Türkiye ve KTTC, Doğu Akdeniz’deki haklarını gasp etmek isteyen Rum Yönetimi ve destekçilerine karşı sessiz ve derinden bir çalışma yürüttü. Çalışmalara 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan beri kapalı bulunan Maraş ilinden başlandı. 2009 yılında Türkiye’den Osmanlıca bilen bir ekip KKTC’ye giderek, geçmişe dönük bütün tapuları incelemeye başladı.
1571’den 1974’e kadar bütün Vakıf malları tek tek masaya yatırıldı. 2 bin 443 kütük defteri, 13 bin dosya ve 8 milyon belge incelendi. Bu incelemelerden 20 milyon veri çıkartıldı, tüm bu veriler bilgisayar ortamına aktarıldı. Ayrıca toplam bin 744 gigabayt’ı bulan 424 bin belge ve binlerce fotoğraf da kayıp olma/zarar görme istimaline karşı muhafaza altına alındı.
Bugün o çalışmalar kapsamında Kıbrıs Vakıflar Müdürlüğünün de sunduğu tapularla Kapalı Maraş’ta envanter çalışmalarına başlandı. KKTC Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Fatih Benter ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’ın danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, Maraş’ta yürütülen çalışmalarla ilgili Yeni Şafak’a özel bilgiler verdi.
Prof. Dr. İbrahim Fatih Benter yaptıkları çalışmaların, Maraş’ın büyük çoğunluğunun vakıf malı olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Ellerinde belge ve tapular olduğunu belirten Benter, “Kapalı Maraş bölgesinin 3 vakfa ait olduğunu biliyoruz. Kütükleri elimizde, Lala Mustafa Paşa Vakfı, Abdullah Paşa Vakfı ve Bilal Ağa Vakfı’dır. Barış Harekatından hemen sonra kapatılan
Maraş’a giriş sınırlıydı. 1990’larda rastgele bir binada Maraş’ın kütükleri bulundu. Bu belgeleri Rumlar kaçırmak istedi ama yakalandılar. Tüm bu belgeler mahkeme sunuldu ve Vakıf malı olduğuna karar verildi”
“Oradaki bütün tapular bizim elimizdedir” diyen Benter, envanter çalışmasının kendilerinin sunduğu tapular üzerine gerçekleştiğini söyledi. Benter, “Hızlı bir çalışma yapılırsa envanter süreci 6 ay ile 1 yıl arasında sürer. Hangi arazi bizim biliyoruz ama arazi üzerindeki yapıların incelenmesi, alt yapıların durumu gibi konular var. 45 yıldır kapalı olan bir bölge haliyle harap durumda. Bu çalışmaların sonunda büyük şirketler hizmet alımı yaparsa hızlı bir şekilde yol alınarak Maraş eski günlerine geri döner” şeklinde konuştu.
Rumların da kayıpları verilmeli diyen Benter, “Eğer bir Rum gelir de ‘Ben falan yerde otel yaptım orasının vakıf arazisi olduğunu kabul ediyorum. Bir kira sözleşmesi yapmaya hazırım’ derse biz ona deriz ki tamam sözleşmeyi imzala bu kira karşılığını ver yatırım yaptığın binayı verebiliriz” dedi.
Maraş topraklarının Türk Vakıflarına ait olduğuna Mağusa Kaza Tapu Dairesine ait 1920 ve 1930’ların Tapu kütükleri Maraş’ta bir otelin deposunda ele geçirildi. Bu kütükleri Rumlar kaçırmak istedi ancak yalandı. Bu tapu kütükleri incelendiğinde Maraş’ın büyük bir kısmının Abdullah Paşa Vakfına, belirli bir kısmının Lala Mustafa Paşa Vakfına ve küçük bir kısmınında Bilal Ağa Vakfına ait olduğu belirlendi. 2002 yılında Lala Mustafa Paşa Vakfının tespit kararı çıktı ve 2005 yılına da Abdullah Paşa Vakfının tespit Kararı çıktı. Söz konusu tespit kararlarıyle Maraş’ın vakıf taşınmaz mallarının ilgili vakıflara ait olduğu saptandı ve Mağusa Kaza Mahkemesi söz konusu Maraş vakıflarının gasp edildiğine hükmederek, Ahkamul Evkaf Prensiblerine göre ilgili Vakıflara ait olduğuna karar verdi.
Rumların Maraş’la ilgili tezlerinden birisi, bu bölgenin İngilizler tarafından 1,5 milyon sterline satın alındığı yönünde. Ancak KKTC Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Fatih Benter, bu iddianın geçersiz olduğunu belirtiyor ve gerekçesini açıklıyor: “Vakıf mallarının İngilizlerin İdaresinde olduğu dönemlerde kira bedellerini de İngilizler kararlaştırıyordu. Uzun seneler İngiliz İdaresi vakıf mallarının kiralarını çok düşük tuttu. İngiliz İdaresi kiraları çok düşük tuttuğu için, gelirler yetersiz kalmış ve Türk bölgeleri bakımsız kalmıştır. İngiliz İdaresi hata yaparak düşük tuttuğu kira gelirleri sonucu ortaya çıkan bina hasarlarının tamirlerini gerçekleştirmek üzere, hatalarını kabul ederek Türk Yönetimine 1,5milyon sterlin vermiştir. Söz konusu imzalanan metin ise 1960 anlaşmasında ‘Appendix U’ diye geçmektedir ve bu paranın ne olarak verildiği de metin içerisinde yer almaktadır. Toplum içindeki bu para ile ilgili yanlış algı ise, verilen paranın gasp edilen Vakıf Malları için verildiği ve o malları geri alamayacağımız yönündedir.