Annesi Tarık Kesekçi’yi anlattı

12:3323/12/2021, Perşembe
G: 23/12/2021, Perşembe
Yeni Şafak
Tarık Kesek
Tarık Kesek

Genç İHH’nın Bursa’da düzenlediği Teknoloji Kampı’na giderken vefat eden 4 gençten Baykar Mühendisi Tarık Kesekçi’nin annesi Beyhan Kesekçi, İHH’nın Youtube kanalında oğlunu anlattı.

Lise öğrencilerine yerli ve milli teknoloji bilinci aşılamak amacıyla çıktıkları yolda geçirdikleri trafik kazasında vefat eden Kağan Talip Tığlı, Murat Can Kaya, Yusuf Taha Göktaş ile Tarık Kesekçi unutulmuyor. Vefatlarının ardından milyonlarca insanın dualarla ebedi aleme yolcu ettiği gençlerden Tarık Kesekçi’nin annesi Beyhan Kesekçi oğlunu İHH İnsani Yardım Vakfı YouTube kanalında anlattı. Oğlunun insanlara faydalı olmak için iyilik hareketlerinin içinde bulunduğunu ifade eden anne Kesekçi, “Herkesin gönlünü alırdı. Hiç zamansızlıktan yakınmadı Tarık. Bizim de gönlümüzü ederdi, iyilik de yapardı. İşini de çok güzel yapardı. Çok şey bir arada olurdu ama hiçbiri birbiriyle çatışmazdı” dedi.

“Dava arkadaşımdı”

Tarık Kesekçi’nin büyüklerine çok değer verdiğini anlatan Beyhan Kesekçi şöyle devam etti: “Tarık çok severdi büyüklerle muhabbeti. Sadece benimle değil, dedesiyle, mahallenin büyükleriyle, ninelerle sohbet ederdi. Nevşehir’e gelince burada ne kadar büyüğü varsa ziyaret eder, ellerini öperdi. Hatırlarını sorardı. Tarık’la diyaloğumuz farklıydı. Küçükken, benim ilim meclislerine götürdüğüm yanımda arkadaşım oldu. Büyüdüğünde dava arkadaşımdı. Tarık’la ümmetin dertlerini konuşurduk. Sabahlara kadar muhabbet ettiğimiz zamanlar olurdu.”

“Okuma saatlerimiz vardı”

“Eskiden internet ve medya bu kadar yaygın değildi. Elimizde kitaplar vardı. Babamın çok büyük bir kitaplığı vardı. Tarık hayrandı oraya. Anne derdi, büyüyünce benim de öyle bir kitaplığım olacak. Çok severdi kitap okumayı. Her gün sabah namazından sonra okuma saatleri yapardık. Kur'an-ı Kerim'den bir bölüm, Peygamber Efendimizin hayatı ya da farklı bir kitap okur, konuşurduk. Daha sonra Tarık üniversiteye gidince daha fazla kaynağa ve ilme ulaşabilme imkânı oldu. Bu defa geliyordu o bize anlatıyordu. Ne o usanırdı anlatmaktan, ne ben onu dinlemekten yorulurdum. Farklı bir ilişkimiz vardı.”

“Onun arkasında namaz kılmayı çok severdim”

Tarık’ın Ürdün'de Arapça öğrendikten sonra Kur'an-ı Kerim’den ezberler yaptığını ifade eden Kesekçi, konuşmasına şöyle devam etti: “Çok güzel Kur’an okurdu. O kadar güzel okurdu ki… Eve gelirdi, cemaat olurduk. Eve gelince Tarık'tan tek istediğim şey imamımız olmasıydı. Çok severdim onun arkasında namaz kılmayı. O gelince cem olurduk, evde hepimiz bir araya gelirdik. Çok özlüyorum gerçekten. Tek özlediğim şey Tarık'ın arkasında cemaat olmak. O çok farklı bir şeydi. Ona küçük imamım derdim, her geldiğinde cemaat olmayı biz çok severdik. Onunla cem olurdu ailemiz.”

“Umrede 15 gün boyunca yatağı bozulmadı”

“Tarık benim Umre arkadaşımdı. Tarık'la o umremizi asla unutmam. Tarık, otele ilk vardığımızda çantasını yatağının üzerine bıraktı. Eşyalarını yatağın üzerine çıkarttı. O yatak on beş gün boyunca hiç bozulmadı biliyor musunuz? Tarık hep Kabe'nin etrafında yatıyordu. Telefonumuz da yoktu o zaman. Ona orada hep İsmail'im diyordum. Tarık'la bir buluşma yeri ayarlamıştık. Bazen denk gelmiyordu. Çağırıyordum İsmail'im İsmail'im neredesin? Biz buluşuyorduk Tarık'la. Yani gerçekten orada yaptığımız tavaflara, sa’ylere doyamadım.”

“İyi bir eş, iyi bir babaydı”

Tarık’ın iyi bir eş ve iyi bir baba olduğunu anlatan Beyhan Kesekçi, “Anneciğim diyordu ben işten yorgun geliyorum ama Hamza beni dinlendiriyor. İşten gelince Cansu'dan teslim alıyorum. Biraz onu dinlendiriyorum. Hamza'ya ben bakıyorum diyordu. Çok güzel bir babaydı. Göğsünde uyutuyordu onu, Hamza'sını” diye konuştu.

“Vakıf çalışmalarına katılırdı”

Beyhan Kesekçi, oğluyla beraber iyilik hareketleri içinde olduklarını ifade etti. Kesekçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “İHH'yla tanışıklığı benden önce oldu Tarık'ın. Üniversite döneminde Tarık, İstanbul'da vakfın depolarına çok gidiyordu. Depolarda yerleştirme ve ayrıştırma işlerine çok yardım ediyordu. Nevşehir'e her geldiğinde de Nevşehir İHH'da mutlaka bir çalışmaya iştirak ederdi. Ben de Tarık'la katılırdım. Tarık çok yoğun olduğu halde çocukları teknoloji anlamında bilinçlendirmek amacıyla sürekli kamplara ve seminerlere katılırdı.”

Hasta olmasına rağmen kamp için yola çıktı

“Koronanın bittiği gün testi negatif çıkınca bu kamp için çağırmışlardı. Bizimle telefonla konuşurken bile nefesi yetmiyordu. Eşine demiş ki ben gideceğim ama çok öksürüyorum. Verimli olur mu? Çok şiddetli öksürüyordu. Eşi de demiş ki, Tarık, Rabbim ona bir şifa verir, git. Çok yoğun bir işi vardı ama onun yanında da mutlaka iyilik için vakit ayırırdı.”

“Mültecilere tercümanlık yapardı”

Anne Beyhan Kesekçi, Tarık’ın güzel Arapça konuştuğunu, Nevşehir’e geldiğinde zor durumdaki mültecilere yardım etmek için çabaladığını belirtti. Kesekçi, “Mahkemede mültecilerin bir problemi mi var? Ya da hastaneye gittiklerinde bir dertlerini mi anlatamadılar? Tercüman olarak çağırıyorlardı Tarık’ı” dedi.

“Çok dua et anne”

Tarık Kesekçi’nin çocukluktan itibaren Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı örnek aldığını söyleyen anne Kesekçi, “Tarık vatan aşkıyla dolu bir çocuktu. Ülkem için ne yapabilirim, ümmet için ne yapabilirim çabasındaydı. Özellikle Selçuk abi deyince akan sular duruyordu. Geçmişten rol modelim Erbakan Hocam, yaşayanlardan rol modelim Selçuk Bayraktar abim diyordu. Ben onu asla bırakmam anne diyordu. Selçuk abisi ona bir görev vermişti. Takım liderliği yapıyordu. Anneciğim çok önemli bir görev aldım. Çok dua et. Kesinlikle o işi başaracağım ve çok sevineceksin diyordu bana” ifadelerini kullandı.

“Hüzünlerimiz bal oldu”

Vefatının ardından oğluyla ilgili hislerini yazdığını anlatan anne Kesekçi, sözlerini şöyle bitirdi: “Bu bana çok iyi geldi. Gerçekten başkalarında gördüğümde çok acı diye düşündüğüm şeyler insanın başına gelince imanı ve Allah'a olan tevekkülü devreye giriyormuş. Ben Tarık'ın vefat haberini aldığımda onu sen verdin bize sen aldın dedim. Hiç çırpınma, feryat etme gibi bir his gelmedi. Sürekli, tekbir getiriyordum. İnsan hayatında kendini nasıl kodladıysa, şok anında dilinden de o dökülüyormuş, elhamdülillah. Rabbim sana tevekkül ettim, istemediğin sözlerden ve hareketlerden sana sığınırım dedim. Mutlaka bunda bir hayır vardır dedim. Tevekkül edip Rabbimize sığındıkça sabrımız arttı. Rabbim sabredenlerle beraberdir. Tabii ki acılarımız çok fazla. Ama bir tarafımız da böyle bir coşkulu bir bayram havası var. Hüzünleri bala çevirdi Rabbimiz bize. Hüzünlerimiz bal oldu. Elhamdülillah. Bazıları diyor ki üzülme rüyanda görürsün, teselli bulursun. Yok diyorum, rüyamda görünce belki evlat özlemim depreşir. Diyorum ki, Rabbim sen en iyisini bilirsin. Evladıma kavuşmaya doğru kalbimde dondur evlat özlemini. Çözüldüğü zaman bileyim ki evladıma kavuşma zamanım gelmiş.”

#İHH