Gazze Kasabı Netanyahu, Lübnan halkına seslenerek, “Hizbullah’a karşı harekete geçin yoksa sonunuz Gazze gibi olur” tehdidini savurdu. Terör devleti, işgali kolaylaştırmak için ülke içinde iç savaş çıkarmayı hedefliyor. İsrail’in “Litani Nehri” stratejisi de bu planı doğruluyor.
Lübnan’ın güneyini işgale girişen İsrail, sahada somut bir başarı elde edemeyince, ülkeyi karıştırmak, iç savaşa sürüklemek Hizbullah’a karşı ayaklanma başlatmak için algı çalışmalarına başladı. İsrail’in eli kanlı lideri Binyamin Netanyahu, Lübnan halkına seslenerek “Hizbullah’tan kurtulun ya da ülkeniz Gazze’ye dönsün” tehdidinde bulundu. Farklı fraksiyonların ve etnik grupların bulunduğu ülke, daha önce kanlı iç savaşlar yaşamış ve uzun süre istikrardan uzak bir görüntü çizmişti. İşgalci güç, Hizbullah’ı Litani Nehri’nin kuzeyine sürme hedefi de benzer bir amaç içeriyor. Nehrin kuzeyinde Sunni ve gayrimüslim topluluklar, güneyinde ise başta Hizbullah olmak üzere Şii gruplar yer alıyor.
HİZBULLAH’A KARŞI TUTUM ALIN
Sosyal medya hesaplarından görüntülü mesaj yayınlayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "Lübnan'ı Gazze'dekine benzer bir yıkım ve acıyla sonuçlanacak uzun bir savaştan kurtarmak için bir fırsatınız var. Ülkenizi Hizbullah'tan kurtarın ve bu savaş bitsin" dedi. Lübnan'ın içinde bulunduğu durumdan dolayı İran'ı suçlayan Netanyahu, yaşananlardan İsrail'in değil Tahran'ın sorumlu olduğunu iddia etti. Hizbullah'a darbe vurduklarını ve zayıflattıklarını savunan Netanyahu, Lübnan halkını Hizbullah'a karşı tutum almaya çağırdı.
SİYASETÇİLER UYARMIŞTI
Netanyahu'nun bu çağrıları, "Lübnan'da iç savaş çıkarmak istiyor" şeklinde yorumlandı. Ülke içi çatışmaya ateşlemeye çalışan terör devleti, Hizbullah’ı destekleyenler ve ona karşı olan grupları karşı karşıya getirmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz günlerde Hizbullah’ı destekleyen siyasetçiler, İsrail’in işgali kolaylaştırmak için böyle bir tutum izleyerek grubu zayıflatmaya çalışacağı uyarısında bulunmuştu.
1975’LE BENZER SENARYO
13 Nisan 1975'te patlak veren Lübnan İç Savaşı'nın üzerinden 49 yıl geçti. 200 bine yakın kişinin öldüğü, bir milyondan fazla kişininse Lübnan'ı terk ettiği savaş kâğıt üzerinde 15 yıl sürmüş olsa da, Lübnanlılar hâlâ savaşın bugüne ulaşan siyasî, ekonomik ve sosyal etkileriyle mücadele etmeye devam ediyor. Nisan 1975’de ülkedeki kiliseye yapılan bir saldırının faillerinin Filistinliler olduğunu düşünen Hristiyan Falanjist milisler aynı gün, Doğu Beyrut'taki Aziz Maruni Kilisesi önünde Filistinli mültecileri Tel ez-Zater Kampı'na taşıyan otobüse silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda kadınlar ve çocukların da aralarında bulunduğu 27 Filistinli hayatını kaybetti ve ülkedeki iç savaşın fitili ateşlendi. Hizbullah’ın İsrail’le olan çatışmaları ve ülke içindeki otorite boşluğu, benzer bir senaryonun oluşması riskini beraberinde getiriyor.
LİTANİ NEHRİ HEDEFİ DE BENZER
İsrail, Hizbullah’ı Litani Nehri’nin kuzeyine sürme hedefiyle benzer bir amaç güdüyor. Yaklaşık 6 milyonluk Lübnan'ın nüfusu temel olarak Sünni Araplar, Şii Araplar ve Maruni Katolikler arasında bölünmüş durumda. Ülkenin yaklaşık üçte biri Sünnilerden, üçte biri Şiilerden ve üçte biri Hristiyanlardan oluşuyor. Nehrin hemen kuzeyinde Maruni Katolikler, Rum Ortodoks ve Katolikleri ile Dürziler yer alıyor. Hizbullah’ın kuzeye doğru geri çekilmesi, grubu bölgedeki yerleşik topluluklarla karşı karşıya getirecek ve ülke başka bir iç savaşın eşiğine sürüklenecek.