Türkiye'yi kana bulayan FETÖ'cü kalkışmanın yaşandığı gece cuntacıların hava harekat merkezi olarak kullandığı ve komutanların rehin tutulduğu Akıncı 4. Ana Jet Üssü'nde, 'hava imamı' Adil Öztürk'ün yanısıra önemli bir ismin daha bulunduğu ortaya çıktı. 16 Temmuz sabaha karşı yapılan operasyonla Akıncı Üssü darbecilerden geri alınırken, aralarında sivillerin de bulunduğu çok sayıda şüpheli kaçmaya çalışırken yakalanmıştı. Bunlardan birisinin, FETÖ'cü subay çocukları için 'Kemalist' maskeyle kurulan Anafartalar Koleji'nin sahibi Hakan Çiçek olduğu öğrenildi. Tutuklanarak cezaevine gönderilen Çiçek'in savcılık ifadesine ulaşıldı.
Darbe girişiminden 3 gün önce Ankara'ya geldiğini anlatan Çiçek, okuldan bir öğrencinin velisi olan Albay Ahmet Özçetin'in kendisini cuma günü saat 20.30 sıralarında 'sosyal etkinlik' için Akıncı Üssü'ne davet ettiğini öne sürdü. Bu davet üzerine üsse gittiğini söyleyen Çiçek, “Bulunduğum yerde Albay Özçetin'le bir iki şahıs daha vardı. Ben gittikten birkaç dakika sonra askeri hareketlilik başladı. Sosyal etkinlik yapılacağını söylemişlerdi ancak ben içeriğinin ne olduğunu bilmiyordum" dedi.
Çiçek, hareketlilik başlayınca çıkamadığını ve sabaha kadar orada kaldığını öne sürerek, “Saat 08.00 sıralarında gün aydınlanınca çitten atlayıp kaçanları gördüm. Ben de beton duvarının üzerindeki tellerden atlayıp köye doğru yürümeye başladım. Ben bu şekilde hava üssünden kaçarken jandarma görevlilerince yakalandım. Kaçanların kimler olduğunu bilmiyorum. Akıncı Üssü'nde rütbeli ya da sivil Ahmet Özçetin dışında kimseyi tanımıyorum" ifadelerini kullandı. Çiçek, velisi olduğunu iddia ettiği Özçetin'in Anafartalar Koleji'nde okuyan çocuğunun ismini ise bilemedi. Çiçek, “Albay Ahmet Özçetin'in oğlunun ismini bilmiyorum. Aslında ismini ve cinsiyetini de bilmiyorum" diye konuştu.
FETÖ üyesi olmadığını ileri süren Çiçek, “Fetullah Gülen'i tanımam, kitaplarını da okumadım. Amerika'ya 1 ay önce oğlumu götürdüm. Mermer satışlarımının 1 milyon dolarlık kısmı Ameriya'ya yapılmaktadır. Her yıl 2 veya 3 kez Amerika'ya gidip geliyorum. Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Gülen ile hiç konuşmadım" şeklinde kendini savundu. Savcının “Darbenin merkezi Akıncı Hava Üssü'ndeki rütbeli askerlerden hangisine FETÖ adına ağabeylik yapıyorsun?" sorusuna Çiçek, “Ben kimsenin, hiçbir subayın abisi değilim. Yapılan bu faaliyeti de kınıyorum. Ben üste akşamdan sabaha kadar dışarıda bir bankın üzerinde bekledim. Neler olduğunu bilmiyorum. Oraya çok defa uçak ve helikopter inip kalktı ancak net sayıyı bilmiyorum" ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminin kilit isimlerinden eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk, ifadesinde cuntacıları darbeden vazgeçirmek için Akıncı Üssü'nde bulunduğunu iddia etti. İstanbul-Moda'da, Hava Kuvvetleri'nin komuta kademesindeki birçok generalin darbeciler tarafından rehin alındığı düğüne, 'İzmir'de noter işleri olduğu için katılamadığını' dile getiren Öztürk, daha sonra 'torunlarını görmek için' doğrudan Ankara'daki Akıncılar'a gittiğini belirtti. Öztürk, darbe girişiminin bastırılması sonrası savcılığın tereddütsüz gözaltına aldırdığı isimlerden biriydi. Öztürk'ün damadı ve eski 141. Filo Komutanı Yarbay Hakan Karakuş ise kendisine Fetullah Gülen tarafından gönderildiği iddia edilen 69 adet 'okunmuş-tılsımlı' 1 dolarlar için “Ben bu dolarları Amerika'ya tatbikata gittiğimde harcamalar sonrasında artan para üstleri şeklinde biriktirdim. Onlar hatıra olsun diye çekmecede duruyordu" demişti.
Tutuklu teröristlerden eski 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk, 15 Temmuz'da, görevli bulunduğu İzmir'den haftasonunu kardeşinin evinde geçirmek üzere öğle saatlerinde askeri uçakla Akıncı Üssü'ne geldiğini belirtti. Selçuk, kendisini 'birdenbire olayların içinde bulduğunu' ileri sürdü.
Darbenin merkez üssü Akıncı'da yakalandıktan sonra Sincan hakimi Köksal Çelik'in skandal kararıyla serbest kalan ve kayıplara karışan ilahiyatçı Adil Öksüz, bölgeye 'tarla bakmak için' geldiğini söylemişti. 'FETÖ'nün hava kuvvetleri imamı' olduğu kaydedilen Yrd. Doç. Dr. Öksüz, “14 Temmuz'da Sakarya'dan Ankara'ya geldim. Keçiören'de kaldım. Tarla bakmak için 150 TL'ye anlaştığım taksici beni getirip Kazan'a bıraktı" dedi. Ancak Öksüz'ün yalan söylediği çok geçmeden ortaya çıkarıldı. Öksüz'ün ifadesinde belirttiği Keçiören'deki 2 adresin uzun süredir boş olduğu belirlendi. Ayrıca o gün yakalandığı yere Keçiören'den herhangi bir ticari taksinin de gelmediği anlaşıldı.