Kahvenin, Bosna’da neredeyse beş asırlık bir geçmişi vardır. Bosnalılar, Türklerden aldıkları bu kültürü, yüzyıllar boyunca yaşatmışlardır. Bosnalılar için kahve, sıradan bir içecek değildir. Bu sebeple, ister zengin olsun ister fakir; ister genç olsun ister yaşlı hiç fark etmez. Bosnalılar, günün erken saatlerinden gece yatıncaya kadar birkaç fincan kahve içerler.
Sohbetin, muhabbetin, misafirperverliğin, rahatlık ve huzurun, keyif ve eğlencenin bir vesilesidir. Bosnalılar, günün erken saatlerinden gece yatıncaya kadar birkaç fincan kahve içerler. Günün ilk kahvesi kahvaltıdan önce aç karnına içilir.
Bosna’da kahve tüketimi, hazırlanışından ikram edilişine, başlı başına bir seremonidir. Kahve, bakır tepsi üzerindeki, bakır cezve ve bakır zarf içerisindeki kulpsuz porselen fincan ile servis edilir. Tepside, kahvenin yanı sıra, su ve lokum (rahat lokum) da bulunur. Çünkü kahvenin en yakın dostu lokumdur.
Banya Lukalı iki Osmanlı vatandaşının yer aldığı bu kartpostalda olduğu gibi, bazı kahvehanelerde, güğüm veya ibrik ile kahve servisi yapılır. Yine bazı yerlerde, kahveye, sigara da eşlik eder. Elde veya uzun bir çubuğun ucunda içilir. Başka birçok kartpostalda görüldüğü üzere; kadınlar da sigara içerler. Kahve ve sigara birlikteliği, Bosna atasözlerine bile yansımıştır: “Cami minaresiz, kahve sigarasız olmaz.” Ve bir başkası: “Sigarasız kahve, imansız Türk’e benzer.”
Misafirliğe gidilirken, ev sahibine hediye olarak, mutlaka kahve ile küp şeker götürülür. Ev sahibi de mutlaka misafirine kahve ikram eder. Böylelikle misafirine verdiği önemi göstermiş olur. Misafire önce karşılama kahvesi (doçekuşa), ardından sohbeti koyulaştırma kahvesi (razgovoruşa) ve misafirin gitme vaktinin geldiğini hatırlatan son bir kahve (sikteruşa veya sikter kahva) içilir.
Eskiden Türk kahvesine sadece kahve (kahva) denilirdi. Çünkü tek kahve o idi. Diğer kahve türleri ortaya çıkınca, geleneksel kahve, Türk kahvesi (Turska kahva) olarak isimlendirildi. 1992-95 Bosna savaşından sonra da Bosna kahvesi (Bosanska kahva) ifadesi yaygınlaştı. Kahve, en azından Boşnaklar için, ulus inşa etme sürecinde sağlam bir zemin vazifesi gördü.
Bosna kahvesi yapılırken ise önce bakır cezve içerisine kahve konulur. Daha sonra bir süre kısık ateşte kavrulur. Ardından cezveye sıcak su ilave edilerek, kaynatılır. Köpürmeye başlayınca, biraz daha sıcak su ilave edilir. Kulpsuz porselen fincana önce kaymak (kahve köpüğü), ardından cezvede kalanı konulur.
Bölgesel ve mahalli farkların olması tabiidir. İsimlendirme, hazırlanış ve tadında ufak tefek farklılıklar olsa da neticede yudumlanan yine Türk kahvesidir.