Mevsimlik yayımlanan dergi: Sanki

Hakkı Yanık
Hakkı Yanık
04:0029/12/2024, Pazar
G: 29/12/2024, Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Sanki, mevsimlik yayımlanan bir dergi. 4. sayısıyla Dergi Günleri’nde karşılaştığım Sanki’yi Gülnihal Yüksel yönetiyor. Editörü Esmanur Ek. Takdim yazısında, okurlara ve dergideki arkadaşlarına veda eden ve derginin yoluna devam edeceğinden emin olduğunu belirten yönetmen Yüksel, yeni yayın yönetmeninin Kader Demir olacağını söylüyor. Gelene ve gidene hayırlı olsun. Dünya Yayıncılık’ın çıkardığı dergi, İstanbul Edebiyat Vakfı katkılarıyla hazırlanıyor. Altı kişilik bir yayın kurulu var. Bu sayının dosya konusu Mahalle. Arka kapakta, “Mahalle nedir” sorusuna bir cevap var: Çoğunlukla bir camisi ve imamı bulunan birçok hanenin birleşmesiyle meydana gelen bir şehir ve kasabanın bölünmüş parçalarından her biri. Şair yazar Ali Ayçil’le ‘mahalle’miz üzerine bir söyleşi yapılmış. Konuşmayı Kader Demir’le İrem Ak gerçekleştirmiş. Bu sayının dosya konusunu çok sevdim sanki! İclal Kop’la Erva Özyurt’un gramofon ustası Sacit Çavşak’la yaptığı söyleşi de ilgi çekici. Nida Akça’nın “gözlerinin karanlığa alıştığıdır” başlıklı şiiriyle açılan ve İlayda Kurnaz’ın “geçmişin gölgesi” başlıklı metniyle sonlanan Sanki’ye, 20’ye yakın yazar, şair katkı sunmuş. Mahalle dosyasına, ‘etimolojik ve sosyolojik bir bakış’la destek veren İrem Çiçen’in temennisiyle bitireyim: Hâliniz, mahalliniz ve mahallenizde saygı ve sevgiden başkası muhal olsun. Edebiyat, kültür, sanat dergisine, editor.sankidergi@gmail.com veya sankidergisi@gmail.com e posta adreslerinden ulaşılabilir.


Değinmeler...

Cemal Süreya’ya soruyorlar: Kaç dergi çıkardınız bugüne kadar? Cevabı şöyle oluyor şairin: 17 Dergi batırdım. İşte Papirüs, üç kez batırdım. Türkiye Yazıları Dergisi’nin kurucusu ve yazı kurulu başkanıydım. İkinci sayıdan sonra ayrıldım. Sonra Maliye Yazıları Dergisi’ni kurduk. İkinci sayıda onlar beni tasfiye ettiler. Türk Dili Kurumu Dergisi’nin yazı kurulundaydım. Şaka bir yana ben yalnızca kendi çıkardığım dergilerin batmasından sorumluyum herhalde.

Güvercin Curnatası kitabından.


Sanki’den:

“Sürekli geçmişe gidiyorum. İsmet Özel’in de bir keresinde vurguladığı gibi, “çocukluğunuza giden damarlar tıkandığında yazamaz olursunuz. Yazsanız da büyük oranda sıcaklığını kaybeder ve mekanik bir hale gelir.” Onun için çocukluk sürekli bize, metinlerimize; ruh, imge, korku, şaşkınlık taşıyan büyük ambarlarımızdır, ilk yurdumuzdur.

Ali Ayçil


Cihan Aktaş'la 40 yıl

Geçtiğimiz hafta sonu Cihan Aktaş’ın yazarlığının 40. yılı dolayısıyla toplandık. Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi’ndeki buluşmada bir sürpriz vardı. Ayşe Olgun’la Abdullah Harmancı’nın birlikte hazırladıkları ve İz Yayıncılık tarafından basılan Yazarlığının Kırkıncı Yılında Cihan Aktaş’a Kırk Çiçek adlı kitap yazara ve misafirlere ikram edildi. Toplantıda yazar dostları, kitaplarının yanı sıra dergilerden de tanıdığımız Aktaş’tan, yürüyüşünden ve kendinden sonrakilere açtığı yoldan bahsettiler. Konuşmacılardan Yıldız Ramazanoğlu, “Edebiyatı hayat memat meselesi olarak görmesi beni çok etkiledi” dedi. Âlim Kahraman ağabey, Aktaş’ın aktifliği ve dinamizminden bahsetti. Hüseyin Akın, Cihan Aktaş’ın bir yazar olmaktan öte Müslüman kadınların yazıyla kamuya açılmalarına öncülük ettiğine dikkat çekti. Mustafa Çelik, Cihan ablanın kamuda tanıdığı ilk başörtülü yazar olduğunu belirtirken Asım Öz’se, Aktaş’ın Türkiye’de yaşananlara odaklanmasını önemli bulduğunu söyledi. Mikrofon bana uzatılsaydı söyleyeceğim cümle şu beş kelimeden oluşurdu: Cana yakın, çalışkan; görünmeden görünen. Güzel bir buluşma oldu. Programı sunan Ayşenur Dilek ve Aktaş için kitap hazırlayan Ayşe Olgun’la Abdullah Harmancı başta olmak üzere toplantıya emeği geçen herkes teşekkürü hak etti. Nice 40 yıllara Cihan abla, sağlıcakla…


Kendi suretimde bir gölge

21 yıldır yayımlanan Genç Öncüler, 209. sayısıyla okuruna merhaba dedi. Yeni sayısını Dergi Günleri’nde edindiğim 50 sayfalık dergi, Pınar Yayınları’nın sahipliğinde çıkıyor. 8 kişilik bir yayın kurulu olan ve Derya Günhan’ın ‘yayın yönetmeni’ olduğu Genç Öncüler bu sayıda ‘yabancılaşma’ya odaklanmış. Takdim yazısında, “Yabancılaşma, bireyin yaşamı anlamlandırma çabasını sekteye uğratırken ruhsal dünyasında da derin çatlaklar oluşturur” deniliyor. 10 ismin katkı sağladığı ve 30 sayfa ayrılan “Kendi Suretimde Bir Gölge” başlıklı dosya yabancılaşma üzerine kitap önerisiyle bitiyor. Önerilen kitaplar, Yakup Kadri’nin Kiralık Konak’ı, Peyami Safa’nın Yalnızız’ı, Sabahattin Ali’nin Ses’i, Mustafa Kutlu’nun Yoksulluk İçimizde’si, Kafka’nın Dönüşüm’ü ve Celaleddin Vatandaş’ın Modern Çöküş’ü. Dosya dışı metinlerde, Elif Ergan Aldemir, Senanur Yaşaroğlu, Zehra Mahitapoğlu Köksal, Zeynep Pınar Can ve R. Merve Taşdelen imzaları var. Yaşaroğlu’nun dikkatle okuduğum Sekülerleşme Temayülünün Pratik Yansımaları başlıklı metninden bir cümle alayım: Bazen sadece kazanmak için yola çıkmışız da neyi kazanmaya çalıştığımızı unutmuşuz gibi geliyor. Arka kapak içindeki Fatiha Suresi 6-7. Ayetler’le bitireyim: Bizi dosdoğru yola ilet. Nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların da dalalete sapmışların da yoluna değil. Gençlik dergisine, dergigenconculer@gmail.com e posta adresinden ulaşılabilir.


Bohem Prensliği

Bilecik’te yayımlanıp Türkiye’ye ulaşan Papatya’nın, 14. sayısı raflardaki yerini aldı. Üç yıldır çıkan ve iki ayda bir çıkan dergiyi Aykutalp Balkan yönetiyor. Dört kişilik editör ekibi var. “Edebiyattan mahrum kalanlara” alt başlığıyla yayımlanan 36 sayfalık derginin kapağını Özlem Mehder fotoğrafı süslüyor. Arka kapağa, fotoğraf üstüne, “Papatyaları sevmekle övünüyoruz” cümlesi konulmuş. İçerideki yazılarda da yer yer fotoğraf ve çizim kullanılmış fakat Papatya Şiir Antolojisi’nden bahsedilen metne kitabın ön kapağını gösteren iki fotoğrafının konulması manidar olmuş! Dergideki metinlerin sütunsuz yerleştirilmesiyse yayına amatör bir hava katmış. Papatya’dan Fotoğraflar sayfası gayet güzel. Güzellik fotoğrafa yer verilmesinde! Şiir ağırlıklı Papatya’nın ‘dosya’sı Bohem Prensliği başlığını taşıyor. Şöyle diyor önsözde editör Mertali Mermer: … uzun zamandan beri mekândan bağımsız bir hayalperestliğin penceresini aralıyoruz. 40’a yakın kalem erbabının destek verdiği dergiyi tanıtan yazıma Mehmet Yasin Kaysici’nin dizeleriyle son vereyim: Lanet fikir yine; dimağımda zehir / Özgürlüğün sesi, penceremde kusur, parmaklığı demir. Edebiyat, fikir, kültür dergisine, papatyadergisi.iletisim@gmail.com e posta adresinden ulaşılabilir.


#Dergilik
#Sanki
#Cihan Aktaş