Bir devrin İstanbul’unu, yaşayış tarzını, dönemin insanlarını ses ve renkleriyle detaylı bir şekilde okurlarına aktaran Ahmet Rasim, Türk yazınında eserleriyle Türkçenin zenginleşmesine hizmet etmiş önemli bir şahsiyettir. Daha çok gazeteci kimliği ve fıkraları ile tanıdığımız Ahmet Rasim hâfızasını bir görüntü ve ses kayıt cihazı gibi kullanarak içinde bulunduğu dönemin özelliklerini, çeşitli insan tipleri ve hatırlarıyla canlı bir biçimde okuyucusuyla paylaşmıştır. Hazîne-i Fünûn, Mekteb, Mecmûa-i Ebüzziyâ, ve Servet-i Fünûn gibi döneminin çeşitli süreli yayınlarında makaleler, tercümeler ve şiirler yayımlamıştır. Rasim’in tarih, coğrafya, gramer gibi muhtelif konularla ilgilenen ve bu konularda yüzden fazla eser veren ve son derece üretken bir yazar olduğunu söyleyebiliriz.
Ahmet Rasim, deneme, fıkra, mektup ve hatıra türünde yazmış olduğu metinlerde şehir hayatının ve kendi çevresinin yaşayışı, insanları, alışkanlıkları, giyinişleriyle fikirlerini ayrıntılı bir biçimde aktarmıştır. Kendi devrinin gözü kulağı olarak nitelendirilebilecek olan Ahmet Rasim’in zengin kelimesi hazinesinin ve canlı üslubunun belki en özel ve güzel örneklerinden biri de onun Ömr-i Edebî isimli eseridir. Ömr-i Edebî toplamda dört ciltten meydana gelen oldukça hacimli bir eserdir ve ilk olarak 1898-1901 yılları arasında Tahir Bey matbaasında basılmıştır.
Ömr-i Edebî Ahmet Rasim’in muhtelif zamanlarda farklı süreli yayınlarda neşrettiği birbirinden farklı tür ve konudaki yazılarını ihtiva etmektedir. Ahmet Rasim’in belirttiği gibi bu eser onun “on, on iki senelik bir nakş-ı hatıratıdır.” Kendisini yazı yazmaya adayan Rasim, eserinin mukaddimesinde “ben geçen ömre değil, mahvolmaya yüz tutan hatıralara acırım” ifadesiyle bu eserin dönemi için önemli bir hatırat örneği olduğunu da işaret etmiştir.
Temelde dört ciltten meydana gelen eser bir tür karnavalı gibidir. Ömr-i Edebî, yazarın aralarında tema ve tür bakımından bir ortaklık bulunmayan aşk ve sosyal içerikli hikâyelerini, tabiata ve yaşama dair terennümlerini, başından geçen hadiseleri, edebiyat zümrelerinde yapılan kalem çatışmalarını, çeşitli konulardaki makalelerini, öykü, deneme, çeviri ve düşünce yazılarını içeren çok yönlü ve çok sesli bir eserdir.
Proje editörlüğünü Dr. Hazal Bozyer’in yürüttüğü bu eserin tamamı, Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından iki ciltte toplanarak yayımlandı. Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu’nun dizi editörlüğünde Prof. Dr. Gülsemin Hazer, Doç. Dr. Birol Bulut, Leyla Keleş, Dr. Hülya Ürkmez, Dr. Zafer Özdemir ve Melike Kılıç’ın yayına hazırladığı, kitap editörlüğünü ise Ergin Ali’nin yaptığı bu eserin birinci kitabı Ömr-i Edebî 1 Hakikat ve Hayal olarak isimlendirilirken ikinci kitap Ömr-i Edebî 2 Melankoli ve Aşk olarak isimlendirilmiştir. Ömr-i Edebî’nin iki kitapta toplanan bu özel baskısında eserin okuma akışına zarar vermemeye özen gösterilmiş ve gerekli yerlerde köşeli parantez ile yazarın kullanmış olduğu Farsça ve Arapça tamlama ve terkiplere günümüz Türkçesine uygun karşılıklar verilmiştir. Eserin iki ciltten oluşan baskısında Ahmet Rasim’in notları da ihmal edilmemiş ve bu iki kitap gerekli yerlerde “yazarın notu” ile notlandırılmıştır.
Ömr-i Edebî’nin Hakikat ve Hayal isimli birinci kitabında Ahmet Rasim’in Malûmat ve Hazine-i Fünûn’da yayımlanan yazılarından oluşan bir seçki vardır. Rasim, “Göksu’da”, “Fenerbahçesi’nde”, “Mirgün’de” isimli yazılarında seyirlik gezinti yerlerinde rastladığı aşk hikâyelerini, başından geçen hadiseleri, gözlemlediği farklı meslek gruplarını ve tabiata dair tasvirlerini yazmıştır. Ayrıca, “Fuzûlî” ve “Şair İbrahim Hakkı Bey” isimli yazılarında sevdiği ve üstat olarak kabul ettiği divan şairlerine olan sevgisini onların beyitlerinden de örnekler vererek paylaşmıştır.
Kitabın ikinci kısmında Rasim’in ifadesiyle Osmanlılar arasında haddinden fazla rağbet gören Monte Kristo Kontu’nun yazarı Fransız Alexandra Dumas’ın oğlu Alexandra Dumas-Fills’ın babasına yazmış olduğu mektubun çevirisi yer alır. “Havadis-i Nisaniye” başlıklı yazıda yazar, evlilik meselesine bakışını bir kadın personasıyla ve “Leyla Feride” takma adıyla yazmıştır. Ayrıca “Süleyman Nesip Bey Efendi’ye” başlıklı yazı Rasim’in dönemi içinde edebiyat çevrelerinin tartışmalarına dair okurlara önemli bir örnek sunmaktadır.
Ömr-i Edebî’nin üçüncü ve dördüncü ciltleri ise Ömr-i Ebedi 2 Melankoli ve Aşk adı altında kitaplaştırılmıştır. Eserin bu cildinde Ahmet Rasim’in yaşama dair hislenmeleri ve aşk acısı çekenlerin hikâyeleri yer alır. Bu açıdan eserin ikinci cildi aşkın ve melankolinin Osmanlı yazınındaki yansımalarına dair kıymetli bir örnektir. Buradaki hikâyelerin büyük bir kısmı Servet-i Fünûn, Malûmat gibi dönemin önemli dergi ve gazetelerinde yayımlanmış ya da müstakil olarak neşredilmiştir. “Ferda”, “Güzel Eleni” ve “Leyâl -i Izdırap” gibi uzun öykü sayılabilecek olan metinler vardır. “Leyâl -i Izdırap”, Servet-i Fünûn dergisinde “milli roman” başlığı altında tefrika edilmiştir.
1898-1901 yılları arasında neşrolunan Ömr-i Edebî isimli eserin ilk kez latinize edilerek basılması sayesinde Ahmet Rasim’in edebiyat dünyasına dair anekdotları, gözlemleri ve düşünceleri günümüz okuyucularıyla da buluşmuştur. Ahmet Rasim’in bir tür karnavalı sayılabilecek olan bu eseri samimi üslubu ve derin iç görüsüyle günümüzdeki okuyucularla da hâlâ sıcak bir bağ kurmakta ve okuyucularına farklı ve zengin bir deneyim sunmaktadır. Zira Ömr-i Edebî, sadece bir yazarın hayatına dair değil, aynı zamanda dönemin edebiyat ortamına dair de kıymetli bilgiler sunmaktadır. Modernleşen Osmanlı İstanbul’unu bir edebi coğrafya hâlinde işleyen Ahmet Rasim’in Ömr-i Edebî’sinin Osmanlı modernleşmesinin 1890’dan sonraki kırk yıllık sosyal hayatını inceleyecek araştırmacı ve akademisyenler için ihmal edilemeyecek kaynaklar arasında olduğunu söylemek mümkündür. Ahmet Rasim’in tanıklıklarıyla dolu bu eser, bugün hâlâ edebiyat tarihine dair meraklı herkes için bir başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır. Vakıfbank Kültür Yayınlarına ve eserin hazırlanmasında emeği geçenlere bu önemli eseri günümüz okurlarıyla buluşturduğu için teşekkür ediyoruz.