Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin, önemli açıklamalarda bulundu. ABD'deki Zarrab davası ile Kılıçdaroğlu'nun aynı zamanda başladığına dikkat çeken Bozdağ, "Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir" dedi. Bozdağ, Kılıçdaroğlu'na dikkat çeken sorular yöneltti.
CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çamur siyaseti dediğimiz bir siyaset tarzını Türk siyasi hayatına maalesef istikrarlı bir şekilde yerleştirmeye çalışıyor. Daha önce de defalarca benzer iftiralarda bulundu. Pek çok şey atıyor, soru soruyor, 'Siz şöyle yaptınız mı, yapmadınız mı? Yoksa belgeleri açıklayacağım' diyor. Açıkladığı bir belge yok.
Eş zamanlı iftira kampanyası
Zarrab baskıyla iftiracı haline geldi. Oradan Türkiye suçlanırken, eş zamanlı olarak ana muhalefet lideri büyük bir iftira kampanyası başlattı.
Ben diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu'na, 'Siz Türkiye'den, Türkiye'nin hükümetinden, Türkiye'nin Cumhurbaşkanından ne istiyorsunuz da siz Türkiye'nin bütün düşmanlarıyla Türkiye'ye, Türk milletine, Türkiye'nin hükümeti ve Cumhurbaşkanına karşı ittifak ve işbirliği yapmaktan çekinmiyorsunuz.' Böyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir, milli bir sorunu haline gelmiştir. Yaptıkları yenilir yutulur şeyler değildir.
"Çuvalladı ve bomba elinde patladı"
Çıkıp 'İşte benim elimdeki belgelerim bu ve bunu size dağıtıyorum.' demesi gerekmez mi? İddiasını ispat etmesi gerekmez mi? Elinde bomba patladı, perişan oldu da ondan dağıtamadı.
Çuvalladı ve bomba elinde patladı. Sahtekarlığı, müftericiliği, yalancılığı, ahlaksızlığı deşifre olduğu için kağıt parçalarını medyaya dağıtmaktan çekiniyor.
Dürüst adam, bir belge açıklıyorsa, bunu kimden aldığını da açıklaması lazım. 'Ben haber kaynağımı gizli tutarım' sen gazeteci falan değilsin. FETÖ'cüler mi verdi, bazı ülkelerin istihbarat örgütleri mi verdi, diğer terör örgütleri mi verdi, yoksa bizim bilmediğimiz başka biri mi verdi? Veya siz mi oluşturuyorsunuz bu belgeleri? Yoksa seni kim kullanıyor? Açıklamıyor. Kim verdi kardeşim? Sen veren ülkenin çıkarlarına mı çalışıyorsun? Terör örgütü verdiyse, sen terör örgütünün destekçisi misin? Türkiye düşmanları verdiyse, bu muhabbetin sebebini açıklaması lazım. Bir soru ile iftira ediyor. Sonra da doğru söylüyor imajı vermek için kağıt parçaları gösteriyor.
Bu kadar önemli görevlerde bulunan birisinin 'Ben yanıltıldım' demeye hakkı yoktur, çünkü gelen her konuyu tetkik etmek, 'doğru mu, eğri mi' diye incelemek, ondan sonra konuşmakla mükelleftir. Bu, gönüllü bir taşeronluk işbirliğidir.
Kim Türkiye'nin, Cumhurbaşkanının aleyhine bir iftira veriyorsa eline, adam 'bu iftira mıdır, değil midir' diye bakmıyor bile. Aldığı gibi bodoslama dalıyor. Nedir, ne değildir, ne getirir, ne götürür bakmıyor. Gözü kin ve nefretten hiçbir şeyi göremez hale gelmiş.
"Türkiye'deki sözcüsü CHP"
Merkel, 'Türkiye güvenli ülke değildir gitmeyin.' dedi. Kendisi açıklama yaptı Alman gazetelerine 'Türkiye güvenli bir ülke değil gelmeyin.' dedi. Onlar Türkiye'nin aleyhine ne açıklama yapıyorlarsa, uluslararası güçler, istihbarat örgütleri, gazeteler, devletler, terör örgütleri, onun Meclis'teki ve Türkiye'deki legal görünümlü sözcüsü hiç tereddütsüz CHP. Burada aynısını görüyoruz.
Şimdi gelmişler, 'Meclis araştırsın.' Sen araştırmadın mı, incelemedin mi bunu? Doğru mu, eğri mi diye teyit etmedin mi? Belli ki kağıdın geldisine, gittisine, şurasına, burasına bakmamış. Veriyorlar, kullanıyorlar. Türkiye'de kullanımı en kolay malzeme Kılıçdaroğlu'dur. Onun için uluslararası örgütler, terör örgütleri veya istihbarat örgütleri Türkiye'de kimi kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Hemen geliyorlar, kullanıyorlar. Bu kullanışlı malzemeden CHP'yi, Cumhuriyet Halk Partililerin kurtarması lazım.
İftirayla rakibini yıpratmak, halkın gözünden, gönlünden düşürmeye çalışmak çok net, çok büyük bir şerefsizliktir, çok büyük bir namussuzluktur, çok büyük bir ahlaksızlıktır, çok büyük bir alçaklıktır hiç tereddütsüz ama iftirayla rakibinin çocukları, akrabaları, arkadaşları, dostlarını da lekeleyerek rakibine zarar vermeye kalkmak ise daha büyük bir namussuzluktur, daha büyük bir şerefsizliktir ve daha büyük bir ahlaksızlıktır, daha büyük bir alçaklıktır.