Doğu ve Batı seste buluştu: Müzikle tabii bir bağımız var

Latife Beyza Turgut
01:009/10/2022, Pazar
G: 8/10/2022, Cumartesi
Yeni Şafak
​Doğu ve Batı seste buluştu.
​Doğu ve Batı seste buluştu.

Keman sanatçısı Ertuğrul Erhan ve arp sanatçısı Meriç Dönük’ün müzik dostluğu “MusicAlly” albümüyle taçlandı. Albüm kemanın Doğulu tınılarıyla arpın Batılı ve mistik tavrını buluşturuyor. Bu ahenkli buluşmayla ilgili Meriç Dönük, müzisyenlerin kalben tesirinde oldukları her müzik ile tabii bir bağları olduğunu söylüyor.

Keman sanatçısı Ertuğrul Erhan ve arp sanatçısı Meriç Dönük’ün müzik dostluğu ve el birliğine dayanan, “MusicAlly” albümü yakın zamanda 440 Müzik etiketiyle yayınlandı. Ayrı şehirlerde yaşayan iki müzisyenin çalgılarından akseden seslerin buluşması, müzik yoluyla uzağı yakın kılmasıyla hayata geçirilen albüm, birbirine hiç benzemeyen fakat ahenk içinde bir bütünlük oluşturan, geleneksel müziklerimiz ve farklı kültürlerin ezgileri arp ve keman ile buluşturuyor. Nişabur Taksim, Nişabur Peşrev, Scarborough Fair, Nihavend Taksim, Şedaraban Peşrev, Mahur Saz Semaisi, Rosebud, Bebeğin Beşiği Çamdan, Musically, Bî Mekânım Şu Cihanda, Vivaldi’ye Taksim, Vivaldi’ye Selam, Mancini’s Thoughts isimli on üç parça yer alıyor.

Pek çok müzisyen gibi müziğe çocuk yaşlarda başlayan Meriç Dönük, ailesi ve opera sanatçısı halası Nuran Çağanoğlu’nun yüreklendirmesi ve desteğiyle 90’lı yılların ortasında henüz yeni kurulmuş olan Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda arp eğitimi almaya başlamış. Daha önce hiç görmediği, sesini işitmediği bu heybetli çalgıyla tanışması bu vesileyle olmuş. Ardından 2003 yılında arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu’nun Dönük’ü öğrencisi olarak kabul etmesiyle eğitiminin devamı için İstanbul’a yerleşmiş. Dönük, şu anda Pancaroğlu’nun girişimleriyle kurulan Arp Sanatı Derneği’nde çeşitli idari görevler yürütüyor ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi’nde doktora yapıyor. Müzik çalışmalarını, “Kalben tesirinde olduğumuz her müzikle tabii bir bağımız var. Ben de kendimce kurduğum bağları sazımın yardımıyla paylaşmaya çalışıyorum” diyerek anlatıyor.

Ertuğrul Erhan’ın ise keman ile tanışması Elazığ Devlet Korosu şeflerinden Cemil Mataracı sayesinde olmuş. Kendisinden dört yıl ders aldıktan sonra Malatya İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nü bitirmiş. 2015 yılından itibaren TRT Ankara Radyosu’na keman sanatçısı olarak yer alıyor. Türk müziği icrasının yanı sıra, dünya müziklerine olan ilgisi ve geliştirmeye çalıştığı icra teknikleriyle çalışmalarına devam ediyor.

Meriç Dönük, Ertuğrul Erhan ve albüm için bu iki yetenekli müzisyeni bir araya getiren Bora Uymaz ile “MusicAlly” albümünü ve müzik çalışmalarını konuştuk.

-“İki müzisyenin çalgılarından akseden seslerin buluşması” olarak nitelediğiniz albümü yapma fikri nasıl doğdu?
Meriç Dönük
: Bu soru için verilebilecek cevap sanıyoruz ki Bora Bey’de, zirâ bizler farklı şehirlerde yaşayan, daha önce beraber müzik yapma imkânı bulunmamış iki müzisyendik. Bizi bir araya getiren, tanıştıran ve müzik yapmamıza vesile olan insan kendisidir.
-Albümünüzün ismi MusicAlly. Oldukça kuşatıcı bir isim. Albümün ismine ve repertuarına nasıl karar verdiniz?
Ertuğrul Erhan
: MusicAlly, âşina olduğumuz hâliyle aslında bir müzik terimi. Bununla birlikte de bu albüm çalışmasının mimarı, her aşamasında emeği olan kıymetli sanatkâr dostumuz Bora Uymaz’ın aklına gelen, kelime oyunu barındıran bir isim. Hem Music ve Ally; yani müzik ve ittifak, el birliği kelimelerinden müteşekkil. Hem de bir müzik terimi olarak düşünülebilecek bir isim. Kucaklayıcı ve söylediğiniz üzere kuşatıcı. Repertuvarımız da yine Bora Bey’in yönlendirmeleriyle ortaya çıktı. Müzik kültürümüze olan hakimiyetinin yanı sıra çalgılarımızı çok iyi tanımasının da eser seçimlerine katkısı çok büyük.

BİZE DÜŞEN YAPMAKTI

-Albümde kemanın Doğulu tınılarıyla arpın Batılı ve mistik tavrı çok güzel içiçe geçmiş. Bu uyumu nasıl yakaladınız? Anlaşılan o ki bu işin mutfak kısmında uzun süren sıkı bir çalışma var. Ne dersiniz?
M. D
. : Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederiz. Böyle hissettirmesi ne güzel. Açıkçası mutfak kısmı Bora Uymaz’ın buradan nasıl bir müzik çıkabileceğine ilişkin kuvvetli sezilerine dayanıyor. Biz sadece olduğumuz gibiydik. Bir uyumdan söz ediyorsak onu var etmek için ikili olarak bir çabamız olmadı. Kayıt stüdyosunda çalmaya başladığımızda o kendiliğinden vardı. Mesele şu ki bunu Bora Bey henüz ufukta hiçbir şey yokken hissetmişti. Bize sadece bir araya gelmek ve müzik yapmak kaldı. Albüm kaydını gerçekleştirene dek ayrı şehirlerde bulunmamızdan ötürü bir arada bir veya iki defa bulunabildik. Fakat müziği, neler yapabileceğimizi hep samimiyetle konuşup, çalgılarımızın özelliklerine göre bu müzikleri nasıl lezzetlendirebileceğimizi hayal ettik, hep beraberce dinledik. Mutfak kısmında bize düşen belirlenen repertuvarı özümsemek ve elimizden gelen en iyi şekilde icra etmek üzere çalışmak oldu.

YENİ ESERLER EKLİYORUZ

-Albümün vokal, beste ve müzik yönetmenliğini Bora Uymaz üstleniyor. Biraz bu birliktelikten bahsetmek ister misiniz?
E. E
. : Bora Uymaz insanlığını, müzik ve sanatın farklı dallarıyla dolup taşan sanatkâr ruhunu ve oradan yansıyan eserlerini tanıma şerefine nail olduğumuz, yaşadığımız devrin en üretken, nev-i şahsına münhasır şahsiyetlerindendir. Bu albümün fikir babası olarak albümde yer alan eserlerin seçiminden, kayıt süreci ve prodüksiyon aşamalarına dek cân-ı gönülden, engin tecrübesiylebizi yönlendirdi. Dürüst tavrı ve titizlikle bu çalışmayı tamamlamamıza destek oldu. Bu işlerin yanı sıra yüreğimize işleyen sesiyle, albüm için kaleme aldığı kıymetli besteleriyle de çalışmamıza soluk verdi. Ninniler sözlü müzik kültürümüzün önemli bir parçası. Sevginin bağrından yükselmişler hep. Ne büyük nimettir ki bu kültür zenginliğinin bir sonucu olarak her yöremizden farklı ezgilerle, sözlerle çiçek açmışlar. Merve Ceren Tağayer’in çocuklarına söylediği bu Bayburt ninnisini dinlediğimizde albümde de yer bulması gönlümüzden geçti. Sağolsunlar Bora Bey ile beraber içimizi ısıtan, çok dokunaklı bir icrayı gerçekleştirdiler. Biz de onlara sazlarımız arp ve kemanla eşlik etmeye çalıştık. Dinleyicilerden de oldukça duygusal yorumlar aldık.
-Albümdeki eserlerle konser verdiniz mi? Yakında konser planınız var mı?
M. D.
: Çok severek icra ettiğimiz bu dağarcığa günden güne yeni eserler ekliyoruz ve konserler vesilesiyle de bu eserleri kıymetli dinleyicisiyle buluşturmayı, canlı olarak icra edebilmeyi arzu ediyoruz. Bunun için yerel ve uluslararası olarak çeşitli başvurularımız oldu ve devam ediyor.
-Bu uyumlu ekipten yeni çalışmalar çıkacak mı? Ufukta ne var?
E. E.
: Yeni çalışmalarımız, MusicAlly albümünün kaydını tamamladığımız dönemden beri var. Kayıtlarımızı büyük bir özen ve hevesle gerçekleştiren, bu güzel süreci beraberce sırtlandığımız Harun Genç ve 440 Müzik Yapım’a tüm emeği ve desteği için teşekkür etmek isteriz. Gönlümüzü çelen ve sazlarımıza yakışacağını, onların bir ahenk içinde sohbet edebileceğini bize hissettiren her müziği yeni çalışmalarımıza dahil ediyoruz.

Bana bu güzelliğe şahit olmak düştü

-Albümde vokal, beste ve müzik yönetmenliğini üstleniyorsunuz. Neler söylemek istersiniz?

Meriç de, Ertuğrul da ayrı ayrı tanıyıp, sanatkârlıklarına hayrân olduğum kişilerdi. Başka müzik ortamlarında ikisiyle de icrâ etmek nasip olmuştu. Birlikte ne kadar güzel çalacakları kulağıma ve gönlüme geldi. Birbirlerinin kayıtlarını onlara pandemi döneminde göndermeye başladım. Uzaktan tanışıp, yine uzaktan çalmaya başladılar. Dedim ki, uzaktan ve birbirlerinin kayıtlarına çalarken bu kadar mâhirlerse, rûberû çalsalar kim bilir nasıl bir ateş çıkar. Nitekim öyle oldu. Kayıtları yapımcımız ve tonmaisterimiz, İzmir’in yüz akı müzik adamlarından Hârun Genç aldı. Bana da yönetmelikten ziyâde oturup dinlemek ve bu güzelliğe şahit olmak düştü. Lûtfedip iki parçamı da çaldılar. Albüme okuduğum eser ise, Meriç’le çok önceleri bir ortamda doğaçlama olarak o anda okuduğumuz bir Yunus Emre şiiri idi. Telefona kaydetmişti bir arkadaş. Yayılınca çok sevildi ve dinleyenlerden, keşke stüdyoda da kaydetseniz, önerileri geldi. Biz de o muhteşem sözlere, o anda giydirdiğimiz bu etkili ezgiyi albüme koymaya karar verdik; Bî mekânım şu cihanda, menzilim, durağım anda...

-Eserler arasında müziği size ait, “Rosebud” ve Vivaldi’ye Selam ve isimli iki eser yer alıyor. Hikâyesini paylaşmak ister misiniz?

Rosebud, Meriç ve Ertuğrul için yazılmış bir parça. Yazarken kulağımda çalıyorlardı zaten; aynı bu hâliyle. Henüz albüm fikri yokken, ikisinin çok iyi bir birliktelik meydana getireceğini hissederek yazıldı. Vivaldi’ye Selâm ise, komik bir hikâyeye sahip ve bir saatlik bir sabrın sonucu olarak yazıldı. Pandemi başlarında sanırım bir kargo şirketiydi, telefon ettim. Canlı bir yetkiliye bağlanmaya çalışıyorum ve bekletirken Vivaldi’nin İlkbahar’ından bir pasaj çalıyorlar döne döne. Tam bir saat sabrettim, kimseye ulaşamadım ama telefonu kapattığımda bu parçayı yazdım. Vivaldi’nin müthiş nağmesini teslim olarak kullandığım ve diğer hâneleri bu teslime bağladığım rast makamında bir peşrev ortaya çıktı böylelikle. Ertuğrul ve Meriç çok beğendiler ve albümlerine çaldılar. Çok da güzel çaldılar.

#Ertuğrul Erhan
#Meriç Dönük
#MusicAlly
#Bora Uymaz