Gazze Şeridi’ndeki hastanelerde 8 ay çalışan Filistin asıllı Kanadalı hemşire Ahmed Kouta, “7 Ekim’den sonra hayatımız çok değişti. Hiçbir şeyden zevk almıyoruz. Gece kâbuslarla uyanıyoruz. Kaybettiklerimizi anımsıyoruz. Günlerimiz onların fotoğraflarına bakmakla geçiyor. Bu çok kalp kırıcı. Bununla yaşamak zorundayız. Bu bir doğal afet ya da deprem sonucu olmadı. Bu insan eliyle yapılan, 11 aydır bitmeyen bir soykırım” diyor.
Ahmed Kouta, 23 yaşında Filistinli-Kanadalı bir hemşire. Hayatının büyük bölümünü Kanada’da geçiren Kouta, Sağlık Yönetimi alanında yüksek lisans tezini tamamlamak üzere Ekim 2023’te çatışmanın tırmanmasından kısa bir süre önce Gazze’ye gitmiş ve Al-Shifa Tıp Kompleksi’ndeki hemşirelerin idari sorunları üzerine tezini savunmak için seyahat etmiş. Çatışma yoğunlaştıktan sonra, Kouta, Gazze’nin en büyük tıp kompleksi olan Al-Shifa Hastanesi’nde acil serviste gönüllü olarak çalışmaya başlamış ve birçok hastaya, çoğu çocuk olan hastalara tedavi uygulamış. Daha sonra hastanenin kuşatma altına alınmış ve tahliye edilmek zorunda kalmış. Çekimleri TRT World ekipleri tarafından işgal altındaki Filistin topraklarında gerçekleştirilen “Kutsal İşgal” belgeselinin Atlas Sineması’nda yapılan galası öncesi Ahmed Kouta ile soykırımın ortasında yaşadıklarını konuştuk.
Hastalar koridorlarda, yerde tedavi görüyorlardı
“Gazze benim çocukluğumun geçtiği yerdi” ifadelerini kullanan Filistin asıllı Kanadalı hemşire Ahmed Kouta’nın hayatının diğer kalanı Kanada’da geçmiş. Yıllar içinde, Gazze’yi birkaç kez ziyaret eden Kouta, Eylül ayında Sağlık Yönetimi alanında yüksek lisansını tamamlamak için Gazze’ye geri dönmüş. Üniversitedeki hocasıyla buluşmak ve kariyerinde yeni bir sayfa açmak üzere Eylül 2023’te Gazze’ye gitmiş olan Kouta, “Bir ay sonrasında savaş ve soykırım gerçekleşti” diyor. Hastanede çalışmak için gönüllü olan Kouta, “Hastanede her yer çok doluydu. Hastalar koridorlarda, yerde tedavi görüyorlardı. Acil serviste yer kalmamıştı. Yoğun bakım üniteleri çok doluydu. İlaç eksikliği, tedavi eksikliği, personel eksikliği çok kritik seviyedeydi. Hastalar tahliye edilemedi ve uzun bir süre ilaç ve ekipman gelmedi” diyerek o anları anlatıyor.
“Bu zor zamanın bizde bıraktığı birçok yara izi var” diyen Kouta, “Sahip olduğumuz yaralar çok zordu çünkü kimsenin karşılaşmadığı şeylerle karşılaştık. İşgal edildiği için hastanede gerçek hava saldırılarıyla karşı karşıya kaldık. İnsanların vücutlarından organlar gördük. Beyinlerini gördük. Kesik kafalar gördük, her yerde uzuvlar gördük. Birkaç kez saldırıya uğradık. Birkaç hava saldırısından, halı bombalarından kurtulduk. Bir yerden bir yere sürüldük. Ailemden 30’dan fazla kişi hâlâ enkaz altında. Birçok insanın, meslektaşlarımın da öyle. Kimse onlar hakkında bir şey bilmiyor” diyor.
Hiçbir uluslararası kuruluş veya devlet İsrail’i durduramadı
“7 Ekim hayatımızı değiştirdi” ifadelerini kullanan Kouta, “7 Ekim öncesinde barış içinde yaşamıyorduk ama bir şekilde yaşıyorduk. Bir denizdeydik, kuşatılmış bir açık hava hapishanesindeydik. En iyi durumda değildik. Ama 7 Ekim’den sonra işgal güçleri bizi çok acımasızca katletti. İçimizdeki yaşama isteğini de öldürdü. Hayatımızdaki herhangi bir şeyden zevk alma dürtüsünü öldürdü. Halkımıza yardımcı olmaya, elimizden geldiğince hizmet vermeye çalışıyoruz. Kimseden yardım alamadık. Gönderilen yardımlar, Gazze Şeridi’ndeki insanlara kıyasla çok sınırlı bir yardım” şeklinde konuşuyor ve ekliyor: “Daha önce yaşadığımız hayat tarzı basit ve sade idi. Eskiden basit anların tadını çıkarırdık. Ama şimdi hayatımız ve yaptığımız her şey kurtulmak için. Sonra halkımıza yardım etmek ve elimizden geldiğince onlara yardım edilmesini sağlamak niyetindeyiz. Hayatımız çok değişti. Hiçbir şeyden zevk almıyoruz. Gece kâbuslarla uyanıyoruz. Kaybettiklerimizi anımsıyoruz. Günlerimiz onların fotoğraflarına bakmakla geçiyor. Bu çok kalp kırıcı. Bununla yaşamak zorundayız. Bu bir doğal afet ya da deprem sonucu olmadı. Bu insan eliyle yapılan, 11 aydır bitmeyen bir soykırım.”
“Gazze’de herkes korkmuş halde. Herkes ölümden korkuyor. Çünkü ölmen an meselesi” şeklinde konuşan Ahmed Kouta, “Ama kimse kendi ölümünden korkmuyor. Ailesinin, arkadaşlarının ve yakınlarının ölümünden korkuyor. Her an korkunç bir hava saldırısına kurban gidebilirsiniz. Her an enkazın altında kalabilirsiniz. Kimse onları nasıl çıkaracağını bilmiyor” diyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Hastane ilk işgal edildiğinde hepimiz umutsuzduk. Hiçbir uluslararası kuruluş veya devlet İsrail’i durduramadı. Sonra diğer hastaneler işgal edildi veya hava saldırılarına uğradı. Orada hastalara yardım edemedik. Donup kaldık. Ekipman edinene kadar müdahale edemedik. Çok yürek burkan bir durumdu. Pek çok hastam kollarımda can verdi. Onlara yardım edecek imkânım yoktu.”
Sadece ateşkes istemiyoruz yaşama hakkı da istiyoruz
Ahmed Kouta, Gazze adımlar atılabileceğini belirterek, “Hükümetin grevine son vererek, doğru olanı söyleyerek, ateşkesin yanında durarak, Gazze’ye yönelik saldırıları kınayarak, işgali saldırıları durdurmaya zorlayarak, kalıcı ateşkesi isteyerek, Gazze’den sürgün edilenlerin geri dönmesini sağlayarak, halka yaşama hakkı tanıyarak ve kayıplarını tazmin ederek bu drama son verilebilir. İstediğimiz şey ateşkes değil. Filistinlilerin ve Müslümanların Gazze’de hak ettiği yaşam” diyor.