Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, özetle şunları söyledi: "Dünyada ve bölgemizde tarihi bir dönüşümün işaretleri ile her gün yüzleşiyoruz. Suriye sahasındaki planlar hayata geçirilebilirse bu büyük dönüşümün yeni hedeflerine sıra gelecektir. Bunlardan birinin Türkiye olduğu şüphesiz bir gerçektir. Türkiye'nin kontrolündeki yerlere, Türkiye'deki Suriye vatandaşları geri dönmeye başladı. Şu an itibarıyla 300 bini bulmuştur. Diğer bölgeler ya terör örgütlerinin ya da halkına güven vermeyen rejimin zulmü altındadır.
DEAŞ’a ve PKK/YPG’ye karşı çıkmamızın tek sebebi, bunların terör örgütleri olmasıdır. Meşruiyeti olan Suriyeli muhaliflerin hepsiyle oturup görüşüyor, kendilerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Güvenliğimizi sağlamanın tek yolu, Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de terör örgütlerinin kaynaklarını kurutmak, varlığını tamamen yok etmektir. Onun için Cudi'de varız, Gabar'da, Tendürek'te, hatta hatta Kandil'de varız ve olacağız.
Türkiye'nin kontrolünde, diğer ülkelerin ise sadece lojistik destek verdiği bir güvenli bölge modeli dışındaki hiçbir teklifi kabul edemeyiz. Güya uluslararası güçler tarafından kurulan hiçbir güvenli bölgenin başarılı olmadığı, kalıcı huzur getirmediği ortadayken, aynı formülün bize dayatılmasında kasıt ararız. Münbiç meselesi ortada bırakıldıkça, rejimin bu bölgeye yönelik hevesleri de kabardı. Halbuki Münbiç'in ihtiyacı ve talebi, ne Amerika'nın kollamasındaki teröristlerdir ne de rejimin zulmüdür. Bu bölgenin halkı, Türkiye'nin güvencesinde kendi geleceklerine kendileri sahip çıkmak istiyor. Bize güveniyorlar, Cerablus'ta, El Bab'ta, Afrin'de güveniyorlar. Şimdi diğer bölgeler ki başta İdlib olmak üzere bize güveniyorlar, bize.
PKK/YPG'nin bölge halkına uyguladığı zulüm sebebiyle ülkemizdeki Suriyelilerin hiçbiri evlerine dönemiyor. Biz bir an önce burayı da bölge halkının kendi yönetimine geçirmeyi hedefliyoruz. Siyasi ve diplomatik mücadelemizin yanı sıra askeri hazırlıklarımızı da sürdürüyoruz. Şayet Amerika bize verdiği sözleri tutup bölgeyi teröristlerden temizlemez ve Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli bölgenin tesisine katkı sağlamazsa, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
Anlaşmalarımıza elbette sadığız, sözümüz sözdür ama sabrımız da sınırsız değildir. Münbiç'teki teröristler birkaç hafta içerisinde buradan çıkartılmazsa bizim bekleme süremiz sona erer. Aynı şekilde Fırat'ın doğusunda, Türkiye'nin desteğiyle bölge halkının kendi yönetimini tesisi birkaç ay içinde sağlanmazsa bekleme süremiz yine sona erer. Bu durumda Türkiye, muhataplarına verdiği sözleri tutmuş ancak karşılığını bulamamış olacaktır. Bir başka ifadeyle kendi planlarımızı hayata geçirme hakkımız doğacaktır.
Ancak bıçak kemiğe dayandığında yapacağımız işler için ne kimseden izin almak ne de kimseye hesap vermek mecburiyetinde değiliz, bu böyle biline. Yaptırım listesi dahil, hiçbir tehdit bizi bu yoldan geri çeviremez. Görüşmeleri yürüten arkadaşlarımıza da tüm bu talimatları açıkça verdim."
Edoğan, "CHP, ülkemizin yeniden IMF'ye gideceği yalanını söyleyecek kadar alçak bir fırsatçılık peşine düştü. IMF'ye gidenlerin kim olduğu belli. CHP zihniyeti ve diğerleri IMF'ye gittiler. Biz ise iktidara geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye borcu 23.5 milyar dolardı. IMF'ye olan bu borcu biz kucağımızda bulduk. Bir taraftan dev yatırımlar yaparken bir taraftan da bu borcu ödemiş bir iktidarız. Türkiye 2013 yılı Mayıs ayında IMF defterini kapatmıştır ve bir daha da Allah'ın izniyle açmayacaktır" dedi.
Erdoğan, Kandil'deki eli kanlı terör baronlarının, HDP'nin, CHP ve İYİ Parti ile yaptığı ittifaka desteklerini açıkça ifade etmekten çekinmediklerini belirterek, "CHP ile dirsek dirseğe olanlar var ya onlar da anlatmaz. Hele hele Kandil ile iş tutmuş olanlar hiç anlatmaz. Şimdi Kandil'deki terör örgütü ile iş tutanlarla kim iş tutuyor? CHP iş tutuyor, İYİ Parti iş tutuyor, Saadet iş tutuyor. Şu hale bak. Bunlar kıyamet alameti. Nereden nereye geldik. Bu zillete ne CHP'ye ne İYİ Parti'ye ne de Saadet Partisi'ne oy veren temiz yürekli vatandaşlarımızın rıza göstermediğini tahmin ediyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İş Bankası’nın Hazineye devri konusuna da değindi. Gazi Mustafa Kemal’in, İş Bankası’nı CHP’ye değil Hazine’ye tahsis ettiğine dikkati çeken Erdoğan, “İş Bankası Allah’ın izniyle Hazine’nin malı olacaktır. Bu parlamento, bu tarihi kararı da Allah’ın izniyle alacaktır. Milletin Hazinesi’ne İş Bankası devredilecektir, buna inanıyorum. Niye? Milletin malı, Hazine’nin malı. Oraya gidecektir. CHP oradan para almıyormuş. 4 üye oranın yönetiminde. O yönetimde onlar ne iş yapıyor? CHP’yi biz yasal zemine çekmiş olacağız. Bu bankadaki CHP’nin hissesi olarak görülen yüzde 28 gibi bir oran, bu bir defa Hazine’nin malıdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ı Külliye’de kabul etti. 2 saat 15 dakika süren görüşmenin ardından heyetler arası görüşmeye geçildi. Erdoğan ve Çipras daha sonra basın mensuplarının karşısına geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada FETÖ’cü darbecilerin Türkiye’ye iadesine yönelik beklentilerini, Çipras’a bir kez daha ilettiğini vurgulayarak, “Terörün her türlüsüne karşı kararlı bir şekilde ortak tutum sergilemek durumundayız. Yunanistan’dan beklentimiz FETÖ, PKK, DHKP-C terör örgütü mensuplarının sığındığı güvenli bir ülke haline gelmemesidir” dedi.
Açıklamasında vize serbestisi konusuna da değinen Erdoğan, “Avrupa Birliği, başta vize serbestisi olmak üzere 18 Mart Mutabakatından doğan sorumluluklarını hayata geçirmemiştir. Biz nasıl sözlerimizi tutuyorsak, Avrupa Birliği tarafının da ahdine vefa göstermesini bekliyoruz.” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çipras ile İzmir ve Selanik arasında yolcu ve yük taşıma imkanı sağlayacak deniz seferlerinin başlatılması, İstanbul ve Selanik arasında hızlı demiryolu hattı kurulması ve İpsala Kipi Gümrük Kapısında ikinci köprünün tamamlanmasına dair projeleri de görüştüklerini kaydetti.
İki ülke arasında bir sonraki yüksek düzeyde stratejik toplantının Selanik’te olacağını belirten Erdoğan ziyaretin zamanlamasıyla ilgili bir soru üzerine “Siyasetçilerin görevi düşman kazanmak değil dost kazanmaktır. Onun çalışması içerisinde olmaktır. Aksi takdirde kan kaybeder, siyaset yapamazsınız. Biz bu anlayışla siyasetimizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. Erdoğan kapalı olan Ruhban Okulu ile ilgili bir soruya da “Kapalı olmasının nedeni de o zamanki bizim yönetimlerimizle alakalı değil. Patrikhanenin de oranın işlevsiz olduğunu görmesi de bunu sağlamıştır” şeklinde cevap verdi.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras da Türkiye ile güvenlik konularındaki işbirliğimizi güçlendirme konusunda mutabık kaldıklarını vurgulayarak sorunlara mahkum olmak niyetinde olmadıklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iletişim kanalının açık kalmasından son derece memnun olduğunu belirten Çipras, bir çok defa tehlikeli gerginliklerle karşı karşıya kaldıklarını bu sayede daha yapıcı adımlar atabildiklerini söyledi.
Çipras Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 15 Temmuz’da suikast girişiminde bulanan darbeci askerlerin Yunanistan’dan iadesiyle ilgili soruya şöyle cevap verdi: “8 darbeci asker bizim ilişkilerimizde bir diken olarak ortaya çıktı. Yunanistan devleti, Yunan halkı sizin ülkenizde darbe girişiminde bulunan insanları kınıyor, bunu tekrar söylemek istiyorum. Yunanistan demokrasiyi destekleyen bir ülke. Darbecileri desteklemek niyetinde değiliz”
Cumhur İttifakın mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, bugün önemli bir görüşme yapacak. En son 12 Aralık’ta görüşen iki liderin randevusunda hem seçim çalışmaları hem de TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın istifa süreci ve sonrası değerlendirilecek.
Zirvede iki liderin ittifak dışında kalan şehirlerde Millet İttifakı’nın performans ve adaylarına göre yeni adımlar atabileceği belirtiliyor. Bu çerçevede ayrı ayrı katılma kararı verilen illerde seçimleri kazanmak için yarışan aday sayısının bire indirilmesi yoluna başvurulabileceği iddia ediliyor. AK Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre AK Parti adayını açıkladığı il ve ilçelerde tekrar anket yaptırdığı belirtildi. Anketten çıkan oy oranı diğer ittifak yapan partilerin oy oranından düşük olması halinde il ve ilçelerde aday değişiminin gündeme gelebileceği konuşuluyor.