Tiroit kanserinde doğru bilinen yanlışlar

Yeni Şafak
11:4917/08/2017, Perşembe
G: 17/08/2017, Perşembe
AA
Tiroit kanseri teşhis edilen kişilerin ameliyat sonrasında mutlaka kemoterapi ve radyoterapi almaları gerekmiyor.
Tiroit kanseri teşhis edilen kişilerin ameliyat sonrasında mutlaka kemoterapi ve radyoterapi almaları gerekmiyor.

Türkiye'de görülme sıklığı yüksek tiroit kanserine ilişkin çok sayıda bilginin yanlışlığına dikkati çeken uzmanlara göre, iyottan fakir besinler tüketilmesi bu kansere yol açmıyor, hastalık ileri yaşlarda da tehlikeli, tiroit bezinde saptanan nodüller riski artırmıyor.

Uzmanlara göre, bilinenin aksine iyottan fakir besinler tüketilmesi Türkiye'de görülme sıklığı yüksek tiroit kanserine yol açmıyor, biyopsi yapılması hastalığın yayılmasına neden olmuyor.

Türk Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Can Atalay, tiroit bezinin boynun ön kısmında, nefes borusunun önünde bir organ olduğunu belirterek, bu bezin, tiroit hormonu salgılama işlevi üstlendiğini söz konusu hormonun ise vücuttaki bütün hücrelerin çalışma hızını ayarlama görevi bulunduğunu söyledi.

Saç telinden ayak tırnağına kadar vücuttaki tüm hücrelerin hangi hızda çalışacaklarının, tiroit hormon seviyesine göre ayarlandığını anlatan Atalay, tiroit hastalıklarının Türkiye'de yaygın olarak görüldüğünü vurguladı.

Bu rahatsızlığın özellikle kadınlar arasında görülme sıklığının erkeklere göre daha yüksek olduğunu ifade eden Atalay, tiroit hastalıklarının sadece guatrdan ibaret olmadığını, tiroit bezinin büyümesi ve fonksiyonlarının bozulmasının birçok sebebi bulunduğunu belirtti.

Atalay, son yıllarda, tanı ve tedavideki gelişmelerle yüz güldürücü sonuçlar elde edilebildiğinin altını çizerek, tedavi başarısının artmasında, farkındalık düzeyinin yükselmesi, doğru bilgi ve erken tanının önemli olduğunu vurguladı.

"İyottan fakir besinler tiroit kanserine yol açmaz"

Halk arasında, tiroit hastalıklarına yol açan risk faktörleri ve cerrahi yöntemlere ilişkin bilgi kirliliği bulunduğunu bildiren Atalay, "iyottan fakir besinler tüketilmesinin tiroit kanserine yol açtığı" iddiasının bunlardan biri olduğunu söyledi. Atalay, "Bu bilgi yanlıştır çünkü günlük beslenmeyle yeterince iyot alınamaması tiroit bezinde büyümenin (guatr) nedeni olarak gösterilmesine karşın, klinik çalışmalarda daha az iyot tüketmenin tiroit kanserine yol açtığına dair bir sonuca varılamamıştır" dedi.

Doç. Dr. Atalay, gün içinde yeterli miktarda iyot tüketilmesi ya da vücutta bunun emilimini azaltan besinlerden uzak durulmasının, guatr oluşumunu azaltacağını ifade etti.

"Ailede tiroit kanseri hikayesinin, bu hastalığa yakalanma riskini yüksek oranda artırdığı" iddiasının da doğru olmadığına dikkati çeken Atalay, "Tiroit kanserinde ailesel risk artışı belli kanser tiplerinde görülmektedir. Özellikle medüller tip tiroit kanserinde, ailenin diğer bireylerinde tiroit kanserine ve başka kanserlere daha sık rastlanmaktadır. Tiroit medüller kanser saptanan ailelerde, genetik test sonuçlarına göre, risk altındaki bireyler çocukluk yaşlarında ameliyat edilmelidir" uyarısını dile getirdi.

"Tiroit kanseri ileri yaşlarda tehlikeli değildir" bilgisinin de yanlışlığına işaret eden Atalay, "İleri yaşlarda tanı konulan tiroit kanseri hastalarında, hastalığın seyri genç yaştakilere göre daha kötü olmaktadır. Uluslararası rehberlerde, 40-45 yaşın üzerinde tiroit kanseri tanısı alan hastalarda takipte daha dikkatli olunması gerektiği yönünde uyarılar yer almaktadır" diye konuştu.

"Biyopsi, kanserin yayılmasına neden olmaz"

Atalay, tiroit bezinde saptanan nodüllerin, kanser riskini artırmadığının da altını çizerek, şunları kaydetti:

"Türkiye gibi tiroit hastalıklarının çok sık görüldüğü ülkelerde, tiroit bezinde saptanan nodüllerin önemli bir kısmı iyi huylu nodüllerdir. Bu tipteki nodüllerin 6 ay-1 yıl arayla izlenmesi gerekir. Tiroit nodülünün 1 santimetreden büyük olması, kanlanmasının artması, içinde kireçlenme olması ve kenarlarının düzensiz olması durumunda bu nodüllerden iğne biyopsisi yapılması gerekir. İğne biyopsisi ile tiroit bezindeki nodülden patolojik inceleme için örnek alınarak tanı konulur."

Doç. Dr. Atalay, "Tiroit bezinde saptanan nodülden biyopsi yapılması, kanserin yayılmasına neden olur." söylemlerinin de gerçek dışı olduğunu vurgulayarak, "Çünkü biyopsi sırasında ve sonrasında tiroit kanserinin yayılma riski çok düşüktür. Tiroit kanseri tanısı ilk aşamada ince iğne biyopsisi ile konulur ve bu tip biyopsi herhangi bir yayılma riski taşımamaktadır" ifadesini kullandı.

Tiroit kanseri tanısı konulanların ameliyat sonrasında mutlaka kemoterapi ve radyoterapi almaları gerekmediğini aktaran Atalay, şunları kaydetti:

"Çünkü tiroit kanserine ilişkin ameliyatta tiroit bezinin tamamı çıkarılır. Ameliyat sonrası tiroit kanserinin tekrarlamasını ve boyundaki lenf bezleri ile uzak organlara yayılmasını önlemek amacıyla radyoaktif iyot tedavisi uygulanır. Sadece diğer tümörlere göre çok daha hızlı seyreden ve ileri yaşlarda görülen anaplastik tiroit kanserinde kemoterapi ve radyoterapi tedavi seçeneği olabilmektedir."

#Doç. Dr. Atalay
#Kanser
#Troid kanseri