
Müzisyen bir aileden gelen Elif Sanchez, geçtiğimiz günlerde; Türkçe, İngilizce ve İspanyolca şarkılardan oluşan “Stages of Love” albümü ile dinleyicilerle buluştu. Sanchez “Aşk, iki insanı birbirine bağlayan bir köprüdür, ancak bazen o köprü yıkılır ve geriye sadece yıkıntılar kalır. Aşk, bize yeryüzünün en güzel duygularını sunar ama bazen de bizi en karanlık köşelerinde de kaybeder” diye tarif ediyor.
İstanbul Devlet Konser-vatuarı’ndan üstün başarı ödülü ile mezun olan Elif Sanchez, 2017’de Bill Pierce Ödülü ve Akdeniz Müzik Enstitüsü Ödülü’nü kazanarak Berklee College of Music’den mezun oldu. Türk Halk Müziği, Klasik müzik ve cazı bir arada harmanlayan müzisyen coğrafya olarak da evrensel bir geçmişe sahip. Erzurum’dan İstanbul’a, Ekvador’dan Amerika ve İspanya’ya ulaşan eksende sanatçının aitlik duygusundan yeni albümüne kadar keyifli bir söyleşi yaptık.
Riski nasıl tanımladığınıza bağlı… Şimdiye kadar yaptığım her albümü kendi ideallerim ve hayallerim doğrultusunda hazırladım. Ün ve şöhret hiçbir zaman öncelikli hedefim olmadı zaten mainstream bir müzik yapmadığınız sürece her şey bir risk sayılabilir. Bu yüzden fazla düşünmeden, iç sesimi dinleyerek üretmeye odaklandım.
Şu ana kadar çok güzel geri dönüşler aldım. “Bir Zamanlar” sade ve duru bir şarkı. Pek çok kişi, bu yalınlığın onlara huzur verdiğini söyledi. Bu yorumlar beni çok mutlu etti.
Dünya müzisyeniyim
Ben bir dünya müzisyeniyim. 18 yaşımdan beri bir gezgin gibi farklı coğrafyalarda yaşadım, farklı kültürlerin içinde yoğruldum. Bu yüzden tek bir müzik türüne bağlı kalmam mümkün değil.
Farklı tarzlardan beslenen bir müzik yaptığım için tek bir tanım yapmak zor, ama genel olarak dünya müziği diyebilirim.
Aslında İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Erzurum’da hiç yaşamadım ama Erzurumlu bir ailede büyüdüğüm için o kültürle iç içeydim. Kuzey Amerika’da ve Ekvador’da yaşadım, şimdi ise İspanya’dayım. Aitlik duygusunu kaybedeli çok uzun zaman oldu. O duyguyu hep müzikte buldum. Kendimi yalnız hissettiğimde yaptığım ilk şey her zaman bir şarkı ya da türkü söylemek oluyor.
İlk kez İngilizce okudum
Aslında çok geniş bir dil yelpazem yok. Pek çok dünya müzisyeni, konuşmadıkları dillerde bile şarkılar söyleyebiliyor. Benim müziğimde ağırlıklı olarak İspanyolca ve Türkçe var. İngilizce ise ilk kez bu albümle repertuarıma girdi. Günlük hayatta sık kullandığım bir dil olduğu için kendimi en rahat ifade ettiğim dillerden biri. Türkçe ise kimliğimin çok büyük bir parçası ve benim için çok önemli. İspanyolca, yaşadığım ülkenin dili olduğu için hayatımın doğal bir parçası. Yani bu üç dil hayatımda hep var olacak. İngilizce benim için yeni bir macera, bakalım ilerleyen süreçte nasıl şekillenecek.
Farklı ülkeleri gezerken her coğrafyanın kendine özgü güzelliklerini ve insanların ortak duygularını gözlemleme şansım oluyor ancak ne yazık ki bazı bölgelerde savaşın ve çatışmaların izlerini görmek de mümkün. Dünyanın farklı köşelerinde insanlar aynı temel şeyleri istiyor: Barış, güvenlik ve sevdikleriyle huzur içinde yaşamak. Müzik ise tüm bu sınırları aşan, insanları birleştiren evrensel bir dil. Ben de müziğimle insanlara bir nebze olsun umut ve iyilik getirebilmeyi diliyorum.
Hayalim “Aziza Mustafa Zadeh”
En büyük hayallerimden biri, Aziza Mustafa Zadeh ile aynı sahneyi paylaşmak. Buika, severek dinlediğim, harika bir müzisyen olmasının yanı sıra yakından tanıdığım ve çok sevdiğim bir insan. Kibariye ise olağanüstü güçlü bir sese sahip. İkisini bir araya getirmek ilginç bir fikir tabii. Dürüst olmak gerekirse, müzik tarzları birbirinden oldukça farklı olduğu için konseri çok homojen bulmadım. Buika’yı, tarzına daha yakın olan değerli müzisyenlerimizden biriyle sahnede görmeyi tercih edebilirdim. Yine de keyifle dinlediğim bir konser oldu.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.