Dört ülkede 'kaçak delik' arayan Abdullah Öcalan nasıl yakalanmıştı?

Seren Som
10:3023/10/2024, Çarşamba
G: 23/10/2024, Çarşamba
Yeni Şafak
AA
Bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999’da MİT’in Kenya'da düzenlediği operasyonla yakalanıp özel uçakla Türkiye'ye getirilmişti.(Sağdaki) Öcalan’ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999'da İmralı Adası'nda kurulan özel mahkemede başlanmıştı.(Soldaki)
Bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999’da MİT’in Kenya'da düzenlediği operasyonla yakalanıp özel uçakla Türkiye'ye getirilmişti.(Sağdaki) Öcalan’ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999'da İmralı Adası'nda kurulan özel mahkemede başlanmıştı.(Soldaki)

PKK'nın elebaşı terörist Abdullah Öcalan, 25 yıl önce Türkiye’nin baskılarıyla ülke ülke sığınacak yer aramış ve son durağı olan Kenya’da MİT tarafından paketlenmişti. İşte o operasyonun çarpıcı detayları...

12 Eylül 1980 darbesinden kısa bir süre önce, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, Türkiye'den ayrılarak Suriye'ye yerleşti. PKK’nın faaliyet alanını Kuzey Irak’a genişletmesinin ardından yapılan ikinci sözde kongrede, Öcalan'ın silahlı mücadele emri vermesiyle birlikte PKK’nın kanlı saldırıları, Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde başladı.

  • Türkiye'de yaşayan ve özellikle kırsal kesimdeki Kürt vatandaşları silah ve baskılarla hedef alan terör örgütü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşların haklarını silahla engellemeye çalıştı.
PKK'lı teröristler, 21 Ekim 1993'te Siirt'in Baykan ilçesinin Derince köyünde 13'ü çocuk, 22 kişiyi katletti.

Türkiye PKK'nın katliamlarıyla sarsıldı

Öcalan'ın, 1991 yılında
"DEP'e (Demokrasi Partisi) oy vermeyenin tavuğunu bile öldürün"
sözünün ardından Türkiye, PKK'nın katliamlarıyla sarsıldı.

Bölücü örgüt PKK mensuplarının masumlara yönelik saldırılarının ardından terör örgütünün elebaşı Öcalan "bebek katili" olarak anılmaya başlandı.

Öcalan'ın emriyle düzenlenen kanlı katliamlar 90'lı yıllarda da devam etti.

Elebaşı Öcalan, terör örgütü PKK'yı 19 yıl boyunca Suriye'den yönetti.

Suriye'den kumanda

Öcalan, PKK'nın silahlı ve siyasi faaliyetlerini, 1998 sonbaharına kadar fiilen Suriye'den yürüttü.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Öcalan'ı topraklarında barındırmaması konusunda Şam'a baskı yaptı.

Hafız Esed yönetimindeki Suriye'nin PKK'ya desteği ve Türkiye'ye yönelik söylemleri, iki ülke arasında uzun süredir devam eden krizin derinleşmesine neden oldu.

Yeni dönemin ilk sinyali

İki ülke arasındaki kriz, Türkiye'den yapılan açıklamalarla yeni bir boyut kazandı ve teröristbaşının Türkiye'ye getirilmesi için düğmeye basıldı.

  • Krizin derinleştiği 1998'de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, bazı komşularının Türkiye'nin iyi niyetini ve yakınlığını yanlış değerlendirdiklerini belirterek,
    "Apo denilen eşkıyayı kendi ülkelerinde barındırıp onu destekleyerek, Türkiye'yi terör belasına bulaştırmışlardır. Türk milleti artık bu konuda göstereceği iyi niyetin sonuna gelmiştir"
    ifadeleriyle yeni dönemin ilk sinyallerini verdi.

Demirel'in sözleri Öcalan'ı Suriye'den sınır dışı ettirdi

Suriye'nin tutumuna Türkiye'nin tepkisi sadece Orgeneral Ateş ile sınırlı kalmadı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yaptığı bir konuşmadaki,
"Tüm uyarılarımıza ve barışçı açılımlarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen
Suriye'ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu
ve sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum"
sözlerinin ardından Hafız Esed'in kararıyla 9 Ekim 1998'de Öcalan sınır dışı edildi.

Ülke ülke gezdi: Yunanistan, Rusya, İtalya...

Terörist Öcalan, önce Yunanistan'a gitti, Atina'nın iltica talebini kabul etmemesi üzerine Rusya'ya sığındı.

Moskova ile temasa geçen Ankara, bölücü terör örgütü PKK'nın başındaki ismin teslim edilmesini istedi ama beklediği yanıtı alamadı.

Öcalan, Rusya Parlamentosundan sığınma hakkı elde etti ancak
diplomatik baskılara dayanamayan Rusya, Öcalan'ı İtalya'ya gönderdi.

İtalyan makamları, Türkiye'ye iade edilmeyeceği garantisi vererek PKK elebaşının iltica işlemlerini başlattı ancak sahte pasaport taşımaktan dolayı onu tutukladı.

İtalya'daki villadan Kenya'daki rezidansa

İtalya'da o dönem Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde bulunan Franco Carleone,
"İtalyan hükümeti, ölüm cezasıyla karşı karşıya olan birini iade edemez"
açıklamasıyla Türkiye'nin tepkisini çekti. İtalya'da çıkarıldığı mahkemede, terörist eylemleri dolayısıyla pişmanlık duyduğunu söyleyen Öcalan'a, İtalyan hakimlerce,
"Sağlık durumu ve kaçamayacağı yönündeki kanaatler"
doğrultusunda ev hapsi verildi.
Öcalan'ın burada bir villaya yerleştirilmesi ve iade edilmemesi üzerine Türkiye'de İtalya'ya karşı tepkiler arttı.
Bir boykot kampanyasına dönüşen tepki dolayısıyla çok sayıda vatandaş, Ankara'daki büyükelçilik önüne gelerek İtalya'nın tutumunu protesto etti.
İtalya'da da barınamayan Öcalan tekrar 16 Ocak 1999'da Rusya'ya gitti.
Burada kendisine 10 gün süre tanınan teröristbaşı, 29 Ocak 1999'da özel uçakla tekrar Yunanistan'a geçti. Öcalan, 31 Ocak'ta Hollanda ve Belarus'a gitmek istese de bu ülkelerden iniş izni alamadı.

Öcalan, 2 Şubat 1999'da Yunanistan'dan ayrılarak gittiği Kenya'da Yunanistan'ın Nairobi Büyükelçiliği rezidansına götürüldü.

Terörist Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999’da MİT’in Kenya'da düzenlediği operasyonla yakalanıp özel uçakla Türkiye'ye getirildi.

MİT düğmeye bastı

Öcalan'ın, Kenya'dan Hollanda'ya gitmek istediğine ilişkin istihbaratın ardından MİT harekete geçti.
Bu doğrultuda iş insanı Cavit Çağlar'ın uçağı kiralandı ancak Çağlar'a operasyona ilişkin bilgi verilmedi.
Yunanistan'ın Öcalan için ayarladığı uçağa benzemesi için boyanarak kuyruk işareti konulan uçak, hazırlıkların ardından Türkiye'den ayrıldı.
Pilotlara Mısır'a gideceği yönünde bilgi verilen uçakta 2 pilot haricinde MİT personeli bulunuyordu.

Türkmenistan uçağı şeklinde işlemleri yapılan uçaktaki yolcu bilgilerinde ise "muz tüccarları" ifadesi kullanıldı.

Aynı tip ve aynı renk uçağın Hollanda'dan Kenya'ya gidecek olması sebebiyle kiralanan uçak için Mısır ve Uganda'ya gideceği şeklinde rota çizildi. Uçak, muz tüccarı gibi davranan yolcularıyla 10 gün Uganda'da bekledi.

'Lazaros Mavros' için yolun sonu

"Lazaros Mavros" adına düzenlenmiş Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu taşıyan Öcalan'ın yakalanması için 15 Şubat 1999'da harekete geçildi.

Hollanda'dan Öcalan'ı almak için gelen uçak henüz havadayken operasyona giden Türk uçağı, Nairobi Havalimanı'na indi.

Bir süredir Yunanistan'ın Nairobi Büyükelçiliğinde kalan Öcalan, Hollanda'ya gidecek uçağa binmek üzere korumalarıyla buradan ayrıldı.

Havalimanına giden yol güzergahında görev yapan Kenya polisi, Öcalan'ın bulunduğu aracın geçmesinin ardından yolu kesti. Öcalan'ın konvoyundaki diğer araçların başka yola yönlendirilmesi, operasyon ekibine zaman kazandırdı.

Nairobi Havalimanı'na geldiğinde bineceği uçağın, Hollanda'dan kendisi için gönderildiğini zanneden Öcalan'ın Türkiye'ye getirilme yolculuğu uçağa adım atmasıyla başladı.

Öcalan'ı getiren konvoy ise havalimanına ancak uçak kalktıktan sonra giriş yapabildi.

Teröristbaşı Öcalan, uçağa alınmasının ardından kelepçelendi ve gözleri bağlandı. Uçağın havalanmasının ardından gözleri açılan Öcalan'ın ilk duyduğu söz,
"Abdullah Öcalan, memlekete hoş geldin"
oldu.
  • Türkiye'ye yönelen uçağın hedefinde Bandırma'daki askeri üs vardı. Sis nedeniyle iniş yapamayan uçak sisin dağılması için beklerken yakıt ikmali gerekliliği doğdu. Bu nedenle uçak, Atatürk Havalimanı'na inerek burada kapılarını açmadan yakıt ikmali yaptı ve daha sonra sis dağılınca tekrar Bandırma'daki üsse doğru hareket etti.

Öcalan'ın Suriye'den sınır dışı edilmesiyle başlayan kaçış yolculuğu, 16 Şubat 1999'da sabah 03.00 sularında Bandırma'da sona erdi.

Ecevit: PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, başarılı operasyonun ardından sabah saatlerinde Başbakanlık Resmi Konutu'nda Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Rasim Betir, Genelkurmay Harekat Başkanı ve Başbakanlık Askeri Danışmanı Korgeneral Yaşar Büyükanıt ve MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile bir araya geldi.

Basına da Ecevit'in saat 11.00'de basın toplantısı düzenleyeceği duyurusu yapıldı. Ecevit, beraberindeki MİT Müsteşarı Atasagun ile Başbakanlık Merkez Binası'na geldi.

Bakanlar Kurulu salonunda
"Değerli gazeteci arkadaşlarım, sizlere ve aziz yurttaşlarıma bir haberim var"
ifadeleriyle açıklamasına başlayan Ecevit,
"Bu sabaha karşı saat 03.00'ten itibaren bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir"
dedi.
  • Operasyona ilişkin bazı bilgileri de paylaşan Ecevit, operasyonu sadece 10 yetkilinin bildiğini, hiçbir sızma olmadığını söyledi. Operasyonun Genelkurmay ile MİT'in tam bir uyum içinde çalışması sayesinde başarıldığını belirten Ecevit, tebriklerini iletti.
Öcalan’ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999'da İmralı Adası'nda kurulan özel mahkemede başlandı.

Yargılanma süreci

Öcalan'ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999'da İmralı Adası'nda kurulan özel mahkemede başlandı, dava dokuz duruşmada tamamlandı. Davayı, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi yürüttü.

Türk Ceza Kanunu'nun "vatana ihanet" suçunu düzenleyen 125. Maddesine göre Öcalan hakkında idam cezası verildi.

Dönemin DSP-ANAP-MHP hükümetinin kararıyla, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum yasaları gereği idam cezasının kaldırması üzerine Öcalan hakkındaki idam hükmü, "ağırlaştırılmış müebbet" hapse çevrildi.

Mahkemenin gerekçeli kararında, Öcalan’ın eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu, sürekliliği ve aralarında bebek, çocuk, yaşlı ve kadınların da bulunduğu binlerce kişinin öldürülmesi ile ülke genelinde ciddi bir tehdit oluşturması nedeniyle, cezai sorumluluğunu hafifleten maddelerden yararlandırılmasının uygun bulunmadığı belirtildi.


#Abdullah Öcalan
#PKK
#MİT