Semih Hammûde Filistinli bir yazar olarak özgürlük için mücadele etti ve pek çok eser kaleme aldı. Filistin davası uğrundaki çalışmalarından dolayı Florida’da tutuklandı, üç yılı aşkın bir süre cezaevinde kaldı.
Semih Hammûde 1960 yılında Beytüllahm’da doğdu. Ailesi oraya Lefte’den göç etmek zorunda bırakılmıştı. Birzeyt Üniversitesinde ve Güney Florida Üniversitesinde siyaset ve antropoloji öğrenimi gördü. Kudüs’te Cem’iyyetü’d-Dirâsâti’l-Arabiyye’de (1985-1992) ve Florida / Tampa’da Dünya ve İslam Araştırmaları Merkezinde (1993-1995) çalıştı. Birzeit Üniversitesinde siyaset bilimleri hocasıyken kanser hastalığından 20 Ramazan 1440 / 25 Mayıs 2019 tarihinde vefat etti.
Vefatından üç yıl sonra Velid el-Katatî’nin yazdıklarından öğrendiğimize göre, Semih Hammûde, genç yaşlarda Fethi eş-Şakakî ile tanışmış ve onun yanında Filistin’in İslâm, uyanış ve devrim ekseninde varlığını koruyabileceğini benimsemiş, bu yolda şehid İzzeddin Kassam’ın örnekliğine inanmıştı. Bu inanışla ilk kitabını kaleme aldı: el-Va’yu ve’s-Sevra / Dirâsetün fî hayâti ve cihâdi’ş-Şeyh İzzeddin el-Kassâm 1828-1935 (Uyanış ve Devrim / Şeyh İzzeddin el-Kassâm’ın Hayatına ve Cihadına Dair Bir Araştırma). 1985 yılında Kudüs’te basılan kitap, 1986’da Amman’da 2. baskısını yaptı. (paltodaytv.com/post/138888/سميح-حمودة-الوعي-والثورة)
HOCASI ŞEHİT EDİLDİ
(Hammûde’nin yetişmesinde büyük rol oynayan Fethi eş-Şakakî, 1951 yılında Gazze’de bir kampta doğdu. Mısır’da tıp okudu, Kudüs’te ve Gazze’de çocuk hekimi olarak çalıştı. İran devriminden etkilendi. İslâmi Cihad örgütünü kurdu (1981). İşgalciler tarafından tutuklandı, Lübnan’a sürüldü (1988). İslâm ülkelerinin başkentlerinde Filistin davasını anlatmak için uğraştı. 26 Ekim 1995 tarihinde Libya’dan dönerken uğradığı Malta adasında Mossad ajanları tarafından şehid edildiğinde 44 yaşındaydı.)
Birzeit Üniversitesinde Ortadoğu Araştırmaları öğrenimi gören Semih Hammûde 1992 yılında memleketinde özel bir lise kurup öğrencilerine din ve tarih bilinci kazandırmak için emek verdi. Daha sonra akademiye yönelen Semih Hammûde, ABD’nin Güney Florida eyaletinde öğrenim görürken Dr. Ramazan Şelah (1958-2020) ve Sami Emin el-Aryan (1958-) ile birlikte İzzeddin Kassam Mescidi’ni ve Dünya ve İslam Araştırmaları Merkezini kurup çalışmalarını yürüttüler. Semih Hammûde, Tampa’da Arapça yayımlanan “Kıraat Siyâsiyye” dergisinde 1995 yılında ABD tarafından kapatılıncaya kadar yazılar da yayımladı. Filistin davası uğrundaki çalışmalarından dolayı Florida’da tutuklandı, üç yılı aşkın bir süre cezaevinde kaldı.
AKADEMİK HAKSIZLIĞA UĞRADI
Hapishanede birlikte kaldığı Dr. Sami el-Aryan, Hammûde’nin ölümünden sonra kaleme aldığı “Ruh ikizim ve zindan yoldaşıma veda” başlıklı yazısında 2.5 metrekareyi ancak bulan hücrede birlikte geçen günlerinden söz ederken, 2004’te yayımladığı ilk şiir kitabındaki metinleri önce ona okuduğunu, onun eleştirilerini ve desteğini teşekkürle karşıladığını belirtiyor. Birbirlerine şiirler okuduklarını, hikâyeler anlattıklarını, sabahın erken saatlerinde veya gecenin geç saatlerinde başka mahpuslarla temas ettirilmeksizin havalandırmaya çıkarıldıklarında plastik bir topla yoruluncaya kadar oynadıklarından söz ediyor. Bu arada birlikte kıldıkları namazların 18 bin rekâtı aştığını ve Kur’ân-ı Kerim’i defalarca hatmettiklerini de yazmış. Ramazan ayında oruç tuttuklarını, bir fincan çay içebilmek amacıyla sıcak su temin etmek için çabaladıklarını, yönetimin “özel mahpuslar”a “âdi mahpuslar”dan daha kötü davrandığını anlatan Aryan, Semih Hammûde’ye arkadaşı aleyhinde şahitlik etmesi için Amerikan yönetiminin önce vaatlerde, sonra tehditlerde bulunduğunu ve onun bu vaat ve tehditlere kulak asmadığını, haktan ayrılmadığını yazıyor.
Mahkemeye götürülürken ellerine kelepçe, ayaklarına pranga vurulduğunu söyleyen yazar, Semih’in bütün suçlamalardan berat ettiğini, buna rağmen doktorasının üniversitenin pisliği ve korkaklığı ve devletin kibri yüzünden haksız olarak geciktirildiğini vurguluyor.
Birzeit Üniversitesinde siyaset bilimi dersleri veren Semih Hammûde Müessesetü’d-Dirâsâti’l-Filistîniyye’nin altı ayda bir çıkan Havliyyâtü’l-Kuds adlı bilimsel dergisinde yazılar yayımladığı gibi, 2015 yılı ağustosuna kadar yazı işleri müdürlüğünü de yürütmüş. Ramallah Belediyesi Arşivini düzenlemek, Filistin Araştırmaları Arşivini dijitalleştirmek gibi önemli hizmetlerde bulunmuş.
Semih Hammûde, 2017 yılında “Savtun mine’l-Kuds / Elmücâhid Davud Salih el-Hüseynî min hılâli müzekkerâtihi ve evrâkıhi” (Kudüs’ten bir ses: anıları ve belgeleri ışığında mücahit Davud Salih el-Hüseynî) adlı çalışmasını yayımladı. 552 sayfalık bu eserde Filistin tarihine ve kahramanlarına ait çok sayıda bilgi, belge, tanıklığın yanı sıra son bölümde fotoğraflar da yer alıyor.
PEK ÇOK ESERİ BIRAKTI
Yine 2017 yılında “Osmanlı Ramallah’ı / Bir toplumsal tarih araştırması: 1517-1918” adlı kitabını yayımladı. Osmanlı dönemi şer’iye sicillerine ve arşiv belgelerine dayanan bu çalışma ilgi ve takdirle karşılandı. Selim Temârî’nin sunuşunu yazdığı kitap, xix+425+24 sayfadan oluşuyor.
Prof. Dr. Sami Aryan, İstanbul Sabahaddin Zaim Üniversitesi bünyesinde 2017 yılında kurduğu CIGA (Centre for Islam and Global Affairs) adına Hammude’yi konferans vermesi için iki kez İstanbul’a davet etmiş. O da kabul edip gelmiş ve öğrencilere ve öğretim üyelerine Filistin, Osmanlı, İslam ve kapitalizm hakkında görüşlerini anlatmış.
Arkasında üç önemli kitap ve henüz kitaplaşmamış çok sayıda makale bırakmış olan Semih Hammûde’nin ailesi hakkındaki bilgilere de Sami Aryan’ın yazısından ulaşabildim. Eşi Nadiye Hanım beş kız ve bir oğlan annesi. Büyük kız Viam, Brown Üniversitesinde öğrenim görmüş, antropoloji doktoru, Birzeit Üniversitesinden çalışıyor. İkinci kız Dua Oxford Üniversitesinde doktora yapıyormuş (2019). Hanân, Âlâ ve Nur da başarılı öğrencilermiş. Küçük oğul Muhammed, IDP üniversitelerinden birinde tam burslu öğrenciymiş.
Semih Hammûde, son telefon görüşmesinde Sami Aryan’a “Kıyamet koptuğunda sizden birinin elinde küçük bir hurma fidanı varsa, gücü yetiyorsa o küçük hurma fidanını diksin!” hadis-i şerifini hatırlatmış. Ne güzel hatırlatma!