Sabah saatlerinde İstanbul, ardından İzmir ve son olarak Ankara... Türkiye, güne son dönemlerin en büyük FETÖ operasyonlarından biriyle uyandı.
Üç büyük kentte 243 isim hakkında FETÖ suçlamasıyla nedeniyle gözaltı kararı verilirken, hakkında işlem yapılan örgüt mensuplarının 200'den fazlasının 'muvazzaf' olması dikkatlerden kaçmadı.
Operasyonun en çok üzerinde durulması gereken konu ise gözaltı kararı verilen isimler arasında teğmen ve üsteğmen rütbesindeki askerlerin sayıca oldukça fazla olmasıydı.
İstanbul'da 100 üsteğmen, 18 teğmen için gözaltı kararı verilirken, aynı talep İzmir'de 2 üsteğmen ve 2 teğmen için yapıldı.
Tüm bu yaşanan gelişmeler "15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından adeta 'teyakkuz' halindeki kurumlara rağmen FETÖ nasıl TSK'ya bu denli yüksek sayıda sızmayı gerçekleştirebiliyor?" sorusunu beraberinde getirdi.
Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, yenisafak.com'a yaptığı açıklamada hem bu soruya yanıt verdi, hem de sürece dair görüşlerini paylaştı.
Devletin 15 Temmuz'un ardından doğal güvenlik riskiyle hareket ederek 'Önce en yakın tehlikeyi bertaraf et' yaklaşımıyla hareket ettiğini anlatan Erenel, "Darbeye doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayan kim varsa süpürüldü. O dönemde ciddi bir analiz yapılmadı. Harp okulları ve benzer yapılar kapatıldı. Bunlar o dönem için 'kabul edilebilir' şeylerdi" ifadesini kullandı.
Darbenin ardından FETÖ'nün insan kaynağı sağlayan mekanizmasına yeterince eğilinmediği uyarısında bulunan Erenel, şöyle devam etti:
"Darbeye katılanlar süpürüldü ama sonrasında süreç yeterince derinleşmedi. Bugün dahi örgüte ilişkin davaların çoğunluğu 15 Temmuz'a dair. Sınav soruları ve ankesör ayrı olarak ilerliyor. Demek ki ankesör süreci ortaya çıkarılması durum çok daha vahim olacakmış, bugün onu görüyoruz.
Örgütün bugün dahi kendisine eleman yetiştirmeye neredeyse kaldığı yerden devam ettiğini görüyoruz. 2016'daki hain kalkışmanın ardından 3 yıl geçti.
Darbe döneminde liseler okuyan, üniversite eğitimi devam eden FETÖ mensuplarıyla ilgili bir çalışma gördünüz mü? FETÖ mensubu olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan kaç üniversiteli, ya da lise öğrencisi var? İşte bu isimler bugün halen örgüt tarafından kullanılmaya devam ediliyor. TSK, Emniyet ve diğer devlet kurumlarına buradan gelen elemanlarını sızdırıyorlar.
Son operasyonlarda muvazzaf sayısının çokluğunun yanı sıra 'teğmen' ve 'üsteğmen' sınıfındaki örgüt mensuplarının sayıca fazlalığı da dikkati çekiyor. O dönem harp okulları kapatıldı, sivil üniversitelerden gelen isimlerin sözleşmeli olarak TSK'ya geçişi sağlandı. İşte bu isimler bugün gelinen noktada örgüt üyeliği ile suçlanıyor.
Erenel ayrıca, FETÖ'nün dünyanın en tehlikeli örgütü olduğunun altını çizerek, "Bir terör örgütünü çözmeye başlarsınız ve bir süre sonra sonu gelir. FETÖ'nün sonu bir türlü gelmiyor" dedikten sonra sözlerini şöyle tamamladı:
"Devlet bu nedenle daha stratejik gitmeli bu sorunun üzerine. Sadece konferanslarla bu işin çözümü mümkün değil. Psikologlar, sosyologlar ve hatta gerekirse istihbaratçılar da etkin olarak kullanılmalı.
FETÖ, 15 Temmuz'da kendi 'altın neslinin' bir kısmını kullandı. Örgüt mensuplarının neredeyse yarısını da 'yedekte' bekletti. Şimdi bu yedekteki isimlerin bir bir sahaya sürüldüğünü görüyoruz. Eğer şimdi mücadelenin gücü artırılmaz ve derinlemesine girişimler başlatılmazsa, maalesef zaman içinde FETÖ örgüt mensuplarının daha çok kuruma sızma ve çoğalma riski var."