Nuri Bilge Ceylan imzalı Üç Maymun, 2009’da ilk kısa listeye kalarak Oscar’a en çok yaklaşan Türk filmi olmuştu.
Bu yılın Oscar töreni salgın şartları sebebiyle nisana ertelendi. 94. kez düzenlenecek Oscar töreni için tahminler yapılıyor. Peki, Türkiye ne zaman bu tahminlerdeki yerini alacak? Oscar bizim neyimiz olur ve kazanmak için ne yapmalıyız? Bütün bu soruların cevabından önce Oscar’ı daha yakından tanımalıyız.
Bu yılın Oscar töreni salgın şartları sebebiyle Nisan’a ertelendi. Sayılı günler kala Oscar tahminleri havalarda uçuşmaya başladı.
Her sene olduğu gibi bize düşense “Oscar’a nasıl katılırız” sorusunu 27. kez kendimize sormak. Türkiye bugüne kadar Oscar’a aday adayı olarak gönderdiği 27 filmden sadece Üç Maymun ile kısa listeye kalabildi (Oscar’da önce aday adaylar arasından kısa liste oluşturulur, sonrasında da yarışacak son filmler belirlenir.
Nuri Bilge Ceylan’ın filmi 81. Oscar organizasyonunda ilk kısa listeye kaldıktan sonra elenmiş ve yarışacak filmler arasına katılamamıştı).
Kanaat belirtmeden önce Oscar’ın diğer yarışmalardan farkını ortaya koymak gerekiyor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Oscar organizasyonu bir film festivali değil. ABD merkezli Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) tarafından verilen ödüllerdir.
Bu akademinin binlerce üyesi vardır ve her biri oy kullanır. Sayıları 6 bin civarındadır ve liste gizli tutulur. Çoğu ABD vatandaşı olmakla beraber referans ve sinema alanındaki başarıları sayesinde davet alan başka ülke vatandaşları da üye olabiliyor.
Bugüne kadar Türkiye’den yönetmenler Nuri Bilge Ceylan ve Deniz Gamze Ergüven ile yapımcı Zeynep Atakan ve görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki davet aldı.
Dünyanın meşhur bütün festivallerinde ise sistem farklı işliyor. Her yıl değişen ve sayısı 5-10 arasında olan jüri heyeti filmleri değerlendiriyor (Elbette öncesinde de ön jüri).
Dolayısıyla Cannes, Berlin, Venedik, Sundance başta olmak üzere adına festival denen organizasyonlarla karıştırmamak gerekiyor. Bu nokta neden önemli? Çünkü bir festivalde etkilemeniz gereken kişi sayısı 10’u geçmez. Yani jüri üyesi kadar...
Oysa Oscar’da bu sayı binleri buluyor. Akademi üyesi binlerce kişiye filminizi izletmeniz gerekiyor.
EN İYİ YABANCI FİLM NASIL SEÇİLİYOR?
Oscar’da yarışacak filmler yerli ve yabancı olarak ayrılır. Ana yarışmadaki filmlerin tamamı Hollywood üretimidir.
En iyi yabancı film (uluslararası en iyi film) için ise ayrı bir kategori vardır ve ödül tektir. ‘Yabancı dilde film ödül komitesi’ ülkelerin aday adayı filmlerini izler ve önce 9’a sonra 5’e kadar düşürür.
Bu aşamada filminiz kendi PR’ını yapamamışsa komite üyelerine izletebilmeniz gerekir. Dahası, öncesinde çok gösterim yapmanız gerekir ki fısıltı gazetesi de iş görsün.
OSCAR ADAYLIĞI DEVLET POLİTİKASI OLMALI
Türkiye’nin adaylarının temel sorunu da burada doğuyor. Filmlerimiz yeterince Akademi üyesine ulaşmıyor.
Başka ülkeler adaylarını çok erken açıklayıp gösterimlere Oscar töreninden aylar önce başlarken, bizim adaylarımız Los Angeles’a gittiğinde genelde sıraya giriyor.
Oscar adaylığının bir devlet politikası haline gelmesi ve hedefe uygun yol izlenmesi gerekiyor.
Her şeyin olduğu gibi Oscar’ın da bir pazarı var. Hatta Oscar dediğimiz organizasyonu sadece pazar olarak nitelendirebiliriz. Pazarda ise sesi çok çıkan kazanır.
Dolayısıyla Oscar kazanmanın formüllerinden birinin ‘yüksek ses’, yani ‘lobi’ olduğunu söyleyebiliriz.
Bu yıl aday gösterilen Yedinci Koğuştaki Mucize’nin finale kalamayacağını herkes biliyordu. Zira komite bir imitasyon filmi o ülkenin temsilcisi olarak görmez.
Dahası, Oscar’da 2000 yılından beri yabancı film kategorisinde ödüle uzanan filmlerin tamamı ‘ticari olmayan’ filmlerdi. Yani yabancı film dalında Oscar için festival sineması aranıyor.
2000 yılında ödüle uzanan Tayvan yapımı Kaplan ve Ejderha ticari hüviyete en yakın filmdi ki, o film de sanatsal bakımdan ciddi beğeni toplamıştı.
OSCAR BİZİM NEYİMİZ OLUR?
Esasına bakılırsa Oscar, ülke sinemaları için bir taltif organizasyonu olamaz. Özü itibariyle endüstriyel sinemaya dayanıyor. Fakat yabancı film kategorisinde tablo ilginçleşiyor. Bir de -beğenelim ya da beğenmeyelim- Oscar’da ses getiren filmin ülkesi de sinema endüstrisi de sinemacıları da olumlu şekilde etkileniyor.
Zira sinemanın hangi alanında yer alırsanız alın, ‘pazar’ ya da ‘network’ ifadelerini hep aklınızda tutmanız gerekiyor. Ülke sinemamız açısından baktığımızda Oscar kazanmaktan önce son 5’e kalmanın bile sektöre ciddi moral olacağını söylemek gerekir. Parazit geçtiğimiz sene hem yerli hem yabancı kategoride en iyi film ödüllerini alınca Güney Kore Sineması ve filmin dili/yöntemi/bakış açısı dünyanın dikkatine mazhar oldu.
İran’ın son dönem adından en çok söz ettiren yönetmeni Asghar Farhadi 5 yıl arayla en iyi yabancı film ödülünü aldı ve gözler İran’a ve sinemasına yeniden çevrildi. Bir Türkiye yapımının Oscar’dan heykelcik ile dönmesinin oluşturacağı havayı varın siz düşünün. Çok uzakta aramaya da gerek yok. Nuri Bilge Ceylan, Cannes’daki büyük ödüllerin tamamını topladığında ne hissettiysek benzerini hissedeceğiz.
#Oscar
#Film
#Türkiye
#Hollywood
#Sinema