Para kazanma uğruna bebeklerin yoğun bakımda ölümlerine neden olmakla suçlanan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ikinci gününde sanıklar savunmalarına devam etti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada ilk olarak tutuklu sanık hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.
Hasan Basri Gök, Mahkeme Başkanı'nın ‘Hakkında sahtecilik ve örgüt üyesi olmak suçlarından dava açıldı. Savunmanı yapacak mısın?’ sorusuna şu yanıtı verdi: “Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne üye olma suçundan açılan dava hakkında, savcılık ve emniyette anlattım. Tekrar anlatmaya gerek yok gözümle gördüğüm bildiğim şeyler. Fırat Sarı’nın bir sene kadar normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim son zamanlarda da şoförlüğünü yaptım. Epikrizleri evde ya da arabada yazıyordum.”
Mahkeme başkanın, 112 Acil Çağrı Merkezine bildirilmeden bebek sevklerinin nasıl yapıldığına ilişkin sorusuna Gök, “Bebek sevkleri tıp merkezlerinden, 112’den ya da tanıdık doktorlardan oluyordu. Normalde 20’de 1 gelecek hastayı hemen çıkartıyorlardı” dedi. Mahkeme başkanının, “Aileyi nasıl ikna ediyordunuz?” diye sorması üzerine Hasan Basri Gök, “Aileye de 112 ile uğraşmayalım sizi bekletir. Bu hastaneye gidelim yer bulduk diyorlardı. Gözümle gördüğüm bir şey yok ama kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek başına 5 bin lira alıyordu” dedi.
Tapelerde geçen ‘Mehtap çocuğu öldür 50 satürasyonlu çocuk mu olur?’ şeklindeki ifadelerinin sorulması üzerine Gök, “Çirkin bir cümleydi. Bebeği görmedim, sadece 50 satürasyon bir bebek için çok düşük. Sadece görüşümü belirttim. Normalde böbrekler ve vücut iflas eder öyle bırakılır ama ben bebeği görmedim” şeklinde cevap verdi.
Savunmasına devam eden tutuklu sanık Gök, “Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için, entübe oluyordu. Entübe olunca da kendi hastanelerine sevki yapılıyordu. Bebeklere müdahale için normalde gece ve gündüz doktor olması gerekiyordu ancak doktor olmadığı zaman hemşireler bebeklere müdahale ederlerdi” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının bir bebeğin ailesinden para alınmasına ilişkin tapeleri sorduğu Basri Gök, “Bu bebek tıp merkezinde doğdu. Hastaneye sevki yapıldı. Aileden 38 bin ya da 40 bin lira aldık. 25 bin lira hastaneye verdik. Geri kalan parayı Fırat Sarı aldı. Doğukan ve bana sadece yemek parası verdi. Bu bütün özel hastanelerde dönen bir şey” dedi.
Hasan Basri Gök, tüm hemşirelerin yaşananları bildiğini itiraf ederek “Ama ne kadar içindeler bilmiyorum. Sümeyye Nur Arslan'ın dosyada usulsüzlük yaptığını görmüşümdür” dedi. Gök, kimsenin hayrına bir şey yapmadığını savunarak, “Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Sarı, tüm hemşirelere para ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler” diye konuştu.
Karşı taraftan gelen notlara göre epikrizleri yazdıklarını iddia eden Hasan Basri Gök, “SGK'dan para almak için hastaları daha uzun yatırıyorlardı” dedi. SGK’nın karşıladığı ilaçları fazla alarak elde kalanları sattıklarını anlatan Gök, “Dolapta olan fazla ilaçları 3-4 kez sattık. Birini gizli sattık, diğerlerini Fırat Sarı'ya verdik. Hakan Doğukan Taşçı ile birlikte toplam 30-40 bin lira kazandık” dedi.
Hemşire Hüseyin Günerhan savunmasında, “Suçlamaları reddediyorum. Böyle bir örgüt olduğuna inanmıyorum” ifadesini kullandı. Cumhuriyet Savcısı sanığa, eline gelen paraları ne yapıyordun diye sordu. Sanık, "Fırat Sarı’ya veriyordum. O da çalışanlara mesai ücreti olarak dağıtıyordu, para transferi içinde bu da var. Dışarıdan gelen hemşirelere de bu paralar veriliyordu" cevabını verdi. Sanık, "Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi" ifadelerini kullandı.