Kırık dökük öyküleri topladım

Yeni Şafak
Seray Şahinler Demir
12:297/11/2017, Salı
G: 7/11/2017, Salı
Yeni Şafak
Şermin Yaşar'ın "Tarihi Hoşça Kal Lokantası" adlı kitabı yayınlandı.
Şermin Yaşar'ın "Tarihi Hoşça Kal Lokantası" adlı kitabı yayınlandı.

“Tarihi Hoşça Kal Lokantası”nda hayal kırıklığı ve hüsran hikayeleriyle okurun karşısına çıkan Şermin Yaşar, yetişkinlere sesleniyor. Doğan Kitap etiketiyle çıkan kitap, Yaşar’ın ilk öykü kitabı. Yazar, “Yıllar içerisinde yazılmış ve bir köşede birikmiş onlarca ruh hali var. Kırık dökük öyküleri topladım” diyor.

Oyuncu Anne, Ev Yapımı Sihirli Değnek, Dedemin Bakkalı gibi kitaplarıyla tanıdığımız Şermin Yaşar, bu kez öykülerinden oluşan yeni kitabı “Tarihi Hoşça Kal Lokantası” ile karşımızda... “Kaybetmek bizim işimiz” diyen kitap, yalnızlığıyla yoğrulanların, kalbi kırıkların, köşesine çekilenlerin hayatına dokunuyor. 29 öykünün yer aldığı kitapta Kaya Bakkaliyesi ile tanışacak, hiç kimsenin uğramadığı, çıkmaz sokaktaki Tarihi Hoşça Kal Lokantısı’nı ziyaret edecek, hayal kırıklıklarıyla, yalnızlıkla, hüsranla sonuçlanan hikayelere tanık olacaksınız. Ama hiçbir öykü sizi umutsuzluğa düşürmeyecek. “Tarihi Hoşça Kal Lokantası”nın öyküsünü yazarı Şermin Yaşar ile konuştuk…

Dedemin Bakkalı, Oyuncu Anne gibi kitaplarınızdan tamamen farklı bir kitapla okurla buluştunuz. İnsanın içine dokunan öykülerden oluşan Tarihi Hoşça Kal Lokantası ile yazarlık serüveninizde nereye koyuyorsunuz?

Öykü yazmak benim için yeni bir deneyim değil. Okul yıllarından beri yazıyorum, ama yayınlamayı düşünmemiştim. Yıllar içerisinde yazılmış ve bir köşede birikmiş onlarca ruh hali var. Bunun yanında ben hep ebeveynler için ve çocuklar için kitaplar yazdım, öyküler benimdi, kitaplar herkesin. Geçen yıldan beri zaman zaman Kafa Dergisine öyküler yazıyordum. Okurlar onları da sevdiler. O yazılar Tarihi Hoşça Kal Lokantası’na vesile oldular. Şimdi öyküler de okurların oldu.

UNUTTUĞUMUZ
YANLARIMIZI ANLATTIM
Tarihi Hoşça Kal Lokantası’nda okuru neler bekliyor? Bu buluşmaya kimleri davet ediyorsunuz?

İçinde sıradan insanların sıradan öyküleri var. Emekliler, köylüler, iş arayan gençler, müzmin bekar kadınlar, ev hanımları, babaanneler, dedeler, amcalar, teyzeler… Arka kapak yazısında çok güzel özetledi Handan Akdemir, ‘yeşil çam filmlerindekileri andıran karakterler var. Bir köşede unutulmuşlar, yalnızlığı ile yoğrulmuşlar, kırık gönüllüler, bir yerlerde sessiz sedasız yaşayanlar, görmediklerimiz, görmezden geldiklerimiz var. Biraz biz varız aslında, unuttuğumuz yanlarımız var.

Kitapta yalnız, sessiz, kitabın tanıtımında da bahsettiğiniz gibi “Yeşilçam filmlerindekileri andıran, kalbimize dokunan karakterler” ile tanışıyoruz. Okurken bu insanların varlığını hissediyoruz yeniden. Bir yerlerde kalbi kırık, incinmiş güzel gönüllü insanların hala daha var olduğunu düşünüyorum. Kaleminizin anlatmak istediği neydi?

Bir gün sosyal medyada bir video izledim. İzlenme oranı çok yüksek bir video. 6 milyondan fazla izlenmiş. Bir yangın çıkmış, ev yanmış, bir yaşlı sokakta kalmış. Komşusu var, aklını kaybetmiş, meczup bir kadın. Bu garibanla röportaj yapıyorlar, ‘dedeye sahip çıkalım’ diyor kadın. Hatırlarsınız belki. Türkiye kaç yıldır buna gülüyor. Gençler çok gülüyor. Yaşlı gördükleri yerde ‘dedeye sahip çıkalım’ deyip gülüyorlar. Oysa orda bir hikaye var. Bak bakalım o dede niye yalnız? O yangın nasıl çıkmış, o dede ev yanarken nasıl korkmuş, bağırmış mı, sesini kim duymuş? O kadın doğduğunda nasıl doğmuş, ne olmuş da kaybetmiş aklını, dişleri dökük kadının, dişleri nasıl dökülmüş, kim bakıyor ona? Bunlar hep hikaye. Bu çok uç bir örnek belki ama, güldüğümüz, söylendiğimiz, gördüğümüz her şeyde bir öykü var. Market alışverişi yaparken söylenen emekli amcalarda birer hikaye gizli. İş görüşmesine gelip de özgeçmişi yanında olmadığı için kapıdan dönen gençlerde bir hikaye gizli. Sizin mahalledeki manavda bir öykü var. Her insanda bir öykü var. Kırık dökük bir şeyler. Ben onları topladım.

Kitaba adını veren öyküde “Kaybetmek bizim işimiz” diyorsunuz. Kitapta anlattığınız; toplumun görmezden geldiği kabuğuna çekilmiş bu insanlar, ya da değer verdiği kadar değer görmeyen, sevdiği kadar sevilmeyen, kaybetmeye mahkum mu sizce?

Değil. ‘Kaybetmek bizim işimizdir’ lokantanın sloganı, kitabın bütününe mal edemeyiz. Yıllar önce hiç evlenmemiş bir hanımla tanışmıştım, bir arkadaşımız ona ‘hiç istemediniz mi bir aileniz olsun, bir eşiniz olsun, bir aşkınız olsun?’ diye sormuştu. O an ona göre, o hanım kaybedendi çünkü. Kadın bize gülümseyip ‘Aşık olmadığımı da nerden çıkarttın? Benim yaşadığım aşkı kimse yaşamamıştır’ demişti. Al sana kazanan. İşte orada bir hikaye var. Belki o hikayeyi dinlesek, onun yerinde olmak isteyeceğiz. O yüzden hikaye önemli.

Kitapta kader, kısmet, nasip kavramları kimi öykülerin belkemiğini oluşturuyor. Bu kavramların sizdeki önemi nedir?

Bunlar Anadolu’nun iç sesi. Anadolu insanın en sık kullandığı kelimeler. Sessizce söylenen, boynunu biraz bükerek söylenen kelimeler. Olay yaşanır, üzülürsün, diyecek bir şey bulamazsın, boynun hafifçe yana eğilir sessizce ‘kader’ dersin. Herkes alır, herkese dağıtılır, sana kalmaz. Heves edersin, çok istersin, ama olmaz. Sessizce ‘kısmet değilmiş’ dersin. Ne diyeceksin? O kadar alışırsın ki olmamasına, sonra her adıma niyet ederken ‘nasip’ dersin. Nasipse olur. Bazıları böyle yaşar. Öykü kahramanlarımın çoğu evet, bu kelimelerden nasibini fazlasıyla alanlar.

ÇOCUKLARIN ELİNİ
TUTMAYA DEVAM EDECEĞİM
Oyuncu Anne ve Dedemin Bakkalı’nda daha çok çocuk ve annelere sesleniyordunuz. Yeni kitabınızla birlikte daha farklı insanlara da dokunacaksınız. Yazarlık serüveniniz nasıl devam edecek bundan sonrasında? Sizden öyküler okumaya devam edecek miyiz?

Bir öykü kahramanı olsam size derdim ki şimdi: Kısmet… Çocuk kitaplarına devam etmek istiyorum. Onlar benim için çok değerli. Çocuklar benim kitaplarımı elleriyle tutup okuyorlar ya, bana bir neslin hayat yolculuğunda onların elinden tutuyormuşum gibi geliyor. Öyle mutluluk veren bir şey. Sanırım yetişkin için de yazmaya devam ederim. Ama önce hangisi olur, bundan sonra ne olur, o hakikaten kısmet.

  • KİTABIN ÖZETİ :
  • Tarihi Hoşça Kal Lokantası
  • Şermin Yaşar
  • Doğan Kitap
  • 2017
  • 176 sayfa
#Doğan Kitap
#Şermin Yaşar
#Tarihi Hoşça Kal Lokantası