Özellikle sosyal yaşantımızı olumsuz etkileyen ağız kokusu çok da masum değildir. Geçmeyen ağız içi yaraları ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ağız kokusu dil kanseri belirtisi olabilir.
Dil kanseri az bilinen ve gözden kaçan bir hastalık
Kulak Burun Boğaz ve Başboyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Akdağ, dil kanserinin hem halk içinde hem de bilimsel arenada çok az bilindiğini ve zaman zaman muayene edilirken gözden kaçırılan önemli bir hastalık olduğunu söyledi. Ağız içindeki her yaranın dil veya boğaz kanseri ile ilişkili olmayacağının altını çizen Doç. Dr. Akdağ, “Ağız yaralarının birçok nedeni olabileceğini hatırlatmak lazım. Ancak bunlar içerisinde tümörün de kanserin de olabileceğini akılda tutmak lazım. Ağız içinde, tedaviye rağmen 15 günden uzun süren yaralarda mutlaka, kulak burun boğaz doktorunun muayenesi gerekiyor, ağız veya dil kanserini ayırt etmek açısından” dedi.
Yaraya bağlı oluşan ağız kokusuna dikkat
Dil kanserinin belirtilerinin farklılık gösterebildiğini vurgulayan Doç. Dr. Akdağ, şöyle devam etti:
- “Ağız içinde geçmeyen yara ağrılı, ağrısız olabilir ama özellikle ağrısız olan yaralar önemli. Beraberinde uyuşma hissi, çok nadir ama gözden kaçan ağız kokusu dil kanserinin geç dönem belirtileri arasındadır. Dil kökü ve dil tabanı ile ilgili ilerlemiş ülserel lezyonlarda eğer çürüme ki yara alanlarında derinleşme krater gibi alan oluşur orada yemek artığı ile birlikte çürüme oluşuyor. Çürüme ve bakteriler ile birlikte kişi konuşurken veya soluk alırken ağız kokusu oluşuyor. Bu ağız kokusu da rutinin dışında bazen beklenmeyen dil kanserlerinin belirtisi olabilir.”
Sigara her zamanki gibi kara listede
Dil kanserinde en önemli etkenlerden birinin de birçok gırtlak ve boğaz kanserinde olduğu gibi sigara olduğunu aktaran Doç. Dr. Akdağ, şu ifadeleri kullandı:
- “Sigara özellikle içerisindeki nikotin ve diğer maddeler ağız tabanı ve dil kanserinde çok önemli bir sebeptir. Sigara dışında önemli etkenlerden biri de diş ve ağız hijyeni bozukluğudur. Ağız hijyeni bozuk olan insanlarda normal insanlara göre ağız içi tümörü görülme ihtimali yüksek ki burada en önemli faktörlerden biri de diştir. Diş bakımı, ağız bakımı, diş fırçalama yapılamayan bireylerde hem enfeksiyon hem de tümöral gelişim söz konusudur. Muayeneden sonra eğer dil tümöründen şüpheleniliyorsa mutlaka oradan bir biyopsi alınmalıdır. Biyopsi sonucunda eğer kanser çıkıyorsa yaranın lokasyonuna bağlı olarak operasyon gerçekleştiriyoruz. Erken tanı çok önemli, erken dönemde tanıyı koyarsak daha küçük tedavilerle hastaların sorununu çözmüş oluruz.”