Daha doğrusu önceki hafta üniversite imtihanına girenler bu sorunla daha doğrusu soruyla başbaşa kaldılar. Ülkenin çok büyük meseleleri yanında bu da sorun mu demeyin. Aslında büyük bir problemin tezahürü diyebiliriz. Zaten var olan israfın boyutlarının pizza kenarı ile nasıl katlanarak büyüdüğünü kim inkar edebilir? Bir keresinde bir pizzacı dükkânına mecbur kalıp gittiğimde gördüğüm manzara hâlâ gözlerimin önünde. Evet, bu yiyeceğin kenar kısımlarının fazla hamur barındırdığından bazıları tarafından pek sevilmediğini biliyordum. Ancak meselenin bu kadar ciddi olduğunu nereden bilebilirdim ki. Bazı masalarda ortaları yenmiş, kenarları yığılmış, biriktirilmiş pizza artıklarına şahit olmuştum. Gözümle görünce meselenin bu denli vahim boyutlarda olduğunu daha iyi anladım.
Pizzanın kenarı, ekmeğin ortası derken unlu mamüllere yönelik bu düşmanca tutumu başka örneklerle de çoğaltmamız mümkün. Esasında bu tutumun kökeninde ve kaynağında kısaca cahillik yatmaktadır. Cahillikten daha beteri ise bir şey bildiğini sananların olduğuna ne şüphe.
Buraya kadar bütün bu yazdıklarımın müsebbibi ise YKS’nin ikinci oturumu olan Alan Yeterlilik Testi (AYT) sınavındaki pizza sorusu oldu. Matematik soruları arasında yer alan bu soru sosyal medyada oldukça tartışıldı. “Pizza diliminin kenarlarını yemeyen Ayşe” öğrencileri sınavda oldukça zorlamışa benziyor. Bir paragraf sorusunu aratmayan bu upuzun soru aynen şöyle: “Bir restorandaki her bir pizza için önce daire biçiminde bir pizza hamuru açılmaktadır. Daha sonra bu hamurla eş merkezli bir daire oluşturacak biçimde turuncu renkteki malzemeli kısım oluşturulmaktadır. Bu restorana giden Ali ve Ayşe’nin sipariş ettikleri pizzanın üstten görünümü şekilde verilmiştir. Şekilde verilen pizzayı 8 eş dilime ayıran Ayşe; bu dilimlerden 3’ünü almış, 5’ini de Ali’ye vermiştir. Ali kendi dilimlerinin tamamını yerken Ayşe ise kendi dilimlerinin sadece şekilde turuncu ile gösterilen kısımlarını yemiştir. Son durumda bu pizzanın üstten görünümünde yer alan dilimlerden Ali’nin yediği kısımların alanı, Ayşe’nin yediği kısımların alanının 2,4 katı olarak hesaplanmıştır. Buna göre bu pizzanın yarıçapının, turuncu kısmının yarıçapına oranı kaçtır?” Cevap ise ÖSYM’nin açıkladığı cevap anahtarında “D” şıkkı, yani 6/5 olarak veriliyor.
Geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nu rahmetle anıyorum. Aralıklı oruç ve doğal beslenme önerileriyle bilinen Yörükoğlu’nu Otofaji adlı kitabıyla daha yakından tanımıştım. Günümüzde tüm dünyayı bir salgın hastalık gibi kasıp kavuran obezite, insülin direnci, şeker hastalığı, kalpdamar hastalıkları ve kanserlerin büyük çoğunluğu tamamen modern hayat tarzından kaynaklandığı tespitini yapan Yörükoğlu’na göre, kitabındaki önerdiği sistem sağlıklı beslenme ve kilo verme hakkında bildiğimizi sandığımız her şeyi unutturacak ve bizi fabrika ayarlarımıza döndürecek bir fonksiyona sahip. Kalp ve damar cerrahisi uzmanı hocanın vefat haberi sosyal medya hesabından şu şekilde duyuruldu: “Sayın hocamız Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’nun vefatını derin bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli hekimlerden biri olan hocamız tıp bilimine olan katkıları ve toplum sağlığı adına yaptığı çalışmalarıyla hatırası daima kalbimizde yaşayacak. Yörükoğlu Ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyoruz. Başımız sağ olsun...”
AB yolunda Beypazarı kurusunun Avrupa Birliği nezdinde tescil edilmesi için çalışmalar başlatıldı. Yöresel lezzetleri tanıtma hedefiyle faaliyetler yürüten Beypazarı Ticaret Odasının 2009’da ilçenin adıyla tescil ettirdiği Beypazarı kurusunun üretim standardının yurt dışında da tescillenmesi ve ihracatında tüketici güveninin sağlanması için AB tescil başvurusu çalışmalarına başlandı.
“Manda Festivali”nin üçüncüsü Eyüpsultan ilçe sınırları içindeki Ağaçlı Köyü Fatih Parkı’nda 1 Haziran’da düzenlendi. Amaç İstanbul’un sulak alanlarında yürütülen mandacılık faaliyetlerinin varlığına ve kalıcılığına dikkat çekmek. Mandacılığın kültürel ve ekolojik önemini birlikte keşfetme çağrısı yapılan etkinlikte İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın da imzası var.
Endemik otlarla yapılan peynir, karakovan balı, un, tereyağı ve yumurta karışımlı “murtuğa”, tereyağı ve öğütülmüş buğdayla yapılan “kavut” gibi birçok lezzeti içinde barındıran Van kahvaltı kültürünün tanıtılması için her yıl haziran ayının ilk pazar günü “Dünya Kahvaltı Günü” olarak kutlanıyor. 2014’te dünyanın en kalabalık kahvaltı sofrası rekoru kırılmıştı.
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Mahmutköy köyünde yetiştirilen kurufasulye “Keşan Mahmutköy Kuru Fasulyesi” adıyla tescillendi. Trakya Kalkınma Ajansı desteğiyle Ticaret ve Sanayi Odasınca 2022 yılında yapılan tescil başvuru süreci başarıyla tamamlandı. Trakya’nın 29, Edirne’nin 12. tescilli ürünü olan bu ürün çabuk pişmesiyle biliniyor. 75 yılı aşkın bir süre önce Balkanlar’dan göç edenlerin getirdiği ata tohumlarıyla üretimine başlandığı nivayet ediliyor. İnce kabuklu horoz cinsi, tombul ve parlak yapıya sahip fasülyenin taneleri orta büyüklükte, oval, tombul yapılı, lekesiz, beyaz ve parlaktır. Çabuk pişer ve pişerken kabuk atmaz. Tanelerin boyu 14-18 mm, 100 tane ağırlığı 75-90 g aralığındadır. Yetişmesinde toprak yapısı oldukça önemli. Toprak yapısı killi, tınlı ve kumlu olan coğrafi sınır eski taksonomik sınıflandırmada büyük kahverengi orman toprağı grubunda yer alır. Genel olarak organik madde oranı %1-1,5, su tutma kapasitesi yüksek, 1-1,5 m derinlikte kireç birikimi vardır. Yetiştiği dönemde 550-600 mm yağışa sahiptir. Hayvansal doğal gübre fasulyenin filizlenme aşamasında vitamin sağlayarak köklerinin ve gövdesinin daha dayanıklı hale gelerek lekesiz beyaz rengi almasında etkilidir. Bitkide çiçeklenmeyi ve meyve tutumunu arttırıcı özelliklerinin yanında tohumların çimlenmesinde ve olgunlaşmasında hızlandırıcı etki yaratır. Hasat sırasında elde edilen ürünlerden 1 dönüm için tohumluk olarak 6 kg ayrılır.