Geçtiğimiz hafta Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nin birinci katındaki Yapı Kredi Müzesi’nde “Karagözüm İki Gözüm” adlı bir sergi açıldı. Türk Gölge Tiyatrosu’nun Cumhuriyet sonrasındaki önemli temsilcilerinden Ragıp Tuğtekin’in etkilediği ve etkilediği sanatçıların 350'ye yakın Karagöz tasvirinin yer aldığı sergi her yaştan meraklısını bekliyor. Sergide yer alan Karagöz oyunlarındaki karakter ve figürler bizi Karagöz’ün renkli dünyasıyla tanıştırıyor.
Yapı Kredi Müzesi Koleksiyonu’nda bulunan, Ragıp Tuğtekin’in 1930’lu yıllarda yaptığı 187 karagöz tasviri en son 2004 yılında Yıktın Perdeyi Eyledin Vîrân adlı sergide gösterilmişti.
Karagözüm İki Gözüm Serginin küratörlüğünü kendisi de Karagöz sanatçısı olan Cengiz Özek üstlenirken koordinatörlüğünü ise Nihat Tekdemir ve Elif Erdoğan yürütüyor. Tasarımı “Karşılaşmalar” ekibine ait sergide 20’den fazla Karagöz sanatçısının 350 tasviri, dünya gölge tiyatrosu içerisinde karagöz oyunlarının yeri, dünyada karagöz oyunlarının nerelerde oynatıldığı, gerçeküstü figürlerin ve halk efsanelerinin karagöz tasvirlerine yansımaları, günümüz karagöz sanatçıları gibi tematik başlıklar altında ele alınıyor. Cengiz Özek, Yapı Kredi’nin ustanın koleksiyonunun satın aldığında tasnif için ekipte yer aldığı ilk gençlik günlerinde ilk kez Ragıp Tuğtekin ile yollarının kesiştiğini anlatıyor. Aynı zamanda Karagöz gelenek sanatının gelecek kuşaklara aktarılması için Tuğtekin’in verdiği kurslara ilkokuldaki resim öğretmeni Ali Kıyak’ın katıldığını da öğreniyoruz. Ragıp Tuğtekin, Karagöz ile tanışma hikayesini ise 1974 yılında verdiği bir röportajda ayrıntılı olarak anlatıyor. Aynı zamanda hangi oyunların öne çıktığını ve kendisinin oynattığı oyunlar hakkında da bilgi veriyor. 1891 doğumlu olan Ragıp Tuğtekin, henüz ortaokul öğrencisiyken Hayali Tecelli Bey’in evindeki Cuma sohbetleri sırasında dönemin ünlü hayali sanatçılarıyla ve Karagöz perdesiyle tanışmış.Daha sonra ise Hayali Bey’e yardaklık ederek oyunu, Nazif Bey’den ise tasvir yapımını öğrenir. Zamanla da tasvir sanatçısı olarak ismi öne çıkar ve yaptığı figürler çeşitli koleksiyonlarda çeşitli müzelerde yer alır. Tuğtekin'in aynı zamanda iyi bir tambur sanatçısı olduğunu ve Çankırı Mevlevi Şeyhi Hüsamettin Hasip Dededen tambur ve musiki meşk ettiğini, Orhan Kurt'un da tambura olan ilgisi sayesinde hocasıyla tanıştığı bilgisini not düşelim.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 1973-75 yılları arasında açtığı Karagöz kurslarında dersler veren Tuğtekin’den bu dönemde pek çok yazar, sanatçı ders almış.Bu kurslar kapsamında UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi ilan edilen Tacettin Diker, Ali Kıyak, Cevat Çapan, Fahrunissa Ensari, Ercüment Melih Özbay, Güngör Dilmen, Erol Uras ve Mustafa Mutlu gibi isimler yetişmiş, hatta içlerinden bazıları Karagöz sanatına uzun yıllar hizmetler vermişlerdir.
Tuğtekin’in öğrencilerinden Orhan Kurt ve Taceddin Diker ise günümüzde Karagöz sanatını ayakta tutan isimlerin yetişmesinde büyük emekleri olan iki isimdir. 1930’larda deve derisinden Karagöz figürleri yapan Tuğtekin’in Yapı Kredi Müzesi’nin Karagöz koleksiyonunda şahıs ve hayvan tasvirlerinden göstermeliklere, olağanüstü yaratıklardan halk efsanesi karakterlerinin betimlemelerine kadar uzanan figürler bulunur. Bunlar arasında sergideki Kanlı Nigar, Kağıthane Safası, Ters Evlenme, Hamam Abdal Bekçi, Sünnet, Kanlı Kavak, BAhçe, Karagöz’ün Aşıklığı, Yalova Safası, Yazıcı, Cazular ve daha bir çoğunu sayabiliriz.
Dönemin oyunları hakkında Ragıp Tuğtekin bir röportajında ise şu bilgileri verir: Karagöz oyunları esas itibarıyla 10-12 yi geçmez. Bunların başlıcaları: Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin Kanlı Kavak, Şairler, Tımarhane, Kanlı Nigar, Yalova Safası, Kağıthane Safası, Ters Evlenme, İki Dessas (Cazular) veya Sihirbazlar imtihanı, Salıncak, Aptal Bekçi, Mandıra, Ağalık. Sonradan Karagöz oyunu ile pek ilgili görünmeyen ve Karagözcüler tarafından ilave edilmiş oyunlar vardır ki bunlar beni şahsen hiç alâkadar etmemişlerdir. Eski oyunlar meyanında Karagöz’ün sünnetliği (Hayal içinde hayal) oyunu yalnız Hayâl küpü Emin ağa tarafından oynatılmıştır. Seyrettiğim Karagözcüler arasında bu oyunu oynatana tesadüf etmedim. Arap köle, Yalan küpü, Masana, Ham Hum gibiler başlı başına oyun olmayıp oyun sürelerini uzatmak için Karagöz-Hacıvat muhaveresine ilave edilen ara muhavereleridir. Esasen yukarıda isimlerini zikrettiğim meşhur Karagöz oynatanların en ziyade sevdikleri ve önem verdikleri piyesler üzerinde durdukları meşhudum olmuştur. Bu arada Katip Salih Bey tarafından oyunu uzatmak için muhavere ile piyes arasına kantolar konmuştur. Bu şekil Katip Salih Beyin icadıdır. Tecelli bey daha ziyade Ters evlenme oyununu, Şeyh Fehmi Efendi Cazuları, Katip Salih Efendi Şairleri, Sefer Mehmet Efendi Tahir ile Zühre’yi oynatırlardı. Benim de ara sıra arkadaşların isteği üzerine oynattığım piyeslerin başında Ters Evlenme, Kağıthane safası, Yalova safası ve Kanlı Nigar oyunları gelir.”
Sergide Ragıp Tuğtekin’in Karagöz figürlerini ve Tuğtekin’in etkilendiği Nazif Bey, Katip Salih ve Tecelli Bey’in figürlerini ve sanatçının öğrencilerinin figürleri yer alıyor. Ayrıca serginin son bölümünde Karagöz ile dünya turuna çıkıyoruz. Burada Çin, Endonezya - Japonya, Mısır, Yunanistan ve Hindistan gibi farklı ülkelerden figürler dikkat çekiyor.
Nurettin Sevin’in hazırladığı Türk Gölge Oyunu adlı kitapta oyunun tarihi M. Ö. 4. ve 3. Yüzyıla kadar uzanıyor. Karagöz ve Hacivat hikayesi ise Osmanlı döneminde geçiyor. Bir rivayete göre 1326-1359 yılları arasında yaşamış olan Karagöz’ün gerçek adı Kambur Ahmed Bali Çelebi’dir. Bursa'da cami inşaatında demirci olarak mimarbaşı Hacivat’ın idaresinde çalışmaktadır. İkisinin nükteli sohbetleri işçileri oyalar ve bunun üzerine Karagöz’ün kellesi vurulur. Hacivat ise bu olaya üzülür ve hayata küser. Evliya Çelebi’nin seyahetnamesinde de Karagöz ve Hacivat hikayesine rast geliriz. Tarihçi İbn İyas ise Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Memluklularla yapılan muharebe sırasında izlediği gölge oyununda Memluk hükümdarı Tumanbey’in asılışını canlandıran hayalcileri beğendiğini yazar ve Yavuz Sultan sefer dönüşü hayalcileri de yanında İstanbul’a getirir. Yine kaynaklarda Osmanlı sarayında özellikle sünnet düğünlerinde Karagöz oyunu da yapılan eğlenceler arasında anılır.
Serginin “Karagöz’ün Perde Arkası” adlı bölümünde Karagöz figürünün yapım aşamasında kullanılan aletler ve boyalar yer alıyor. Ayrıca sergiyi gezenler, burada Karagöz oyunu perdesinin arkasına geçerek Karagöz oynatıcısı olmayı deneyimleyebilecek. Sergiyi gezerken diğer yandan da Karagöz’ün dünden bugüne hikayesi hakkında da bilgi panoları dikkat çekiyor. Serginin bir de kitabı hazırlanmış.