Bizde festivaller sadece filmlerle konuşulmaz. Kürsüler ve sahneler siyasi söylemlere ve şovlara sahne olur. Bu durumda Filistin’in bu mecralarda ne kadar gündem yapıldığı merak konusu oluyor. Türkiye’deki önemli festivallerin Filistin karnesini çıkardık.
Bağımsız sinemanın yaşam alanı olan festivaller, sadece filmlerin yarışması ve ödüllerin dağıtılması değil, insanlığa ve insana dair meselelerle ilgili tavır konacak yerdir. Hatta ülkemizde festival kürsüleri genellikle politik söylem ve gündeme dair yorumlara sahne olduğu için eleştiri konusu olur. Kürsüde sinema dışında hemen her şeyi konuşmak ise kendini muhalif olarak nitelendiren kesimlerin maharet alanıdır. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Adana Altın Koza Film Festivali, İstanbul Film Festivali, Ankara Film Festivali gibi önde gelen festivaller başta olmak üzere kısa film festivallerinde de sık sık kürsü yorumu duyarız. Fekat dünyanın bir numaralı gündem maddesi (Böyle bir tanım bile yanlış. Öncelikli derdi, demek gerek) Filistin olmasına rağmen festival mevsiminde üzücü şeylere şahitlik ediyoruz. Eylül’de başlayan film festivalleri dönemi aralık ayına kadar devam edecek. Önde gelen festivaller ise Filistin’e kör ve sağır. Bazı katılımcıların tavırları ya da zoraki açıklamalar dışında festivale rengini Filistin’in verdiği bir manzara göremiyoruz. Normal şartlarda filmler dışında bir şey konuşulmasa, kürsüler siyasi söylem alanına dönmese, “Neden Filistin yok” denmeyebilirdi. Ancak ülkemizde film festivalleri şov sahnesi olarak kullanıldığından, dünyanın kanayan yarası haline gelen Filistin’i de arar oluyoruz.
ÖNEMLİ FESTİVALLERDE FİLİSTİN GÖRÜLMEDİ!
Gelin festivallerin Filistin karnesine birlikte bakalım…
Nisan ayında düzenlenen İstanbul Film Festivali, İsrail soykırımının en hararetli olduğu günlerde net tavır koydu diyemeyiz. Zaten dünya festivallerinde takdir görüp ödül alan Filistin filmlerini göstermekten başka bir şey yaşanmadı. Berlin Film Festivalinde ödül alan Gidecek Yer Yok ve Filistin’in de Oscar adayı olan Hoşçakal Taberiye filmleri festival kapsamında gösterildi. Bu yıl 43. kez düzenlenen festivalin resmi tavrında ya da etkinliklerinde başka emare görülmedi. Türkiye’nin marka festivali olarak nitelendirilen ve en eski festivali olan Antalya Altın Portakal Film Festivali hala devam ediyor. Henüz Filistin’e dair bir etkinlik ya da resmi açıklama, tavır göremedik. Açılış kortejinde oyuncu Gülsen Tuncer’in Filistin atkısı ile tavır koymasının dışında hiçbir gelişme haber olmadı. Oysa Altın Portakal’ın etkinlikleri ve kürsüsü siyasi şov alanı olarak görülüyor. Umarız sayfamız hazırlandıktan sonra bir şeyler yaşanır.
Adana Altın Koza Film Festivali de ülkemizin en köklü organizasyonlarından. Festivalin tanıtım toplantısında “şiddet dur” sloganı kullanıldı ve “Elbette Filistin’deki şiddetin de karşısındayız” denildi. Ancak bunun dışında bir Filistin başlığı ya da açıklaması, tavrı göremedik. Ankara Film Festivali birkaç hafta sonra yapılacak. İçeriğe dair açıklamalar peş peşe geliyor. Ancak genel konseptte, afişte ya da yorumlarda henüz Filistin’e dair iz yok. Beklemedeyiz…
Bu yıl 25.’si düzenlenecek İzmir Kısa Film Festivali kasımda yapılacak. Festivalin ilk açıklamalarında Filistin’e dair bir ifade geçmedi.
FİLİSTİN’E YER AYIRAN FESTİVALLER
Boğaziçi Film Festivali bu yıl 12. kez düzenleniyor. Geçtiğimiz yıl Filistin özel seçkisi yapan festivalde bu yıl da “Coğrafyalara Ses Veren” başlık kapsamında Filistin filmleri gösterilecek. Dostluk Kısa Film Festivali geçtiğimiz günlerde yapıldı. Festivalde Filistin’e özel başlıklar, Filistin seçkisi, Filistinli yönetmenlerin ağırlanmasının yanında açılış ve kapanış konuşmalarında Filistin’e özel içerikler sergilendi. Kısa’dan Hisse Kısa Film Festivali bu yıl Ahmet Uluçay anısına düzenleniyor. Kasım ayında yapılacak festivalde ayrıca Filistin paneli düzenlenecek. Filistinli yönetmenlerin filmleri gösterilecek. Diğer taraftan, festivale özel hazırlanan Filistin konulu animasyon film gösterilecek.
Annem gerçekliğe ulaşmamı sağlayan insandır
İstanbul Modern “Ercan Kesal ile Hikaye Anlatıcılığı” söyleşisi yapıldı. Yazar ve oyuncu özelliği ile bilinen, yönetmenlik de yapan Kesal, insanın kendisinden başkasını anlatmadığını belirtti. Kendi hikayesini fark edemeyen birisinin, başka bir hikayenin parçası olamayacağını söyleyen Kesal, “Karşımızda sarsılmaz olarak duran iki unsur var, siz ve dünyayla kurduğunuz bağı anlatan hikayeniz. Dünyanın gerçek anlamda bir parçası olmak, kendinize ait olan hikayeye sahip çıkmakla mümkündür. Ben, bir oyuncu olarak, Ercan Kesal’dan başkası olamıyorum. Oynayacağım karakteri içime alıyorum ve onu kaybediyorum. Kendimi iptal ederek gerçek bir oyuncu olamam. Oynadığım bütün roller, orada hep duran, Ercan Kesal’dan başkası değil.” dedi. Ailesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Kesal, “Ne zaman anneme bir şey sorsam, o, ‘Gel, otur hele şuraya.’ diyerek bana bir hikaye anlatırdı. O, hikayesini anlattığında, ben de soruma bir cevap bulmuş olurdum. Annem, gerçekliğe ulaşmamı sağlayan ilk insandır” ifadelerini kullandı.
İsrail saldırıları bütün dünyanın sorunu
- Altın Portakal kortejine Filistin atkısıyla katılan ve takdir toplayan tecrübeli oyuncu Gülsen Tuncer, eylemi ile ortaya konan mesajının yaygınlaşmasını istediğini söyledi. Konuyla ilgili açıklama yapan Tuncer, duyarlılığı olan, yaşama dair kendini sorumlu hisseden herkesin yüreğinin sızladığına inandığını belirtti. “Ben her gün Filistin’i düşünüyorum. Lübnan’ı, Ürdün’ü, İran’ı, Irak’ı düşünüyorum” diyen Tuncer, “Bu mesajı vermek bizim görevimiz. Eğer barış istiyorsak sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için istemeliyiz” ifadelerini kullandı ve İsrail’in saldırılarının bütün dünyanın sorunu olduğunu vurguladı.