Kitaplarla olan irtibatımız çocuk yaşlarda kuruluyor. Bizi birbirinden farklı maceralara sürükleyen eserlere belki doğuduğumuz evdeki kütüphane belki de ilkokul öğretmenimiz yaklaştırıyor. Kitap okuma sevgisinin yazma dürtüsünü kamçıladığı dönem ise daha ziyade ergenlik, yani ilk gençlik oluyor.
Şimdi hep birlikte düşünelim: İlkokul ve ortaokul okumaları çoktan geride kalmış, belki ilk yetişkin kitapları okunmaya başlanmış... Bu alanda çok fazla seçeneğin olması, uçsuz bucaksız bir denizde olduğumuzu da hissettirebiliyor. Ancak doğru kılavuzlar bulunursa, bazı limanlara varılabiliyor. Belki bir öğretmen belki de bir tesadüfle karşılaşılan “o kitap” kapıyı aralıyor. Ardı arkası kesilmeyen okuma merakı artık kendini başka bir hâle getirmek, dönüşmek, çoğalmak istiyor. Orada kimileri için Sezai Karakoç, Necip Fazıl, Cemal Süreyya, Nazım Hikmet, Orhan Veli duruyor. Kimileri içinse Halide Edip Adıvar, Peyami Safa, Orhan Kemal, Yaşar Kemal. Onlarca yerli yazar, onlarca kitap... Başka biri için söz konusu kitap çeviri bir eser veya adı dahi unutulmuş bir yazarın çalışması olabilir. İşte oradan alınan ilham yeni kitaplar okumak için çabalamaya ve sonrasında da yazmak için uğraşlar vermeye yöneltiyor. Belki de yazılan ilk eserlerin yayımlanma telaşı da hemen arkasından geliyor.
Doğrusu yukardaki satırlar sadece bir kurgu, yani bizim mümkün öykülerimiz, tahminlerimiz. Biz gerçek yaşam hikâyelerine ulaşmak, yazar olma yolunda ilerlerken hangi kitabın onları etkilediğini anlamak için yedi ismin kapısını çaldık. Onlara, tüm bu düşüncelerimizi bir cümlede toplayarak şu soruyu yönelttik: “Okuma sevgisinin içinizde ilerlemesini sağlayan, yazar olmanızın önünü açan gençliğinizde okuduğunuz o ilk kitap nedir?” Heyecanla karşılaşan sorumuza karşılık, Ayşegül Genç, Can Acer, Elif Genç, Ertuğrul Rast, Hatice Bildirici, Müzeyyen Çelik Kesmegülü ve Sıddık Yurtsever birer metin kaleme aldı. Hepsi, kendilerini etki altına alan okumaları, maceraları, o kitapların değerini anlattı. Buyrun şimdi hep birlikte o metinleri okuyalım...