CSO Oda Ankara, tüm Türkiye’deki olgunlaşma enstitülerinin başlatmış olduğu “İklim İçin Dönüşüm, Sıfır Atık Etkinlikleri” kapsamında “İklim için Dönüşüm” sergisine ev sahipliği yapıyor. Yetmişe yakın çalışmanın yer aldığı sergide enstitü atölyelerinden temin edilen ve kentlerden toplanan atık malzemeler, ileri dönüşüm teknikleriyle ve sanatsal bir bakış açısıyla yeniden ele alınıyor.
Döngüsel ekonominin gün geçtikçe önem kazandığı ve dünya kaynaklarının her geçen gün azaldığı günümüzde, iklim değişikliği ile mücadele, israfın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması ve sürdürülebilir kalkınma planları kapsamında gerçekleştirilen küçük değişimler, büyük dönüşümlerin anahtarı. Emine Erdoğan’ın himayelerinde 2017’de başlatılan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde yürütülen “Sıfır Atık Hareketi” Türkiye’de büyük destek bularak tüm dünyada takdir görmeye devam ediyor. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı olgunlaşma enstitülerinin başlatmış olduğu “İklim İçin Dönüşüm, Sıfır Atık Etkinlikleri” kapsamında düzenlenen “İklim için Dönüşüm” sergisinde; enstitü atölyelerinden temin edilen ve valilikler, bakanlıklarla işbirliği yapılarak kentlerden toplanan atık malzemeler ileri dönüşüm teknikleriyle yeniden kullanıma sanatsal bir bakış açısıyla kullanıma hazır hale getirildi. Doğal taşlar, doğal lifler, muz lifi, kenevir ve kök boyası gibi malzemelerin de kullanıldığı farklı alanlarda sanatsal çalışmalar CSO Ada Ankara’da bir arada sunuluyor.
1945’ten günümüze kültürel mirasımızın inceliklerini ve zenginliklerini bir arada sunduğu çalışmalarıyla geleneksel sanatlarımızın aktarımında önemli bir yere sahip olan Olgunlaşma Enstitülerinin öncülüğündeki serginin küratörlüğünü Erkan Doğanay üstleniyor. Türkiye’deki bütün Olgunlaşma Enstitülerinin atölyelerindeki atıkların değerlendirilmesinden yola çıkarak bir dönüşüm projesi başlattıklarını ifade eden Doğanay, “Her Olgunlaşma Enstitüsü kendi alanı ve yetkinliğiyle ilgili projeler ortaya koydu. Kendi atölyelerindeki atıklardan ‘neler yapabiliriz’i düşündüler. Bu bir yılı bulan bir süreçti. Bu süre içerisinde projeler hazırlandı. Neler yapılabileceğine dair toplantılar düzenlendi, taslaklar çizildi. Ve onlara göre bu üretimler gerçekleştirildi” diyor. Sergi için üretilen 70’e yakın çalışma var. Çalışmaların bir çoğu CSO Ada Ankara’da fuaye alanıda sergilenirken bir kısmı da daha sonra serginin taşınacağı ve daha geniş bir sergi salonu olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde sergilenmek üzere bekliyor. Doğanay, şimdiden büyük bir ilgiyle karşılaşan serginin, “COP29” olarak bildiğimiz ve geçtiğimiz kasım ayında Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın 2025 yılı organizasyonunda sergilenme planlarının şimdiden yapıldığını anlatıyor.
Kent atıkları da dönüştürüldü
“Sergideki işlerin neredeyse tamamı halihazırdaki olgunlaşma enstitüleri atölyelerindeki atıklardan oluşturuldu. Örneğin tekstil atölyesi ise o atölyedeki kumaş atıkları kullanıldı. Ya da Kütahya’da yoğun seramik atölyeleri var. Onlar, oradaki seramik parçalarından neler yapabiliriz üzerine düşünerek ürettiler. Böylece atıkları yeniden hayata kazandırmayı, günlük yaşamda yeniden kullandırabilmeyi amaçladık” açıklamasını yapan Doğanay, şehirlere ait farklı atıkların da değerlendirildiğini ifade ediyor: “Örneğin bugün halıda dünyanın önce gelen şehirlerinden biri olan Antep’te sokaktan toplanan camlardan halı desenleriyle cam mozaikler yapıldı. Amasya’da yine şehirden toplanan kırık cam parçalarıyla bir Mondrian tablosu yapıldı. Sivas Olgunlaşma Enstitüsü, toplanan siyah naylon poşetlerle bir yörük çadırı dokudular. Üretimlerin bir kısmı gerçekten bir sanat eseri gibi. Bir kısmı da günlük hayatta kullanılmaya müsait ya da dönüştürülürse bir eşyaya dönüşebilecek nesneler ortaya çıktı.” Doğal meyve atıklarının değerlendirildiği işler de sergide yerini alıyor. Ayrıca yörelere göre doğal lif çalışmalarının da yürütüldüğünü anlatan Doğanay, “Biliyorsunuz mısır, muz ya da kenevir gibi maddelerden doğal lifler elde edilebiliyor. Muz, Akdeniz bölgesindeki olgunlaşma enstitülerinde; mısır ve kenevir ise Karadeniz bölgesindeki olgunlaşma enstitülerinin çalışmalarıyla çeşitli objelere, kumaşlara dönüştürüldü. Sergide bu çalışmalar da yer alıyor” diyor. “Dünya bugün ciddi bir iklim tehditi altındaysa bununla ilgili alternatif öneriler neler olabilir?” düşüncesiyle hareket ettiklerini söyleyen Doğanay, sözlerine şöyle devam ediyor: “Biz bu sergideki eserlerde hem bir yanıyla dönüşüm fikrini yani malzemenin kullanıldıktan sonra yeniden hayat bulmak için neye dönüşebilir fikrini ele aldık. Görev dağılımını da enstitülerin uzmanlık alanlarına göre yaptık. Çünkü Antalya’nın muz lifiyle ürettiği kumaş ve diğer üretimleri varsa onun o olanda kendisini daha da geliştiresi ve bu sergiye öyle hazırlanmasını istedik. Adana’nın yine kendi iklimiyle çevresiyle ilişkili bir çalışma üretmesini istedik. Trabzon’un aynı şekilde. Mesela Erzurum’dan oltu taşıyla yapılan üretim sonrası kalan taş tozlarını yeniden kullanıma dahil ederek, onu taşa dönüştürerek yapılmış tesbih ve kolyeler var. Aslında ham maddeleri oltu taşı törpülendikten sonra çıkan tozlar. Yine Erzurum Olgunlaşma Enstitüsü bir çerçeve hazırladı. Bu çerçevede kentsel dönüşüme uğrayan eski bir Erzurum evinden çıkan ahşaplar kullanıldı.” Özellikle Kayseri Olgunlaşma Enstitüsü’nün atık kumaşlarla hazırladıı Edvard Munch’un “Çığlık” isimli tablosunun çok ilgi çektiğini ifade eden Doğanay, “Atık kumaşlarla çok farklı bir üretimle onları rulo yaparak hazırlandı. Bu iş bizim için ‘Doğanın çığlığı’ olarak sergimizin motto işi oldu” diyor.
Sürdürülebilirlik moda ile birleşti
“Hayalet Ağlar Döngüsel Ekonomide” Projesi kapsamında Beyoğlu Refia Övüç Olgunlaşma Enstitüsü atölyelerinde üretilen denizden çıkarılan hayalet ağların, deniz kirliliği konusunda farkındalık oluşturmak, geri dönüşüm ve sürdürülebilirliği moda ile birleştirerek toplumsal duyarlığı artırmayı amaçladığı giysi ve aksesuar tasarımlarının yanı sıra 32 olgunlaşma enstitü atölyelerinde hazırlanan çaışmalar yer alıyor. Geleneksel kilim motiflerinden esinlenilerek atık cam mozaik parçalarıyla tasarlanan “Cam Mozaik Kilim” tablo; Kök boya atıkları, Anadolu’ya ait atık kumaşlar, el yapımı çiçekler ve atık koton biyelerin kullanıldığı geleneksel dikim teknikleri, kırk yama tekniği ile tasarlanan “Doğanın Sesi” adlı giysi; Osmanlı Saray Kumaşları Koleksiyonunun atık kumaşlarıyla kırk yama, elde yorganlama tekniği kullanılarak üretilen “Dokunuşların Mirası” adlı minyatür çalışma; yumurta kolisi, deterjan kutusu, atık kumaşlardan tasarlanan “Atıklardan Natürmort” gibi daha birçok eser “İklim için Dönüşüm” adlı sergide 10 Ocak – 10 Şubat 2025 tarihleri arasında CSO Ada Ankara’da ziyaret edilebilir.