Maun Suresi okunuşu ve anlamı: Maun suresi oku, ezberle, meali, dinle

15:3419/11/2024, Salı
G: 19/11/2024, Salı
Yeni Şafak
Maun Suresi Okunuşu: Maun Suresi Arapça Yazılışı, Anlamı, Diyanet Meali, Tefsiri ve Türkçe Okunuşu
Maun Suresi Okunuşu: Maun Suresi Arapça Yazılışı, Anlamı, Diyanet Meali, Tefsiri ve Türkçe Okunuşu

Maun Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 107. suresidir, 7 ayetten oluşur. Surede, yardımseverlik ile ibadet bilincine vurgu yapılır. Maun Suresi Arapça yazılışı, "أَرَأَيْتَ ٱلَّذِى يُكَذِّبُ بِٱلدِّينِ" ayetiyle başlar. Maun Suresi Türkçe okunuşu şu şekildedir: "Eraeytellezî yükezzibü biddîn." Surede, yetimlere ve muhtaçlara yardım etmeyenlerin ahirette karşılaşacakları zorluklara dikkat çekilir. Maun Suresi anlamı ve meali, toplumdaki yardımlaşma ve ibadetin önemini anlatır. Maun Suresi tefsirinde ise bu mesajların, sosyal adalet ve ihlas kavramlarıyla ilişkili olduğu açıklanır. Daha detaylı bilgi için tefsirlere başvurabilirsiniz. Maun suresi Arapça ve Türkçe okunuşu, yazılışı, anlamı, fazileti ve Eraeytellezi duası dinle seçeneği hakkında bilgiler içeriğimizde.

Maun Suresi, Kur'an-ı Kerim'in kısa ve etkileyici surelerinden biridir. Maun Suresi Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu, anlamı, meali ve tefsiri hakkında merak ettiğiniz tüm detayları bu yazımızda bulabilirsiniz. Maun Suresi'nin insanları hayra ve iyiliğe teşvik eden, yardımlaşmanın önemini vurgulayan mesajlarını öğrenmek için doğru yerdesiniz.

Maûn Suresi hangisi?

Maûn Suresi halk arasında "Eraeytellezî" olarak da bilinir.

Maûn Suresi kaç ayettir?

Maûn Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 7 ayettir. Mâ’ûn, yardım ve zekat demektir. Maun suresi anlamı, okunuşunu sizler için derledik.

Maun Suresi dinle, ezberle

Maun Suresi Arapça okunuşu

  • ﴾اَرَاَيْتَ الَّذٖى يُكَذِّبُ بِالدّٖينِؕ ﴿١
  • ﴾فَذٰلِكَ الَّذٖى يَدُعُّ الْيَتٖيمَۙ ﴿٢
  • ﴾وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْكٖينِؕ ﴿٣
  • ﴾فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّٖينَۙ ﴿٤
  • ﴾اَلَّذٖينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ ﴿٥
  • ﴾اَلَّذٖينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ ﴿٦
  • ﴾وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ ﴿٧

Maun Suresi Diyanet meali

  • ﴾1﴿
    Gördün mü dini yalan sayanı?
  • ﴾2﴿
    İşte odur yetimi itip kakan;
  • ﴾3﴿
    Ve yoksula yedirmeyi özendirmeyen!
  • ﴾4﴿
    Vay haline o namaz kılanların ki,
  • ﴾5﴿
    Onlar namazlarının özünden uzaktırlar.
  • ﴾6﴿
    Onlar halka gösteriş yaparlar.
  • ﴾7﴿
    Hayra da engel olurlar.

Maun Suresi Türkçe okunuşu

Bismillâhirrahmânirrahîm.

  • 1. Eraeytellezî yukezzibu bi’d-dîn.
  • 2. Fezâlike’l-lezî yedu’ul-yetîm.
  • 3. Ve lâ yehuddu alâ ta’âmi’l-miskîn.
  • 4. Feveylun lil-musallîn.
  • 5. Ellezînehum an salâtihim sâhûn.
  • 6. Ellezînehum yurâûn.
  • 7. Ve yemne’ûne’l-mâ’ûn.

Maun Suresi tefsiri

Gördün mü?”
sorusu, burada şaşılacak bir tutumdan söz edileceğine, dolayısıyla konunun önemli olduğuna dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Âyetteki din kelimesi, bilinen anlamı yanında “Allah’ın hükmü” veya “uhrevî yargı” mânasında da anlaşılabilir (bk. Taberî, XXX, 310). Ancak bunların birini inkâr eden diğerlerini de inkâr etmiş olacağı için sonuç değişmemektedir.
Din kelimesinin bir anlamı da “karşılık, ceza ve mükâfat”tır. Müfessirlerin çoğunluğu buradaki “din” kelimesiyle bu anlamın kastedildiğini belirtmiş; bu sebeple 2-3. âyetleri “böyleleri yapıp ettiklerinin ceza veya mükâfat olarak bir karşılığını göreceklerine (âhirete) inanmadıkları için, yetime kötü davranmaktan, yoksullara karşı ilgisiz durmaktan çekinmezler” şeklinde açıklamışlardır. Kuşkusuz buradaki yetime kötü muamele ve yoksulun derdiyle ilgilenmeme birer örnektir; dini yani âhiret sorgusu ve yargısını, uhrevî sorumluluğu ve sonuçlarını inkâr edenlerin başka özellikleri de bulunmakla birlikte burada
Hz. Peygamber
dönemindeki inkârcıların toplumsal ahlâkla ilgili en belirleyici ve yıkıcı tutumlarına iki örnek zikredilmiştir. Nitekim âyetin, putperestlerin tipik şahsiyetlerinden olan Âs b. Vâil hakkında indiği belirtilir (Râzî, XXXII, 111). Bununla birlikte âyetin genel amacı, insan sevgisinden mahrumiyetin en belirgin tezahürleri olan bu tür kaba ve haksız davranışları sergileyenleri kınamak ve bu yaptıklarının Allah katında en büyük kötülüklerden olduğuna, bunların temelinde dini, Allah’ın hükümlerini yahut âhireti inkâr etmenin bulunduğuna insanların dikkatini çekmektir (İbn Âşûr, XXX, 564). Yetim ve yoksul, toplumun zayıf ve himayeye muhtaç kesimlerini temsil eder. Bunları küçümseyerek hakaret eden, itip kakan kimse toplumdaki zayıfların haklarını çiğniyor demektir. Dinin insanlığa yönelik en büyük hedefi ise insanlar arasında sevgi ve dayanışmayı, paylaşmayı sağlamak, sıkıntıların da mutlulukların da paylaşıldığı bir insanlık bilinci oluşturmaktır.

Bu âyetler, bir taraftan bu tür davranışlar sergileyenleri kınarken diğer taraftan da gerçek dindarları yetim ve yoksullar gibi himayeye muhtaç olanlara yardım etmeye özendirmekte; ihtiyaç sahiplerine yardım konusunda başkalarını teşvik etmenin, hatta bunun için hayır kurumları oluşturarak sosyal yardımı daha verimli, düzenli ve sürekli hale getirmenin gereğini vurgulamaktadır.

Yukarıda insanlara karşı insanlık görevini yerine getirmeyenler kınanmıştı; burada ise Allah’a karşı gerçek anlamda kulluk görevlerini yerine getirmeyenler eleştirilmektedir.

Burada namaz kılmalarına rağmen kınananların olumsuz tutumlarına üç örnek sıralanmıştır: a) Namazlarının özünden uzak olmaları, b) İbadetlerinde
halka gösteriş yapma
ları, c) Hayra engel olmaları. “Namazlarının özünden uzaktırlar” diye çevirdiğimiz cümlede geçen sâhûn kelimesinin sözlük anlamı “unutanlar” olup bu bağlamda, “
namazlarını vaktinde kılmayanlar
” şeklinde yorumlayanlar bulunmuşsa da Taberî, bizim de meâlde esas aldığımız yorumunda sâhûn kelimesini, “namazı ciddiye almayanlar, başka şeylerle meşgul olmayı namaz kılmaya tercih edenler” şeklinde anlamanın daha isabetli olduğunu, bunun vaktinde kılınmaması veya büsbütün terkedilmesiyle ilgili yorumu da kapsadığını belirtmiştir (XXX, 312). Bir kimsenin namazı ciddiye almamasının, namaz kılıyor görünse bile onun özünden uzak kalmasının önemli bir sebebi, 6. âyette riyâ kavramıyla ifade edilen “
halka gösteriş yapma
” eğilimidir. Riyâ, özellikle dinî davranışlarla ilgili bir terim olup “bir kimsenin, kendisinde bulunmayan dinî ve ahlâkî bir meziyeti, bir erdemi varmış gibi göstermesi, iyilik yapıyormuş gibi görünmesine rağmen yaptıklarıyla –iyiliğin din ve ahlâktaki karşılığından öte– maddî veya manevî bir çıkar amaçlaması” anlamına gelir. İşte âyette bu tutum eleştirilmektedir.
“Hayır” diye çevirdiğimiz son âyetteki mâûn kelimesini Taberî, “insanın yararına olan her şey” şeklinde tanımlar ve kelimenin “zekât, diğer malî yükümlülükler, insanların kendi aralarında birbirine yararlandırmadıkları nimetler, hak, ödünç, mal” gibi anlamlarla açıklandığına dair görüşler naklettikten sonra kendisi mâûn kelimesinin bu bağlamda insanlara iyilik, hayır, nimetlerin paylaşılması gibi anlamları kuşatan genel bir ifade olduğunu belirtir (XXX, 313-320). Bu sebeple biz de meâlde mâûnu geniş bir kavram olan
“hayır”
kelimesiyle ifade etmeyi uygun bulduk.
Sûrede dikkati çeken önemli bir nokta şudur: İbadetlerde şekil şartları da vazgeçilmez olmakla birlikte, en az şekil kadar özen gösterilmesi gereken husus, imanla birlikte niyet, ihlâs, huşû, takvâ gibi kavramlarla ifade edilen öz ve içeriktir. Kur’an’a göre ibadetlerde niyet ve ihlâs, tevhid ilkesinin ibadetteki yansımasıdır (meselâ bk. Fâtiha 1/5; Âl-i İmrân 3/64). Bunu
Hz. Peygamber,
“Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmek” şeklinde belirtmiştir (Buhârî, “Îmân”, 37). İşte 4-6. âyetlerde,
“Vay haline o namaz kılanlara ki, onlar namazlarının özünden uzaktırlar; halka gösteriş yaparlar
” meâlindeki eleştiriyle verilmek istenen mesaj budur.

Sûrede dikkati çeken diğer önemli bir nokta da Allah’a gönülden ibadet etmekle yardımlaşma ve dayanışmanın dindarlıkta birbirinden ayrılmazlığının vurgulanmış olmasıdır. Buna göre gerçekten dine inanan ve âhiret sorumluluğu taşıyan insan hem Allah’a hem de yaratılmışlara karşı ödevlerinin bilincinde olup bunları tam bir ihlâs ve samimiyetle yerine getiren, kendisi iyilikler yaptığı gibi herkesin de iyilik yapmasına ön ayak olan, yardımlaşma ve dayanışmanın önünü tıkayan değil, aksine gelişip yaygınlaşmasına, bireyselliği aşarak toplumsal ve kurumsal bir yapı kazanmasına katkıda bulunan insandır. İslâm’ın hâkim kılmak istediği gerçek ahlâk ve üstün insanlık işte budur.

Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:697-698

Maun Suresi'nın nuzülü

İniş sırasına göre on yedinci, mushaftaki sıraya göre yüz yedinci sûredir. Tekâsür sûresinden sonra
nden önce Mekke’de inmiştir. 4-7. âyetlerin Medine’de münafıklar hakkında indiğine dair rivayet de vardır (bk. İbn Âşûr, XXX, 563).

Maun Suresi'nin konusu

Surede, biri Allah’ın nimetlerini ve hesap gününü inkâr eden nankör, diğeri amellerini gösteriş için yapan riyakâr olmak üzere iki tip insan tasvir edilmektedir.

Maun Suresi Okumanın Faydaları ve Faziletleri

Büyüklerin ve alimlerin okunmasını tavsiye ettikleri ve devamında yarar gördükleri bir Suredir Maun Suresi. Allah'u Teala kullarını affetmek için değişik bahaneler yaratmaktadır. Kula düşen her bir suredeki incelikleri görüp bunlara devam etmektir. Maun Suresinin de faydaları ve sırları pek çoktur:

- Maun Suresini okuyan kimsenin sözü geçer, sevilen kimse olur ve çevresinde etkinliği artar.

- Maun Suresini sıkıntılı dönemlerinde okuyan kimse sıkıntılarından kurtulur.

- Maun Suresinin, çocuğun üzerine okunması, Allah'ın izniyle onu her türlü afet ve tehlikelerden korur.

- Maun Suresini evinde işyerinde okuyan kimsenin evi ve işyeri Allah'ın izniyle kaza ve beladan korunur.

- Maun Suresini düzenli okuyan kimsenin dini vecibelerini yerine getirmesinde kolaylık hasıl olur.-

- Maun Suresini okumaya devam eden insanın vicdan ve merhamet duyguları artar. Allah'u Teala'nın izniyle namaza devam etmesi kendisine kolay gelir.

- Maun Suresine devam eden kişinin saygınlığı ve itibarı artar. Kaynak: Diyanet

#Maun Suresi
#Maun Suresi arapça okunuşu
#Maun Suresi Türkçe okunuşu