Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'ya resmi ziyarette bulunan KKTC Başbakanı Ömer Soyer Kalyoncu ile Çankaya Köşkü'nde başbaşa görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Anayasa Mahkemesi'nin, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili verdiği 'hak ihlali' kararına değerlendiren Davutoğlu, şunları söyledi:
Bu dava iki gazetecinin görüş belirtmesiyle alâkalı değildir. Bu da benim taraf olduğum bir husustur. Geçmişte Kıbrıs Türklerine yaptığımız gibi, Bayırbucak Türkmenlerine yardım götüren MİT yetkililerini dünyaya şikâyet edecek bir tavır içine girdiler. Çok titiz bir zamanlamayla yapılmış hain bir eylemdir. Türkiye sanki bir suça iştirak etmiş gibi yapılan haince bir operasyondu. MİT haberlerinde bir casusluk faaliyeti söz konusudur.
Esas itibariyle konu, iki gazetecinin herhangi bir şekilde bir görüş beyan etmesiyle alakalı değil. İşin esasına gidildiğinde Türkiye Cumhuriyeti devletine, hükümetine ve halkına yönelik açık bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Olayların gerçeğini saptırma faaliyeti, çalışması söz konusudur, milli duruşa sahip, insani hassasiyete sahip herkesin bir kere bu esasın farkında olması lazım. İki gazeteci aradan çok uzun bir süre geçtikten sonra, kendilerine verilen sakıncalı belgeleri yayınlamışlardır.
Davanın esası tutuklu olup olmaması değil, davanın esası Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine, Devletine, gizli belgeleri ifşa etmek suretiyle bir zarar verme konusunda bir başka dava sürüyor. Şimdi o dava sürerken, bu davanın esasından koparılıp bir basın özgürlüğü davası olarak yansıtılması, sürmekte olan bir davaya açık bir müdahaledir.
Anayasa Mahkemesinin burada verebileceği karar tutuklu yargılanmaya ilgilidir. Çünkü daha önceki birincil mahkemenin verdiği bir karar var. Daha birincil mahkemede süreç tamamlanmadan, Anayasa Mahkemesi verdiği bir kararla ondan sonra birincil mahkemenin kararını neredeyse yönlendirmesi, ona birtakım istikamet çizmesi, hatta belirlemesi, Anayasa Mahkemesinin yetkisini aşan bir tutumdur.
Bireysel başvuru hakkını savunuyoruz. Ama yetki aşımları söz konusu olacaksa bunun doğru tanımlanması için bazı ilkeler konması da aşikardır. Çünkü bir konuda verilen hak ihlali kararı, bütün yargı sürecini etkileyebiliyor. Öncelikle AYM'nin, bunun bütün yargı süreçleri bittikten sonra kullanılan son hak olduğu temel ilkesini benimseyerek davranması, bu sorunları çözer. Gerekirse o bakımdan bütün kurumların üzerinde mutabık kaldığı bir düzenleme düşünülebilir.
Davutoğlu'nun, KKTC Başbakanı Kalyoncu'yu resmi törenle karşıladığı Çankaya Köşkü'nde keskin nişancı kulesi dikkat çekti. Köşk arazisinin tamamına hakim bir noktada kurulan kulenin geçen ay inşaa edildiği öğrenildi. Başbakanlık koruma ekibinin geniş görüş açısına sahip bir noktaya ihtiyaç olduğu tespiti üzerine inşaa edilen kulede, keskin nişancılar 24 saat boyunca nöbet tutuyor. Başbakan'ın makamına geldiği ve resmi karşılama törenlerine katıldığı anlarda ise kuledeki personel sayısı artıyor. Şubat ayı başında inşaatı tamamlanan kule ilk olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ziyaretinde kullanıldı.
KKTC Cumhurbaşkanı Kalyoncu ile 'asrın projesi' su anlaşmasını imzalayan Davutoğlu, 4-5 Mart tarihlerinde İran'ı ziyaret edecek.
Davutoğlu, halkı sokağa çağıran HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı da sert bir dille eleştirerek, ''Demirtaş provokatif açıklamalarına devam ediyor. Demirtaş bir söz söyleyecekse 'Silahları bırakın' diye çağrıda bulunsun.
Sivil vatandaşlar Sur'dan zaten çıkabilirler. Çatışanlar da teslim olsunlar. Bunların meselesi, herhangi bir şekilde ülkede huzur ve sükun olması değil, aksine teröristlerle işbirliği yaparak Türkiye'yi kaosa sürüklemek. İzin vermeyiz. Bir kez daha söylüyorum. Söylediğimizin ne kadar ciddi olduğunu herkes herhalde zamanla görüyor. Orada tek bir silahlı birey kalmayıncaya kadar gerekli çalışmalar yürütülecek'' dedi.