İBB’nin düzenlediği Şeb-i Arus törenine her kesimden tepki yağıyor. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ezan ve Kur’an’ın Türkçe okunup kadın ve erkek semazenlerin karışık sema zikri yaptığı saygısızlığa sessiz kalmayacaklarını vurguladı: Türkiye, ne pahasına olursa olsun özlemini çektiğiniz o karanlık günlere hiçbir zaman dönmeyecek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) organize ettiği, Türkçe Kur’an-ı Kerim okunup kadın ve erkek semazenlerin karışık sema zikri yaptığı Şeb-i Arus töreniyle ilgili tartışmalar sürüyor. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Esenler Belediye Başkanı M.Tevfik Göksu ve Tarihçi-Yazar Murat Bardakçı olmak üzere birçok ismin tepki gösterdiği etkinliği
- İBB Sözcüsü Murat Ongun ile Yazar Sinan Meydan ise savundu. Diyanet-Sen, ezanın ve Kur’an-ı Kerim’in Türkçe okutulmasını sert bir şekilde eleştirdi. İBB’nin törenin özüne ve gerekliliklerine uymadığını belirten Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Ali Güldemir, “Sözde dini tören icra ettiriyorsun, ancak bunu yaparken inancın özüne, gereklerine uymuyorsun. Maksat Mevlana’yı anmak değil, CHP’nin eski özlemlerine dönmek olunca ortaya böyle garabet görüntüler çıkıyor” dedi.
KUTSALLARA SAYGISIZLIK
Sosyal medya hesabından açıklama yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Türkiye, yaşamış olduğu onca badireye, inanç hürriyetine getirilen onca engelleme ve kısıtlamaya rağmen, bu toprakların değerlerine inanmış kadrolar tarafından uzun yıllar süren meşakkatli mücadelenin ardından yeniden hoşgörü ve demokrasi diyarına dönüştürülmüştür. İslâm, özü ve şekliyle bir bütündür. İslâm’ın kaideleri ‘hoşgörü’ kelimesi altında içi boşaltılacak değerler değildir. Bu saygısızlığa sessiz kalamayız. Bu saygısızlığın hangi hesaplarla yapıldığını çok iyi biliyoruz. Despotik, baskıcı, yasakçı ve her türlü değerin silindiği karanlık geçmişlerini özleyenlere açıkça söylüyoruz; Türkiye, ne pahasına olursa olsun özlemini çektiğiniz o karanlık günlere hiçbir zaman dönmeyecektir” dedi. Esenler Belediye Başkanı ve İBB Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu da şunları kaydetti: “İBB Başkanı’nın 88 yıl önceki hevesle, Kur’an’ı ve ezanı yeniden Türkçe okutması, milletimizin kutsallarına karşı yapılmış büyük bir hadsizliktir. CHP’nin köhnemiş zihniyetinin İstanbul’da yeniden hortlamasına aziz milletimiz müsaade etmeyecektir.”
GELENEKLERE TECAVÜZ
Söz konusu duruma köşesinde yer veren Tarihçi-Yazar Murat Bardakçı ise “Şeb-i arus programının ihale edileceği grubun kimin nesi olduğuna ve neyi nasıl yaptığına bakılmamış, ‘Haydi gelin, Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde şöyle bir dönün’ denmiştir ki, bu da halis-muhlis ciddiyetsizliktir, cehalettir ve geleneklere tecavüzdür! İstanbul Büyükşehir Belediyesi neticede bir şeb-i arus gecesinin ve Mevlevî âyininin tanınmaz hâle getirilmesine âlet olmuş; Kur’an’ı, naatı, salâtı vesaireyi 90 sene sonra Türkçe okutmuş ve bunu sosyal medyadan övünerek ilân etmiştir! Bu iş İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde görevli her kimin marifeti ise, o kişiye şimdi çok ama çok daha önemli bir vazife düşmektedir: İstiklâl Mahkemeleri’ni yeniden kurup ibret-i âlem için şöyle birkaç yüz kişiyi sallandırıvermek! İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1930’ların hızlı inkılâp günlerine dönebilmeyi ancak böyle sağlayabilir!” ifadelerini kullandı.
Böyle savundular
İBB Sözcüsü Murat Ongun sosyal medya hesabından etkinliği şu şekilde savundu: “Kendine ‘Hoca’ dedirten biri İBB’nin Şeb-i Arus törenine dil uzattı. Mevlâna der ki; İnsan gözdür görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır. Türkiye çok zor günlerden geçerken, milletimiz ekonomik kriz altında ezilirken, işyerleri bir bir kapanırken bunu perdelemek adına gereksiz polemik yaratma çabası, çaresizliğin resmidir. Biz, milletin acil sorunlarını dert edinmeye, çözümler üretmeye devam edeceğiz. Despotik, baskıcı, yasakçı ithamlarını da muhatabına aynen iade ediyoruz. Özlemini çektiğimiz günler de bu ülkenin birlik ve beraberlik içinde geleceğe umutla baktığı güzel günlerdir. Bunu başaracağız.” Şeb-i Arus töreninin Türkçe yapılmasının doğru olduğunu belirten Yazar Sinan Meydan ise rezaleti “İmamı Azam Ebu Hanife bile ilahi kelamın başka dillere çevrilebileceğini söylerken, pek çok ilahiyatçı ‘Asl olan lafız değil manadır’ derken, bizzat Kur’an’da ‘anlayarak okumanın’ önemine işaret edilirken, dinin anlaşılmasından korkup Arapça’yı kutsamak nedir? Bizim dilimiz Türkçe’dir” sözleriyle savundu.