Geleneksel sanatlarımızdan ‘kağıt kesme’ olarak da bilinen katı’ sanatı, bu kez seramik ve minyatür gibi sanatlarla birleştirilerek yeni bir bakış açısıyla sunuldu. Katı’yı diğer geleneksel sanat dallarıyla birleştiren Saliha Beyza Umurca, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği 21. Devlet Türk Sanatları Yarışması’nda “Döngü” eseriyle başarı ödülüne layık görülmüştü. Bu çalışması Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonuna dahil edildi. Umurca, katı’yla Picasso’nun eserlerine de farklı bir boyut katıyor. Temmuz ayında İtalya’da bir bienalde çalışmalarını sergileyen sanatçı, katı’nın geleneksel sanatımız olduğunu dünyaya duyurmaya çalışıyor.
Eserlerinde geleneksel sanatlarin iç içe olduğunu söyleyen sanatçı, “Katı’ya karşı bir hevesim vardı. Mezun olunca eğitimini alayım dedim ve başladım. O da sanırım çocukluktan geliyor. O zamanlar, dergilerden figürleri, insanları, kıyafetleri keser, günlüğüme yapıştırırdım. Minyatürden tezhibe kadar bütün bu geleneksel sanatların eğitimini aldım. Katı’yı da buna ekleyerek hepsini tek bir alanda kullanmak istedim” diyerek çalışmalarına nasıl başladığını anlatıyor.
Japon minyatürlerini ve çizimlerini çok sevdiğini ve onlardan etkilendiğini söyleyen Umurca’nın eserlerine baktığınızda Orta Asya Türk motiflerinden çeşitli kültürel simgelere denk gelmeniz mümkün. Umarca, “Tez konum olan Orta Asya’daki kurganlardan çıkan hayvan motiflerini de eserlerime dahil ettim. Öğrendiklerimi, süzgecimden geçirip çalışmalarımı çeşitlendiriyorum” ifadelerini kullandı.
Umurca, kağıt kesme sanatıyla Pablo Picasso’nun eserlerini çalışarak farklı bir seri ortaya koyuyor. Picasso’nun eserlerini kesilmiş kağıt gibi gördüğünü söyleyen sanatçı, “Geleneksel sanatla sınırlı kalmayıp dünyada yapılanları inceleyerek sanatımı oluşturuyorum. Mesela Picasso’nun kübizmini keserek eserlerimde kullanıyorum. Artık Picasso’nun çalışmalarına baktığımda parça parça kağıt görüyorum” açıklamasını yaptı.
Erasmus eğitimi için gittiği İtalya’da, Lucca Kağıt Bienali’ne katılan sanatçının eserleri bienalde sergilendi. Hem bienaldekilerin hem okuldakilerin işine ilgi göstermesi üzerine kendisine bir amaç edinen Umurca, “Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim alırken, Lucca’daki Kağıt Bienali’ne denk geldim. Yanımdaki işleri sergiye yolladım, kabul aldım. Şunu gördüm, katı’ oradaki işlere göre daha geleneksel. Akademide resim ve kağıt bölümünden akademisyen ve öğrenciler, işlerimle oldukça ilgilendi. Bunun geleneksel bir Türk sanatı olduğunu anlattım. Beğendiler, çok farklı buldular. Ne Türkiye ne de dünyada katı’ yeterince bilinmiyor. Amacım ülkemizde ve yurt dışında bu sanatı kendi tarzımla sunup, tanıtmak” dedi.
Umurca, ödül alan eseri “Döngü”nün hikayesini şöyle anlatıyor: “Ejderha Doğu’da, özellikle de Türk ve Çin mitolojilerinde, bereketin, bolluğun ve doğurganlığın sembolü. Güneş, Türk mitolojisinde yaşamın ana kaynağı olarak görülüyor. Kuş koruyuculuğu ve göklerde gezinmesiyle yaşam kaynağının temsilcisi olarak anılıyor.
Ejderha, yumurtalarını özenle korurken, gözünü de yaşam kaynağı üzerinde döngü oluşturarak uçan kuşlara doğru çevirir. Bu, hayatın bereketle devam edeceği, bolluk ve iyilikle birlikte süreceği; hayatın kendisi ile hayat kaynağının bitmeyen bir döngü olduğunun işaretidir.”