Arıza adamlar

04:0010/10/2024, Thursday
G: 9/10/2024, Wednesday
Yeni Şafak
Arıza ekibinde birlikte çalışmaktan keyif aldığım Hasan Kaçan ile bir sohbet anı.
Arıza ekibinde birlikte çalışmaktan keyif aldığım Hasan Kaçan ile bir sohbet anı.

"Yeni Şafak (mizah alanında da) çok önemli bir boşluğu doldurdu. Çizgi dünyasına destek olarak da bir sürü çizer yetiştirti."

MEHMET EMİN ÖZTÜRK

Yıl 2001. Askerlikten henüz terhis olmuştum. Uzun zamandır bir reklam ajansında grafiker olarak çalışmış olmanın bıkkınlığı üzerimdeydi. O yüzden tekrar bir reklam ajansında çalışmayı düşünmüyordum. Bu düşüncelerle öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Özkul Eren'e danışmak üzere yanına gittim. o da beni Hasan Kaçan'a yönlendirdi. Gazete Bayrampaşa'daki binaya henüz taşınmıştı. Arıza adında bir mizah dergisi çıkarılacaktı. Sayfaları yapıp karikatürleri boyayacak birine ihtiyaçları vardı. Yeni Şafak'a ikinci gelişime Arıza vesile oldu. Gazeteye ilk gelişim Nabi Avcı'nın ilk yayın yönetmenliği dönemindeydi. Yeni Şafak'ın tasarımında Özkul Eren'e yardımcılık yapmıştım. İkinci gelişimde ise Arıza'nın tasarımını yapmak nasip oldu. Nisan 2001'de başlayan tasarım Mayıs ayında vücut bulmuş haliyle bayilerde idi. Kimler yoktu ki... Hasan Kaçan, Fatih Kaçan, Mümin Durmaz, Sadık Pala, Ahmet Oktay Berber, Baloncu Şevki Sayışman ve isimlerini hatırlayamadığım daha nice arıza adamlar. Her sayısını büyük keyif, gırgır ve şamata içinde yaptığımız Arıza'da takma bir ismim bile vardı. Fatih Kaçan ve Şevki Sayışman fikirlerimden dolayı o dönemde 'Bin Ladin' derlerdi. Şevki Sayışman'ın olmadığı anlarda yazıları kendimiz halledelim diye, Baloncu Şevki Baba adında bir font üretmiştim. Şevki Sayışman 'Fonttan kazandığın paraları Bin Ladin'le yiyeceksin değil mi' der, hep beraber katıla katıla gülerdik. Fatih Kaçan çoğu vakit geceyi ofiste kartonlar üzerinde geçirir sabahları sırt ağrıları ile uyanırdı. Gelen gidene özellikle yeğen Oktay Kaçan'a sırt masajı yapıtırırdı. Ahmet Oktay Berber senarist olması hasebiyle her gün yeni bir senaryo ile gelir, o gün Hasan Kaçan'a fikirlerini anlatırdı. "Bir Türk'ü nasıl tanırsınız" köşesiyle milletçe sahip olduğumuz aykırı özelliklerimizi yazardı. Çok eğlenerek okuduğum bir köşeydi. "Restoranda çatalının kenarıyla et kesmeye çalışan birini görürseniz bilin ki o bir Türk'tür, hemen sarılabilirsiniz" gibi sadece bize has davranışlarımızı keşfederdi. Sadık Pala, İzmir'den çizip gönderirdi çizgilerini. Kendisini ilk tanıdığımda bu adamdan karikatürist olur mu diye aklım karışmıştı. Son derece kibar bir beyefendiydi. Zaman zaman ziyarete gelenler arasında hiç unutmadığım rahmetli Ali Galip Altunçul vardı. Yemekhanede oturduğumuz bir esnada "Hasan'cım, biliyor musun, kafamızdaki beyaz kıllar ile siyah kılları mikroskopta inceledim. Beyaz kıl içi boş boru gibi, siyah kıl ise içi kurum dolu soba borusu gibi, düşünsene kafamızda borular taşıyoruz" demişti. Yemekhanede kahkahalar içinde gülmüştük. Bizim bölümün kapısında kocaman bir yazıyla "Arıza" yazısı vardı. Hiç unutmam bir gün yazı işlerinde henüz işe başlamış birini bilgisayarı ile ilgili sorununu halledebilsin diye bizim katta olan teknik servise göndermişlerdi. Lakin teknik servise değil de arıza servisine git demişler. Kapı çalındı içeriye elinde koca bilgisayarı ile giren delikanlı "Abi arıza servisi burası değil mi" diye sormuştu. Hasan Kaçan oltaya düşmüş balığa acır mı hiç. Büyük bir rikkatle "Tabi evladım burası arıza" der demez hepimiz kahkahayı basmıştık. Delikanlı neye uğradığını şaşırmış bir vaziyette kalakalmıştı. Arıza maalesef İslamcı camianın maddi yetersizlikleri sanata olan ilgisizliği nedeniyle çok uzun sürmedi. Dolu dolu 27 sayı çıkarıp dükkanı kapattık.


#Yeni Şafak
#30. yıl
#Yeni Şafak 30 Yaşında