Şiir, daha büyük bir şeyi yaşayabileceğimiz bir patlama, bir zihin alanıdır. Bu bakımdan evrene, insana, hayata bakmanın başka bir yoludur şiir. Ses ve nefesleri farklıdır. İyi şiirler dil, ses, imge ve rüya vizyonu açısından Tanrı solukludur. Klişelerin ötesindeki bu bakışın sahibi iyi şairlerse yaratıcıdırlar ve özgünlükleri de buradan gelir. İşte bize bu hali, bu bakışı yaşatacak yeni bir şiir kitabı daha: Tanrının Kurduğu Saatler. Cevdet Karal’dan. Şair, neredeyse her yeni kitabıyla kendisine açtığı kulvarda saf gerçekle metafiziğin, görünenle ötesinin, imanla trajedinin, aleladeyle arayışların birlikteliğine davet ediyor okuru.
Bazı kitapların çıkışıyla kendi anlayış biçimimizi başkasında bulma gayreti, bir sevinç ve heyecan sebebidir.
Şiire karşı ciddiyeti ve cehdi ile işlediği izleklerin yanında düşünce ve duygu içeriğiyle de dikkat çeken Cevdet Karal, günümüz Türk şiirinde kendisine seçkin bir yer edinmiştir. Bunda şiirlerindeki farklı yönelişlerle arayışların, saf bir zihinle düşünsel derinliklerin, çılgın bir ruhla duyularda duygu uyandırmanın, özgün dille kudretli Türkçe ustalığının payı büyüktür.
Ontoloji, ilahiyat, metafizik, mitoloji, felsefe, psikoloji, psikanaliz bilimlerinin yanında görsel, dramatik ve işitsel sanatlara (özellikle edebiyat, tiyatro, sinema ve müzik) hâkimiyeti şaire hayat ve dünya algısını işlerken bir avantaj sağlıyor. Çünkü ne yaptığını bilen için dil, çoğu kez düşünce biçimini ve hedefini belirler. Bu bilinç bir avantajdır, benzersiz bir ses ve sözcük dünyasına sahip kılar şairi. Belki de bundandır yenilikçi ve biçimci bir anlayışla ördüğü her bir şiirini, hatta kitabını alışıldık olmadığını düşündüğü yeni bir düzlemde, yeni bir alan açmak amacıyla yazması. Özellikle incelikle işlenmiş dokularıyla Cesedi Nereye Gömelim’den Uzun Sürdü Hazırlığım’a Alışveriş Listesi’nden Sevgililer ve Bir Daha Sevemeyecekler İçin Küçük Şiirler ve Diğerleri’ne, Büyük Kekeme ve Cebrailin Yakarışı’ndan Tanrının Kurduğu Saatler’e uzanan yolculukta şiiri ortaya çıkaran, yaşantının ve duyuşların yaratıcı basıncıdır. Karal, insanı anlamanın yıkıcı bir yöntemi olarak görüyor şiiri. Bir de mütemadiyen hayatla ve ölümle hesaplaşmak için yazıyor şiirini. Öyle ki bu yaratıcı basınç, onun şiirinin yükselen çıtasını hep farklı arayışlara, yönelişlere, insani ve üst durumlara taşıyor. Şair, odaklandığı her şeyi diyalog ve monolog ağırlıklı dramatik bir tasarım/ anlatı çerçevesinde görünen gerçekliğin ötesine taşıyarak varlığın hakikatini gerçekliğinden koparmadan vermeye çalışıyor.
Büyük bir ciddiyetle zihni ve ruhu harekete geçiren fikirler, şaşırtıcı imgeler ve çağrışımlarla dolu şiir işçiliğinin kitabı Tanrının Kurduğu Saatler. Kitap Şarkıma Katıl, Portre, Sahneler, Bir Yarısı Karanlık Yüzler, Yapraklar ve Kanatlar, Bu Çetin İş, İlerideki Sayfalarda adıyla yedi bölümden oluşuyor. İlk bölüm, ön söz niteliğindeki tek şiirlik Şarkıma Katıl ile Tanrı’ya seslenerek açılıyor. Şiirde, onun soluğu, sesi ve müziğine taliptir şair. Metni “Ve senin sesini başkaları/ Benim sesimmiş sansın” temennisiyle tamamlıyor.
Cevdet Karal için şiir hep bakir bir alan olmaya devam ediyor. Başka bir tür iç gözlem ya da içgörüyle dışa yöneliyor içe dönüyor. Bu özellik onun izleğini ve temalarını belirliyor. Şiirlerini aklın öncülüğünde estetik duyuş bilinciyle özgün ses ve tematik dokunuşla örüyor. Neredeyse her kitabıyla okurunu şaşırtıyor: “-Sessiz ol,/ Tanrı bana bir şans daha verdi;/ Sil baştan yapıyor portremi”. Birçok şiiriyle bizi, tarif bile edemeyeceğimiz bir portrenin, bir personanın, varoluş sorgusunun, gerilimin veya uyumsuzluğun çemberine yöneltiyor. Persona, bireyin gerçek yüzünü gizlemek için dünyaya sunduğu tasarlanmış bir tür maske, sosyal yüzdür. Onun şiiri bir persona şiiridir. Persona şiiri, bir şairin yarattığı ve şiirinin konuşmacısı olan bir personanın bakış açısından yazılan şiirdir. Ömer Erdem bunu “Cevdet Karal, doğrudan, kişi, isim, karakter, cinsiyet yansıtmadan konuşturur şiirsel personayı.” diye ifade eder bir yazısında. Mesela ondaki Tanrı fikri, çoğu zaman hepimizin bildiği tanrı değil, Tanrı rolünü yüklenmiş bir trajedi yahut şiir kahramanıdır. Ya anlatandır ya seslenilendir. O kahraman bazen kaçığın teki, bazen de parmaklarından yağmur yağdıran ve yağmurun boşandığı ormanın sesini yaratan piyanisttir. Ölen insanların gözlerinin kapatılması anı bir şiir olarak sanırım şiir tarihinde bir ilktir. Kitabın en uzun şiirlerinden Saatler ve Yüzler’de saat ve yüz ilişkisi insan ve hayat bağlamında işleniyor. Onun söyleminde, ton kontrollü ve beklenmedik vurgulu, hoş bir ışıklı yüzeyin pürüzsüzlüğü var. Bir şiir ancak imgelemin veya imgelerin çağrışımı uzak ve uygun olduğunda güçlüdür. Asıl olan, imgenin kendisi değil, uyandırdığı duygu, hatta duyularda yoğun bir duygu uyandırmasıdır.
Kitapta, uğraşı alanlarına göre andığı/ göndermeler yaptığı isimlere dikkat kesilecek olursak şairin şiir kaynakları hakkında duru bir fikir verecektir bize. Bir de, kitabın kapağındaki kesik ağaç gövdesinin yüzeyindeki halkalar görseli de, yaşanmış yılların izlerini taşıyan bir temsil, bir metafordur.
“Neye yarar kelimeler,/ Boşuna yaratmadın ya?/ Soruyorum, usulca Tanrı’ya” diye soran Karal’ın kelimeleri, dizeleri, şiirleri modern şiirin kendine özgü sadeliği ve yalınlığı içinde öznenin lirik diliyle hayat buluyor. Okur için zorluk, ama aynı zamanda okuma zevki, bu şiirlerle düşünüş ve kavrayış seviyesi bağı kurmak ve ileri geri okumaktan geçmektedir.