Fatih Sultan Mehmed’in ressam Gentile Bellini’nin atölyesinden çıktığı tahmin edilen portresi Londra’daki müzayedede satılınca gözler yeniden Fatih’in portrelerine çevrildi. Geçmişten bugüne yerli ve yabancı ressamlar tarafından farklı dönemlerde pek çok Fatih portresi yapıldı. Bu eserlerden en ünlüsü hiç şüphesiz Londra’daki National Gallery koleksiyonunda yer alan Bellini imzalı ve 24 Kasım 1480 tarihli portre. Ancak bu portre dışında çeşitli koleksiyonlarda da Fatih portresi bulunuyor ve bunların bir kısmı yine Bellini’ye atfediliyor.Tıpkı geçtiğimiz hafta müzayedeye çıkan ‘Sultan II. Mehmed, mevki sahibi genç ile birlikte’ isimli portre gibi.
Fatih Sultan Mehmed’in İtalyan ressam Gentile Bellini’ye atfedilen portresi Londra’daki müzayedede satışa sunulunca gözler yeniden Fatih’in portrelerine çevrildi. Geçmişten bugüne yerli ve yabancı ressamlar tarafından farklı dönemlerde pek çok Fatih portresi yapıldı. Bu eserlerden en ünlüsü hiç şüphesiz Londra’daki National Gallery koleksiyonunda yer alan Bellini imzalı ve 24 Kasım 1480 tarihli portre. Ancak bu portre dışında çeşitli koleksiyonlarda da Fatih portresi bulunuyor ve bunların bir kısmı da ünlü İtalyan ressam Bellini’ye atfediliyor. İşte bunlardan biri de geçtiğimiz hafta müzayedeye çıkan ‘Sultan II. Mehmed, mevki sahibi genç ile birlikte’ isimli portreydi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 770 bin sterline satın alındı. Bellini’nin atölyesinden çıktığı tahmin edilen tablo 2015 yılında da İngiliz müzayede evi Sotheby’s’ta 965 bin sterline satılmıştı. Tablo üzerine bir takım tartışmaların döndüğü şu günlerde biz de Türk sanat tarihinde padişah portreciliğini ve Fatih’in yurtiçindeki özgün portre örneklerini mercek altına aldık.
Türkiye’de ‘padişah portreleri’ konusundaki en zengin koleksiyona hâlihazırda Milli Saraylar İdaresi sahip. Hatta Milli Saraylar, padişah portreleri koleksiyonunu sonbaharda Beşiktaş’taki Resim Müzesi’nde sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Bu benzersiz birikimin içerisinde yerli ve yabancı ressamlara ait 6 özgün Fatih portresi de var. Portrelerden ikisi Venedikli ressam Paolo Veronese’ye veya onun atölyesine ait. Diğerleri ise Türk ressamlar (Şehit) Hasan Rıza, Halil Paşa, Feyhaman Duran ve İtalyan ressam Fausto Zonaro’nun imzasını taşıyor.
Osmanlı’da portre geleneği Fatih Sultan Mehmed ile başlıyor. Milli Saraylar Resim Müzesi Yöneticisi – Sanat Tarihçisi Gülsen Kaya’nın verdiği bilgiye göre Osmanlı’nın VII. padişahı Fatih, Topkapı Sarayı’na birçok sanatçı davet ediyor. Venedikliler, davet üzerine ressam Gentile Bellini ile Padualı heykel sanatçısı Bartolemeo Bellona’yı İstanbul’a gönderiyor. 1479 yılının Eylül ayında İstanbul’a gelen Bellini, şehirde 18 ay kalıyor ve Saray’da çok sayıda resim yapma şansına sahip oluyor. Bu resimler arasında 24 Kasım 1480 tarihli Fatih Sultan Mehmed portresi de var. Tablo, şu anda Londra’daki National Gallery Koleksiyonu’nda yer alıyor. Portrenin, Nemrut Dağı kazılarını da yürüten İngiliz arkeolog ve diplomat Austen Henry Layard’ın eşi tarafından National Gallery’e verildiği biliniyor. İngiliz arkeoloğun ölümünden sonra vasiyetinin bu şekilde yerine getirildiği ifade ediliyor. Henry Layard’ın portreyi Venedik’teki bir koleksiyoncudan 1865 tarihinde satın aldığı biliniyor. Bellini’nin Fatih’in bu çok ünlü portresini Venedik’e yanında götürdüğü veya oğlu Sultan II. Beyazid tarafından çarşıda satılırken Venedikli tüccarlar tarafından satın alınarak Venedik’e getirildiği söylense de bu konuda kesin bilgi yok.
ZONARO’NUN FATİH’İ
İtalyan ressam Fausto Zonaro’nun Milli Saraylar koleksiyonunda yer alan 1907 tarihli Fatih portresi, Bellini’nin başarılı bir kopyası olması açısından ayrı bir önem taşıyor. Saray ressamı Fausta Zonaro, Sultan II. Abdülhamid’in siparişi üzerine İstanbul’un fethini konu alan dört tablo ile Fatih’in portresini yapıyor. Tablo şu anda National Gallery koleksiyonunda yer alan Gentile Bellini’nin 1480 tarihli portresinin büyütülerek resmedilmiş kopyası. Fatih’in dörtte üç profilden büst portresi. Padişah, portrede kürklü kaftanı ve başında şişkin sarığıyla Venedik tarzı kemer biçiminde bir çerçeve içinde betimleniyor. Portrenin yer aldığı kaideden sarkan mücevherlerle süslü kumaş hükümdarlık göstergesi olarak yorumlanıyor. Kaidedeki “Dünyanın Fatihi” anlamındaki “MAGNI SULTANI MOHAMETI II. IMPERATORIS” ifadesinin, politik bir anlam taşıdığı kabul ediliyor. Kompozisyondaki yedi taç ise Fatih’in Osmanlı Devleti’nin yedinci padişahı olduğunu vurguluyor.
Topkapı’da da Fatih’in resmi var
Fatih’in Bellini’den kopya edilen bir başka portresi de bugün Topkapı Sarayı’nda sergileniyor. Eser, Türk ressam Feyhaman Duran’ın imzasını taşıyor. Duralit üzerine yağlıboya tekniğiyle yapılan portrenin, 1950-1960 yılları arasında yapıldığı düşünülüyor. Milli Saraylar uzmanı Gülsen Kaya, 1914 Kuşağı Türk ressamlarının önemli temsilcilerinden Feyhaman Duran hakkında şunları söylüyor: “Feyhaman Duran, Güzel Sanatlar Akademisi’nde atölye şefi olarak pek çok öğrenci yetiştiriyor. Ressam, sanatçı olan eşi Güzin Duran ile birlikte 1943-1947 yılları arasında Topkapı Sarayı Müzesi’nde resim çalışmaları yapıyor. Feyhaman Duran, sipariş üzerine portreler ve tarihî konulu eserlerle de yapıyor. Kaya’nın verdiği bilgiye göre Topkapı Sarayı’nın envanter kayıtları, Feyhaman Duran’ın koleksiyonundaki eserlerinin çoğunun 1952-1961 arasında satın alındığını belgeliyor. Koleksiyondaki Bellini’den kopya edilen Fatih portresi de dönem olarak 1950-1960 civarına tarihleniyor. Sanatçının, Bellini’den kopya ettiği diğer Fatih Sultan Mehmed portresi ise Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde sergileniyor. Deniz Müzesi’ndeki portre 1952 tarihli.
Hasan Ali Rıza imzalı
Milli Saraylar koleksiyonunda yer alan bir diğer Fatih portresi, (Şehit) Hasan Rıza imzasını taşıyor. Sanat tarihi uzmanı Gülsen Kaya, tarama tekniğiyle resmedilen 1899-1900 tarihli portrenin, diğer sanatçıların dörtte üç profilden verdikleri örneklerden farklı olduğunu dile getiriyor. Kaya, ressam Hasan Rıza’nın hayatı ve eserleri hakkında şu bilgileri veriyor: “Hasan Rıza, Edirne’deki Sanayi Mektebi’nin müdürü. Balkan Savaşı sırasında atölyesinde şehit ediliyor. Sanatçı, karakalem, yağlıboya, pastel ve tarama usulünde resimler yapıyor. İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmed’i konu alan eserleriyle tanınıyor.”
Türk ressamların fırçasından çıkan
Türk ressamlarının fırçasından çıkan Fatih portrelerinden biri de de Halil Paşa’ya ait. Halil Paşa, Avrupa’da resim eğitimi gören asker ressamlardan. XX. yüzyıl başlarında sipariş üzerine yağlıboya tekniğiyle Fatih portresini hazırlıyor. Milli Saraylar Resim Müzesi Yöneticisi Gülsen Kaya’nın araştırmalarına göre Halil Paşa, Sultan Abdülaziz döneminde Dolmabahçe Sarayı’nda yaver ressam olarak görev yapıyor. Sultan II. Abdülhamid döneminde de askerî lisede resim öğretmenliğini devam ettiriyor. Bu sırada Paris’e resim eğitimine gönderiliyor. Yurda dönüşünde yine askerî okullarda resim öğretmenliği, Müze-i Hümâyûn’da müdür yardımcılığı, Sanâyi-i Nefîse Mektebi’nde muallimlik ve daha sonra aynı okulun müdürlüğünü üstleniyor.
ABDÜLMECİD’İN SİPARİŞİ
Halil Paşa’ya Fatih portresini kimin sipariş ettiği de ayrıca önem taşıyor. Gülsen Kaya’nın verdiği bilgiye göre söz konusu siparişi, Sultan V. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmed Selahaddin Efendi’nin kızı Rukiye Sultan ile evli olan Şerif Abdülmecid veriyor. Diplomat olan Şerif Abdülmecid, Osmanlı devleti’nin tayin ettiği son Mekke Emiri Şerif Ali Haydar Paşa’nın oğlu. Halil Paşa’nın, Fatih Sultan Mehmed portresinin yanı sıra, yine Şerif Abdülmecid’in siparişi üzerine yaptığı Sultan I. Selim (Yavuz Sultan Selim), Sultan III. Selim ve II. Mahmud’un da portreleri de bulunuyor. Halil Paşa’nın yaptığı Fatih Sultan Mehmed, Sultan I. Selim (Yavuz Sultan Selim), Sultan III. Selim ve II. Mahmud’un da portreleri Şerif Abdülmecid ile Rukiye Sultan’ın terekesinden koleksiyona hediye ediliyor. Halil Paşa’ya portre siparişi veren Şerif Abdülmecid, Osmanlı Devleti’nin son veliahdı ve son Halifesi Abdülmecid Efendi ile de yakın dostluk ilişkileri içinde bulunuyor. Zira son Halife Abdülmecid Efendi, Bağlarbaşı’ndaki köşkünde Şerif Abdülmecid’in büyük ebatlı bir portresini yapıyor. Bu portre de bugün Milli Saraylar’a bağlı Resim Müzesi’nde yer alıyor.
Resim Müzesi’nde görücüye çıkacak
Milli Saraylar koleksiyonunda yer alan en erken tarihli Fatih portresi, Venedikli ressam Verenose’ya ya da atölyesine ait. Bu ekolün özelliklerini taşıyan iki portrenin, Topkapı Sarayı’na geliş hikâyesi oldukça ilginç. Resim Müzesi Yöneticisi Gülsen Kaya, bu iki Fatih portresinin yurda dönüş macerasıyla ilgili şu bilgileri paylaşıyor: “Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, Venedik elçisi Niccolò Barbarigo ile 1578’de bir görüşme yapıyor. Görüşmede Venedik’te bulunan Osmanlı padişahlarının portrelerini edinmek istediğini belirtiyor. Taraflar arasındaki yazışmalar, Fatih portreleri talebinin yalnız Sokullu’nun değil, Sultan III. Murad’ın da isteği üzerine gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor.” Sokullu ile Barbarigo arasındaki görüşme sonuç veriyor. Veronese serisi padişah portreleri, 1579 yılının Eylül ayında Topkapı Sarayı’na getiriliyor. Portrelerin, İtalyan ressam Paolo (Caliari) Veronese’ye veya atölyesine ait olduğu düşünülüyor. Bu yüzden iki portre Veronese’ye atfediliyor. Milli Saraylar koleksiyonu içerisinde Fatih’in dışında Verenose ekolüne ait farklı padişah portreleri de yer alıyor. Bu portreler, sonbaharda Resim Müzesi’nin yeni bölümlerinde sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.