Silahları çevredeki insanlardan olası bir saldırı olabilir endişesi ile aldıklarını aktaran Hamidi, şunları anlattı: “Sivil ve resmi polisler giriş-çıkışları tutmuştu. 14 Fazilet Partisi milletvekili de oradaydı. Beni görünce çok mutlu oldular. Manzara çok kötüydü. Sanki şölen varmış gibi insanlar camlara çıkıp Türk bayraklarıyla Merve Hanım’a hakaret ediyorlardı. ‘Gerekirse tabancamızı kullanırız, Merve kardeşimizi vermeyiz’ dedim. Kavakçı’yı eve kaçırıp götürebileceğimizi söyledim. Bu demokrasiye aykırı bir durumdu. Çünkü milletvekili dokunulmazlığı vardı. Kimse hukuka aykırı bir şekilde Kavakçı’yı alamazdı. Sonra gözaltına almadan geri döndüler.”
Batı Çalışma Grubu’nun o dönem terör estirdiğini aktaran Hamidi, “28 Şubat öncesinde ülkede başörtülü kamu çalışanlarına ve öğrencilere kıyım vardı. Dönemin Sağlık Bakanı’nı ziyarete gitmiştim. Beni arka odaya çekip başörtülülerle ilgili Batı Çalışma Grubu’nun fişlediği binlerce ismi gösterdi. Gücüm yettiğince Meclis’te karşı durdum” ifadelerini kullandı.
Parti içerisinde birçok insanın 28 Şubat zihniyetine karşı olduğunu ancak sesini çıkaramadığını belirten Hamidi, “Hiçbir arkadaşımız 28 Şubat’ta yapılanı sıcak görmüyordu. Ortamdan dolayı sessiz kalıyorlardı. Açıktan destek verene rastlamadım. Partimin tutumunu eleştirdim. Gerekirse koalisyondan çekilebileceğimizi, bu partinin tutumunun böyle olmadığını grup yönetiminde dile getirdim. Hatta şunu da söyleyeyim Cumhurbaşkanımız hapisten yeni çıkmıştı ziyaretine gittim. Grup yönetiminde siyasi yasakların kaldırılmasını, Anavatan’a yakışanın bu olacağını defalarca söyledim” diye konuştu.