Türk sineması, 2024'te çeşitliliği artırsa da izleyiciyi salonlara çekemedi. Pandemi öncesinde 70 milyonun üzerinde olan seyirci sayısı, 32 milyonda kaldı. Yerli animasyonlardaki yükseliş teselli oldu.
2024 yılında kültür sanat alanında en düşük performans seyreden alan sinema oldu. Socipol’ün 2024 TV/Sinema raporuna göre, sinemalar pandemi türbülansından çıkamadı. Pandemi öncesi (2018) yakalanan yıllık 70 milyon üstü seyircinin çok uzağındayız. Hatta seyirci sayımız pandemi sonrası ilk yıl olan 2022 rakamının da altında. Rapora göre 2022 yılında 36.2 milyon olan seyirci sayımız, 2024 yılında 32 milyona geriledi. İzleme rakamlarında en büyük payı ise animasyon filmleri aldı. Bu yıl “Rafadan Tayfa Hayrimatör” 2.8 milyon seyirci toplarken, “Ters Yüz 2” 2.4 milyon seyirciye ulaştı. Animasyon dışında yüksek seyirci toplayan diğer filmler ise, “Lohusa” 2.1 milyon, “Kolpaçino 4 4’lük” 2.1 milyon, “Deadpool & Wolverine” 1.4 milyon seyirciye ulaştı. Sinemanın 2024 seyrini sektör temsilcileriyle konuştuk.
SEYİRCİ SİNEMAYA SAHİP ÇIKMALI
Bu yıl Türk sineması oldukça zor bir dönemden geçti. Artan üretim maliyetleri ve sinema seyirci sayısındaki trajik azalma sinema sektörünü fazlasıyla kırılgan hale getirmiş durumda. Bu zor şartlarda sinema filmi üretimi yapılması seyirci ile sinema arasında bağın kopmaması için hayati öneme sahip. 2024 yılı genel anlamda sinemanın bir tür ayakta kalma mücadelesi olarak yorumlanabilir. Özellikle yerli film üretiminin devam etmesi çok önemli. Türk sinemasının 80’li ve 90’lı yıllarda yaşanana benzer bir kriz yaşamaması için sinema seyircisinin sinemaya sahip çıkması gerekiyor. Bu zor şartlara rağmen yıl içerisinde oldukça nitelikli, çok sayıda ve farklı türlerde film üretimi gerçekleştirildi.
KADIN HİKÂYELERİ ÖNE ÇIKTI
Takip edebildiğim kadarıyla ticari filmlerde tarihi yapımlar ve animasyonlar dikkat çekti. Özellikle Cumhuriyet’in kuruluşunun 102. yılı olması da bu tercihte etkili diye düşünüyorum. Festival filmlerinde ise kadın hikâyeleri ve adalet teması ön plana çıkıyor. Bu yeni bir yönelim de değil, bilakis konunun altını kalın çizgilerle çizerek belirtme bir anlamda. Kendisi ve geçmişi ile hesaplaşmak derdi 2024 filmlerinde de ziyadesiyle tercih edildi. İzlediğim filmlerden; “Tereddüt Çizgisi”, “Gülizar” ve çocuk içeriğine merakım dolayısıyla “Tay-2”yi örnek verebilirim.
AİLE BAĞI KONUSUNUN ALTI ÇİZİLİYOR
2024 yılı sinemanın ayakta kalma yılı diyebiliriz. Bu yıl izlediğim filmlerde kendi toprağına memleketine dönüş veya kültürüne dönüş, bunun yanında anne baba ile yüzleşme hikâyeleri, psikolojik olarak belki kimlik arayışları, psikolojik karşılaşmalar gibi konular üzerine toplanmış gibi geldi. Bir aile bağı konusunun altı çiziliyor bence. İzlediğim filmlerden; “Gülizar”, “Derun”, “Başlangıçlar” filmlerini söyleyebilirim.
TÜRK SİNEMASININ SEYİRCİYLE BAĞI KOPTU
Sinemanın altın çağı geride aldı. Sinema sanatı da dönüşüm içinde, seyirciyi kaale almıyor artık. Belki geçici bir şey ama salonların gidişatı iyi değil. Türk sinemasının seyirci ile bağı koptu. Sinemacılarımız Yeşilçam filmlerine tek gözle bakmaktan vaz geçmeli, sadece ödüle, festivale dönük yüzlerini tekrar seyirciye döndürmeliler. Ne akar ne kokar konulardan uzaklaşıp, halkın sevincine, meselesine, derdine, yaşadıklarına ayna olsunlar. Sevecen film yapsınlar bir de. Gösterimde seyrettiğim üç film: “Hep Otuz Üç Yaşında”, “Hayat”, “Mukadderat”.
FESTİVAL FİLMLERİ İÇİN İYİ BİR YIL OLDU
Bu yıl arthouse sinemamız için iyi bir yıl oldu. Festivallerde parlayan filmler izledik. Ana akım sinemamızın gişe rakamlarını bilemiyorum, ama festival filmi ya da bağımsız film dediğimiz arthouse sinemamız dünyanın önemli festivallerine katıldı. Türkiye’deki festivallerde çok iyi örneklerini izledik. Umarım 2025 yılı daha iyi filmler izleriz. Bu yıl izlediğim üç film, Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, Gecenin Kıyısı, Mukadderat.
FİLMLERİN DÜNYA DAĞITIMLARI ZAYIF
2024’te farklı konuları, merak uyandıran karakterleri ve hikâyeleri, kendine has anlatım diliyle kuran filmler izledik. Denenmişin dışına çıkmaya cesaret gösteren, imajlar ve sinema üzerine düşünmemizi sağlayan filmler gördük. Bu çeşitliliğin neticelerini dünya çapında da görmeye başladık. Öte yandan, filmlerin dağıtımına daha çok eğilmek gerekiyor. Festivallerde başarı gösteren, ödüllerin ardından rüzgâr yaratan filmler sinemalarda çok az izlenebiliyor. Yerli filmlerimizin dünya dağıtımları hâlâ zayıf. İzlediğim yerli filmlerden; “Gülizar”, “Tavşan İmparatorluğu” ve “Büyük Kuşatma” ismini verebilirim.
TRT ÇOCUK BEYAZ PERDEDE YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRDÜ
- Pandemi sonrası sinemamızın üretimden gösterime tüm aşamalarındaki problemler devam ediyor. En sevindirici taraf ise yerli animasyon filmlerimizdeki yükseliş. Rafadan Tayfa ve Kaptan Pengu ve Arkadaşları 4. devam filmleriyle seyircilerini selamladı. TRT Çocuk’un nitelikli içerikleri beyazperdede yüzümüzü güldürüyor. “Pırıl: Sayıların Gizemi” (422 bin) ve “Mustafa” (385 bin) türlerine göre çok yüksek seyirci sayısına ulaştı. “Elif ve Arkadaşları 2: Perişler”, “Tay 2: Ebabil Takımı” ve “Nasreddin Hoca Zaman Yolcusu: Kadim Medeniyetler” filmleri de yılın dikkat çeken diğer yerli animasyonlarıydı. 2024’te izlediğim üç filmin ismi ise şöyle: “Rafadan Tayfa 4: Hayrimatör”, “Cem Karaca’nın Gözyaşları”, “Eflatun”.