Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahte belgelerle kendisine ve ailesine iftira eden Kılıçdaroğlu’nun siyaseti “çamur at, tutmasa da izi kalır” anlayışıyla yaptığını belirterek, “Bu zat, hızla siyaset çöplüğüne doğru yuvarlanıyor. Milletimiz, eski Türkiye’nin siyaset anlayışının bu son temsilcisini de en kısa sürede hak ettiği yere gönderecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Orman Bakanlığı Toplu Açılış Töreni”nde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iftiralarını sert sözlerle yalanladı. “Utanma arlanma yok. Manda derisi gibi yüz var” diyen Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Bir ara şahsımla alakalı ‘İsviçre’de hesaplarım olduğunu’ söyleyip durdu. Kendisini ispata davet ettiğimde belge gösteremedi, rezil kepaze oldu. Şimdi bu defa aynısını söylüyor. ‘İspat et, ispat ettiğin anda ben Cumhurbaşkanlığını, siyaseti bırakacağım’ dedim. Ama sen de CHP’nin başına bela olmaktan çekil, bu milletin başına da bela olmaktan çekil.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ilk hizmete girdiğinde, sırf bu eseri karalamak için, altın klozet iddialarına kadar akla ziyan pek çok yalanı aylarca diline pelesenk etmişti. Hiçbirinin doğru olmadığı ortaya çıkmış olmasına rağmen özür dilemeyi aklından bile geçirmedi. Onun için millet buna çarkçı Kemal diyor.
Dün partisinin grup toplantısında çıktı, ‘Yurtdışındaki bir şirkete şu kişi şu kadar milyon dolar, şu kişi bu kadar milyon dolar para gönderdi’ diye birtakım yine sözler söyledi. Elindeki bir tomar kağıdı sallayarak da ‘İşte dekontları da bunlar’ dedi. Tabii dekont dediği kağıtları ne gazetecilere ne adli makamlara vermedi. Avukatlar hemen anında kendisine, ‘Bunu ilgili savcılığa lütfen veriniz, medyaya veriniz’ dedi. O kağıtların ne olduğunu şimdilik bir kendisi bir de onları bu zatın eline tutuşturanlar biliyor.
Bu müfteri zatın daha o kadar yalanı, yanlışı, sahtekarlığı var ki hangi birini anlatsak bilemiyoruz. Bunun adı siyaset olamaz, bunun adı muhalefet olamaz, bu insanlık dahi değildir. Bunun adı... Daha ileri gitmeyeyim. Anamuhalefet, bunun yükünü daha fazla çekemez, çekmemeli. Çünkü bunun adı anamuhalefet değil ana hıyanettir. CHP’nin başına bela olmaktan çekil, bu milletin başına da bela olmaktan çekil.
Madem tüm belgelerin elinde olduğunu söylüyorsun, kürsüden sallamayı bırak. Milletimizle paylaş, git savcılığa teslim et. Öyle mi? Suçlu varsa ortada git teslim et. Ondan sonra çok daha rahat tepinirsin.
O kürsüden salladığın her kağıt, ya yalan ya yanlış çıktı. Bu defa kendisini kimin nasıl hangi sahte belgelerle aldatıp o kürsüye çağırdığını bilmiyoruz. Bu beş isim, asla o zikrettiği şirkete veya yere para göndermiş de değil. Tam aksine, mevcut şirketlerini satmaları sebebiyle onlara para geldi, oraya para gitmedi. Bu zat, hızla siyaset çöplüğüne doğru yuvarlanıyor. Milletimiz, eski Türkiye’nin siyaset anlayışının bu son temsilcisini de en kısa sürede hak ettiği yere gönderecektir. Hiç endişem yok.
Buradaki tek sorun, ortada bu zatın iddia ettiği gibi yurt dışına giden tek kuruş para olmayışıdır. Belki anlamamış diye bu zat için bir kez daha tekrarlıyorum, iddia edildiği gibi yurt dışına giden tek kuruş yok. Dolayısıyla bu zatın söylediği yalan mı, yalan. Bu zat bir kez daha müfteri durumuna düştü mü, düştü. Peki, bu durum karşısında yüzü kızaracak mı? Hiç sanmıyorum. Maşallah kendisinde manda derisi gibi yüz var.
Eski özel kalem müdürüm diye ifade ettiği o şahıs, benim özel kalem müdürüm hiçbir zaman olmadı. Böyle bir yalan olur mu? Zerre kadar sende şahsiyet varsa, Mustafa Gündoğan bana ne zaman özel kalem müdürlüğü yapmış, çık bunu ispat et. İspat edemezsen de artık çekil git.
Burada ismi geçen kardeşlerim, eniştem, dünürüm ve diğerleri, üst düzeyden zaten davalarını açacaklar ve hukuki olarak bu işin mücadelesini verip, yakasından bu adamın düşmeyecekler. Yargıda bu hak aranacaktır ve ben de ayrıca tekrar buna yeniden bir dava açacağım. Ben de hukukta hakkımızı yeniden aramanın peşinde olacağım.
Erdoğan, “Kafayı neye takmış, Suriyelilere harcanan paraya takmış. Madem o kadar merak ediyor, biz de söyleyelim. Türkiye, Suriyeliler için AFAD eliyle 2,3 milyar dolar, belediye hizmetleri olarak 6 milyar dolar, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla 1,2 milyar dolar harcamıştır. Bunun dışında sınırlarımız içinde ve dışında verilen eğitim ve sağlık hizmetleri ki bunlar sınırsız olmuştur. Suriyelilere sadece kumu kuruluşları, belirli sivil toplum örgütleri yardım etmiyor, asıl büyük yardımı milletimiz yapıyor. Kayıtlara girmemiş olan gönüllü kişiler ve kuruluşlar yapıyor. Tüm bunları topladığımızda karşımıza uluslararası standartlara göre yapılmış yaklaşık 30 milyar dolarlık bir meblağ çıkıyor. Bu rakamların hepsi de AFAD, Maliye Bakanlığı, TÜİK gibi kurumlarımızın hesaplama yöntemleriyle ortaya çıkmaktadır, yani öyle kafadan atılmıyor” dedi.
- ABD’de kurulan kumpasın içinde
- Erdoğan, “Grubumuzda bilmem kaç tane FETÖ’cü vekili açıklayacağını söylemiş, bu sözünü yutmuştu. Şimdi Amerika’da FETÖ’cü vekillerin hangi partiden olduğu ortaya çıkıyor. Yargının yakalama kararı verdiği CHP’li iki tane milletvekili. ABD’de kurulan kumpasın bizzat içindeler. Davalara belge bilgi taşıdığını biliyoruz. FETÖ’nün ellerine tutuşturduğu belgeleri kendileri kullanan, kimi zaman da yurt dışına teslim eden bu kişilerin ülkemize yaptıkları ihanetin hesabı mutlaka sorulacaktır. Aslında bu durum bizim işimize geliyor ama ülkemiz adına üzülüyoruz. Milli ve yerli duruşa sahip CHP’liler adına üzülüyoruz. İnsan mindere çıktığı zaman dengi sayılabilecek bir rakip görmek istiyor. Siz sıkı bir siyasi mücadele için ortaya çıkıyorsunuz, karşınızda karikatür tipli birini buluyorsunuz. Ne yapalım artık kader deyip işimize bakacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, taşeron sorununun bu hafta biteceğini, düzenlemenin Meclis’e geleceğini söyledi. Kamuda çalışan yaklaşık bir milyon taşeron işçinin beklediği düzenleme bu hafta Meclis’e gelecek. Beştepe’de düzenlenen açılış töreninde konuşan Erdoğan, salondaki bir işçinin kendisine seslenmesi sonrasında taşeron düzenlemesine ilişkin açıklama yaptı. Sorunun bu hafta içerisinde çözüleceğini söyleyen Erdoğan, “Düzenlemeyi bu hafta Meclis’e göndereceğiz” dedi.