Türkiye’yi yarım asır geriye götüren 12 Eylül 1980 darbesi, demokrasi tarihinin kara lekesi olarak hâlâ hafızalarda. Üzerinden tam 43 yıl geçmesine rağmen o karanlık günlerin geride bıraktığı acılar ilk günkü gibi taze. 12 Eylül 1980 darbesi sürecinde 650 bin kişi gözaltına alınmış, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmış, 7 binden fazla kişi için idam cezası istenmiş. 517 kişinin ölüm cezasına çarptırıldığı süreçte, 50 kişi darağacına gönderilmişti. 12 Eylül sonrası yaşananlar ise TRT Ortak yapımı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü yapım destekli “Güneşi Beklerken Simitçi” filmi ile beyaz perdeye taşındı. Film, 12 Eylül’ün hemen ardından, masum bir simitçinin yaşadığı dramatik hikâyeye odaklanıyor. Darbe sonrası gelişen olayları işlerken 1980’li yıllara daha önce bakılmayan bir açıdan yaklaşan film, toplumsal yaşamın merkezinde dönemin insan öykülerini temel alıyor. RK Film Yapım’ın uygulayıcı yapımcılığını üstlendiği gazeteci-yazar Avni Özgürel’in gerçek bir hayat hikâyesinden senaryosunu kaleme aldığı film geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Yönetmen koltuğunda Serkan Özarslan’ın oturduğu dram türündeki “Güneşi Beklerken Simitçi” filminin oyuncu kadrosunda Gürbey İleri, Tolga Güleç, Bülent Alkış, Ece Gökçen, İlke Al, Emine Umar gibi isimler yer alıyor. Filmin senaristi Gazeteci Avni Özgürel, oyuncular Gürbey İleri ve Tolga Güleç ile konuştuk.
“12 Eylül 1980 darbesi Türkiye’nin yaşadığı önemli bir kırılma” diyen filmin senaristi Avni Özgürel, filmde 12 Eylül döneminde yaşadığı deneyimler ve eziyetlerden izler olduğunu belirtiyor. Özgürel, “Binlerce insanımızın tutuklanıp cezaevine atıldığı, binlercesinin işkence mağduru olduğu, onlarcasının idam edildiği tabloda siyasi düşüncesinden dolayı yargılananlar yanında gelişi güzel, keyfi sebeplerle mağdurlar kalabalığına katılmış sıradan insanlar da vardı. Ve ‘Simitçi’ onlardan biriydi” diyor. Özgürel sözlerini şu şekil sürdürüyor: “Simitçi; bu tablo içinde benim Ankara’da yazılarımdan dolayı gözaltına alınıp askeri mahkemede yargılandığım süreçte Mamak 4. Kolordu Komutanlığı’nda tanık olduğum ve adalet adına yüz karası olarak nitelediğim onlarca hadise arasında beni derinden etkilemiş bir insanın hikâyesi. Söz konusu dönemde sıkıyönetim savcılığının kendi insiyatifiyle başlattığı soruşturmalar; kolordu komutanlığı emriyle açılan davalar ve Milli Güvenlik Konseyi talimatıyla yürütülen davalar vardı. Bu üç tür takibatın hepsiyle ilgili altıya yakın davada yargılandım; Mamak Askeri cezaevinde tutuklanıp sorgulanıp işkence gördüm. Davalardan biri kapatılan MHP’yi dışarıda yeniden örgütlemeye çalışmak, bir diğeri Askeri Mevki Hastanesi’nde askeri doktor arkadaşlarımın yardımıyla Alparslan Türkeş’le görüşmek, Yeni Birlik adlı haftalık bir gazete çıkarıp MGK aleyhine yayın yapmaktı. Kimi dosya mahkumiyetimle sonuçlandı, kimi Mamak’tan Ulucanlar’a nakil sonucu tecille bitti. Ancak inanıyorum ki 12 Eylül’de yaşadığımız facia gerçek izini Türkiye Cumhuriyeti devletinin siyasi hayatı üzerinde bıraktı.”
Mehmet karakterini canlandıran oyuncu Tolga Güleç, “Mehmet, eski ve duayen bir gazeteci olan, senaristimiz Avni Özgürel’in ta kendisi. Onun 12 Eylül 1980 döneminde yaşadığı bir olaydan esinlenerek senaryolaştırılmış. Yaşadığı birçok olaydan aklında yer eden ‘Simitçi’ tragedyasını kaleme dökmüş ve ortaya bu harika senaryo çıkmış. ‘Beşiktaş nasıl kurtulur’ başlıklı köşe yazısından dolayı yargılanıyor ve simitçi ile dostlukları hapishanede başlıyor” şeklinde canlandırdığı karakteri anlatıyor ve ekliyor: “Mehmet genelde bu tip olaylar karşısında sakin ve soğukkanlı kalmaya ve daha çok üst akıl ile çözmeye çalışan bir karakter.”
Filmin çekildiği dönem çok yoğun bir süreçten geçtiğini söyleyen Güleç, rolüne hazırlanırken çok vakti olmamasına rağmen o dönemi yaşamayan biri olarak, belgesellerden, kitaplardan yararlanmaya ve senarist Avni Özgürel’le vakit geçirmeye çalıştığını anlatıyor. Güleç, “O anlattı, ben ağladım, karakteri oluşturmamda büyük katkısı oldu” diyor.
Çekimlerin acı ve duygu yoğunluklu geçtiğini berlirten Güleç, özellikle işkence sahnelerinde fiziksel ve mental olarak çok zorlandığını anlatıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Özellikle hortumla ıslatma sahnesinde çok üşüdük ve aramızda ben dahil hasta olanlar oldu. Bir oyuncu olarak, hatta bir ‘insan’ olarak o dönemleri yaşamadığım için kendimi şanslı hissettiğim anlar oldu. Allah bir daha böyle kötü günler yaşatmasın ülkemize. İşkence sahneleri dışında simitçi ile hapishane içinde hayata ve beklentilerimize dair karşılıklı diyaloglarımızın olduğu sahneler bizi çok içine aldı, seyircide de karşılığını bulacağını düşünüyoruz.”
Simitçi Zeynel Uncu rolünü canlandıran oyuncu Gürbey İleri, “Zeynel çok dürüst, çok temiz ve fazlasıyla saf bir karakter. Annesi ve kız arkadaşından başka kimsesi olmayan, simit satarak geçimini sağlayan ve bundan biriktirdiği parayla evlenme hayali kuran bir genç. Bir gün yanlış zamanda, yanlış yerde olmasından kaynaklı cezaevine götürülüyor ve cezaevinde yaşadığı dram anlatılıyor” şeklinde canlandırdığı karakteri dile getiriyor. İleri, gerçek olaylardan esinlenen bir karakteri canlandırırken o karakterin duygusal derinliğini hissetmenin ve doğallığı koruyarak bunu doğru bir şekilde yansıtmanın büyük bir sorumluluk taşıdığını söylüyor. Simitçi Zeynel Uncu karakterinin duygusal derinliğine inmenin ilk önceliği olduğunu belirten İleri, canlandırdığı karakterin yorucu ama bir o kadar da tatmin edici olduğunu anlatıyor. “Kendimi zorlayarak yepyeni duygular keşfetmek, mesleğimin en güzel yanı” diyen İleri, en çok etkilendiği sahnenin ise “Uzun zaman sonra tam ümidini kesmişken kız arkadaşını gördüğü ilk sahnede duygulandım” şeklinde açıklıyor.