını günün pazar olduğunu hissettirecek kadar vakit öldürdükten sonra masanın başına geçerim. Yazmaya başladığım zaman bütün günler aynı olur” diyor. Ve geldik son soruya: “Pazar günü bir insan olacak olsa nasıl birisi olurdu?” İşte Kutlubay’ın cevabı: “Bir haftalık ödevi son güne bırakan bir çocuk. Dışarıda arkadaşları oynarken kendisi masanın başında. Bir yandan sokaktan gelen seslere içi gidiyor öte yandan sorumlulukları var. İkisi arasında sıkışmış. Aklı ikisine de basmıyor. Pazar tam olarak bir gün olabilir..”



#Pazarları Hiç Sevmem
#röportaj
#Aktüel