Son yıllarda dünyada ve ülkemizde sinema başta olmak üzere çeşitli alanlarda yapılan festivallerin sayısı hatırı sayılır şekilde arttı. Sinemanın kalbi olan film festivalleri, yapımcı ve yönetmenlerin filmlerini göstermesi ve gündem yapması açısından hayli önemli. Bunun yanı sıra artık festivaller kendi endüstrisini de oluşturdu. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu “TRT 12 Punto”, filmleri geliştirme aşamasında yardımcı oluyor. Yapımcılar, senaryo aşamasındaki filmleriyle hem uluslararası alanda var olabilmek hem de fon bulabilmek için bu festivale başvuruyor. Bu vesileyle 12 Punto’nun jüri üyelerinden Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu (FIPRESCI) Başkanı ve festival programcısı Ahmed Shawky’yle festival yapmanın inceliklerini konuştuk.
Festivallerin ana fonksiyonu filmlerin görünür olması. Ama artık festivaller aynı zamanda kendi endüstrileriyle birlikte geliyor. Sadece filmleri dünyaya duyurmak için gösterilmesi değil, filmlerin geliştirme aşamasında da destek vermek, elle tutulur filmleri seçip parlatmak, öne çıkarmak gibi fonksiyonları var.
Her film festivalinin üç paydaşı var; izleyici, film yapımcıları ve medya. Venedik, Berlinale veya Cannes gibi büyük festivaller bunların üçüne de hitap ediyor. Fakat bir film festivali başlatıyorsanız, yola Cannes’ın yerini almak için çıkarsanız büyük ihtimalle başarısız olacaksınız. Dolayısıyla elinizde ne var, ona bakacaksınız. Bütçeniz ne kadar? Festival yaptığınız şehir büyük mü küçük mü? İzleyiciye mi ulaşacağım, film yapımcılarına mı yardımcı olacağım yoksa medyada görünür mü olacağım gibi hedefler koyacaksınız. Elinizdeki imkanları iyi değerlendirip bu üç paydaştan bir tanesini seçmeniz lazım. Önce yerel düşünmeli, ülkesindeki izleyicilere güzel filmler getirip yapımcılara yardımcı olmayı hedeflemeli. Mesela ben İstanbul’da festival yapsaydım izleyici odaklı yapardım. Küçük bir tatil şehrinde yapsaydım o zaman da film yapımcılarına yönelik daha küçük katılımlı daha profesyonel bir festival yapardım.
Filminiz büyük bir festivalde gösteriliyorsa, medyanın da ilgisi oluyor. Hele de ödül kazandıysa filmin görünürlüğü artıyor. Ama bu bir ön koşul değil, başka yöntemler de var. Sinema sanatın büyük bir dalı olduğu için amaca giden pek çok farklı yol da mümkün. Filminizi festivalde gösterime sokup büyük bir ilgi göremeyebilirsiniz ya da hiçbir festivale katılmasa da bir anda ilgi odağı olabilir.
Bazı festivaller çok izleyici toplayacak filmleri seçmeye çalışırken, bazıları sanat odaklı oluyor. Mesela Cannes ve Venedik festivalleri daha sanatsal ağırlıklı filmleri gösteriyor. Politik filmleri seven ve bunları gösterime koyan festivaller de var. Burada en önemli şey filminizi ve festivali iyi bilip uygun festivallere başvurmaktır.
Karmaşık işlerle uğraşan insanlar yapabilir. Çünkü herkes film festivallerini ‘film gösteriyorsunuz, kırmızı halı seriyorsunuz bitiyor’ zannediyor, ama çok büyük bir organizasyon. Lojistik kısmı çok zor. Bir filmi bile göstermek için bile yirmi kişiye ihtiyacınız var. Çok iyi bir sinefil olabilirsiniz, filmleri çok iyi seçebilirsiniz ama bu işin karmaşık organizasyonuyla uğraşamıyorsanız, festival yapamazsınız. Karmaşık işlerle uğraşıp organizasyonu çözebiliyorsanız, sinema yönünüz zayıf olsa bile filmleri seçecek birilerini bula-bilirsiniz. Ama işin zor kısmı organizasyon.