Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, The Washington Times gazetesi için "Bugün Yaptıklarımız Yarını Belirleyecek" başlıklı bir makale kaleme aldı. Henüz tünelin sonundaki ışığı görmediğimizi kaydeden Bakan Çavuşoğlu, "Uluslararası toplumu, Orta Doğu da dahil olmak üzere, bütün ihtilafları geride bırakma, çatışmaları sonlandırma ve ciddi biçimde diyalog ve uzlaşma arayışına girmeye çağırıyoruz. Herkesin acı çektiğini bilirken ve dünya sağlığı için mücadele ederken, jeopolitik rekabet ve siyasi anlaşmazlıklar hiçbir anlam ifade etmemektedir" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının yaşandığı bu dönemde küresel jeopolitik rekabet ve siyasi anlaşmazlıkların bir anlam ifade etmediğini belirterek, "Uluslararası toplumu, Orta Doğu da dahil olmak üzere, bütün ihtilafları geride bırakma, çatışmaları sonlandırma ve ciddi biçimde diyalog ve uzlaşma arayışına girmeye çağırıyoruz." ifadesini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, The Washington Times gazetesi için "Bugün Yaptıklarımız Yarını Belirleyecek" başlıklı bir makale kaleme aldı.
İnsanların, her "dehşet verici" olayın ardından, dünyanın bir daha eskisi gibi olmayacağına eğilimli olduklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Bu sefer dünyanın bazı açılardan değişmesi gerektiği doğrudur. Küresel tarih, neredeyse her biri böylesine acılı dönüm noktalarıyla doludur." değerlendirmesinde bulundu.
Bir pandeminin bu ölçüde dehşet verici olabileceği konusunda yıllardır uyarılar yapıldığını belirten Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
Çavuşoğlu, "Ancak bir salgın işte budur; hiçbir toplum, hiçbir birey ölümcül bir virüsün erişiminin dışında kalmayı ümit edemez. Kendimizi böylelikle diğerlerinden, sosyal etkileşimlerin nimetlerinden uzaklaştırıyoruz." görüşünü ifade etti.
Kovid-19'un Antarktika hariç tüm kıtalara yayıldığına ve vaka sayılarının artmakta olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"İnsanlığın üçte birinden fazlasına evde kalması emrediliyor ve şu ana kadar sarsıcı sayılarla yitirdiğimiz yaşamlara ne yazık ki çok daha fazla kayıplar eklenecektir. Salgının ekonomik bedeli de ürkütücüdür. Ayrıca, uzun vadeli etkilerinin olması beklenmektedir. Bunun halihazırdaki devlet kırılganlıkları, siyaset ve güvenlik üzerindeki tesirleri, hükümetleri dünya çapında mutlaka etkileyecektir. Tünelin sonundaki ışığı henüz görmedik ve bunu beklememeliyiz. Bu bir düşünme, aynı zamanda da önderlik ve harekete geçme anıdır."
Çavuşoğlu, küresel sistemin Kovid-19 salgını öncesinde de zorluklar içinde olduğuna işaret ederek, "Özellikle Türkiye, sistemin reforma tabi tutulması gerektiğini savunageliyordu. Sadece onunla sınırlı kalmamak üzere, BM Güvenlik Konseyi'nin eskimiş oluşumuna atıfta bulunarak, bunu 'dünya beşten büyüktür' gündemi şeklinde adlandırmıştık. Yakın çevremizdeki bitmeyen çatışmalarla ve insan sefaletiyle baş etmek zorunda kalan ve dünyanın en büyük göçmen nüfusuna ev sahipliği yapan bir ülke olarak, sistemin çalışmadığını biliyoruz." ifadesini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, 2008'de dünyanın "ekonomik pandemi" ile sarsıldığını ve G20'nin sendelemekte olan dünya ekonomisine bir yön duygusu ve istikrar sağladığını anımsatarak, "Sistem o zaman çalışmıştı, nispeten yeni bir küresel aktör sayesinde büyük ölçüde. Bu sefer de benzer büyük bir ekonomik etki için destek olmalıyız ve gereksinim duyulan yamaları ve değişiklikleri yaparken bile sistemin çalıştığından emin olmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Birinci önceliğin, insanların sağlığı ve güvenliğini Kovid-19'dan korumak olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Liderlerin bu pandemiye karşı mücadelede dayanışma içinde olmayı ve küresel ekonominin korunması ile ticaret kısıtlamalarının kaldırılmasını taahhüt ettikleri, zamanlıca yapılan G20 açıklamasını destekliyoruz." ifadesini kullandı.
G20'nin anlaşmaya vardığı önemli tedbirlerden birinin swap anlaşmalarının genişletilmesi olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Ayrıca, Kıdemli Memurlar Eşgüdüm Grubu oluşturulması önerimizin G20 tarafından benimsenmiş olmasından mutluluk duyuyoruz. Zira sınır yönetimi ve vatandaşların ülkelerine geri dönmesi gibi meselelerde yakın eşgüdüm içinde hareket etmemiz gerekmektedir." dedi.
Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkenin kendi güçlü tedbirlerini aldığını vurgulayan Çavuşoğlu, makalesinde şu ifadelere yer verdi:
"Fakat münferit çabalar yeterli olmayacaktır. Küresel bir sınama; başta kamu sağlığı, ardından ekonomi açısından küresel müdahale gerektirmektedir. Bu müdahale sürecinde de uzun vadede, uluslararası kurumlar ve ülkelerin bunlara verdiği desteğin yeniden şekillendirilmesi gerekecektir. İlgili uluslararası kuruluşlar, mali destek ve tıbbi teçhizat desteği hususunda etkin bir rol üstlenmelidir.
Kırılgan topluluklar, düzensiz göçmenler ve mültecilerin korunması ve ev sahibi ülkelerin desteklenmesi şimdi daha da önemli hale gelmiştir. Küresel tedarik ağları ve kargo transferleri engelsiz çalışmalıdır. Pervasızca kullanılan bir politika aracı olan yaptırımlar, insani bir bakış açısıyla değerlendirilmelidir. İran’a yönelik olanlar da dahil olmak üzere birçok yaptırım, sadece İranlılara değil, komşularına da zarar vermektedir. Bu pandemi döneminde, söz konusu risk daha da fazladır. Başta Afrikadakiler olmak üzere, en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arkada bırakılmamalıdır."
Çavuşoğlu, herkesi ilgilendiren ve küresel bir karşılık gerektiren bir konunun da "insanlara, ekosisteme, ekonomiye ve vicdanlara çok ağır bedeller ödeten" çatışmalara son verilmesi olduğuna işaret ederek, "Bu nedenle uluslararası toplumu, Orta Doğu da dahil olmak üzere, bütün ihtilafları geride bırakma, çatışmaları sonlandırma ve ciddi biçimde diyalog ve uzlaşma arayışına girmeye çağırıyoruz. Herkesin acı çektiğini bilirken ve dünya sağlığı için mücadele ederken, jeopolitik rekabet ve siyasi anlaşmazlıklar hiçbir anlam ifade etmemektedir. Buna dünya çapında destek vermek için hepimiz bir dakikamızı ayırırsak, bu çağrı cevapsız kalmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Bugünün liderler kuşağının Kovid-19 pandemisi konusunda bugün aldığı kararlarla esasen dünya düzeninin geleceğini tayin ettiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bugün ektiğimiz tohumlar çok yakında apaçık gerçekler olarak karşımıza çıkacaklardır. Milliyetlerinden, inançlarından veya ırklarından bağımsız olarak insanların esenliğine odaklanan, amacına uygun şekilde çalışabilen uluslararası kuruluşlar tarafından desteklenen, kurallara dayanan bir küresel sistem, dirençli, hesap verebilir ve işlevsel bir ulus devletler ağı, herkese faydası dokunan ve kimseyi açıkta bırakmayan ekonomiler gerçeğine ulaşabilecek durumda olabiliriz.
Zira, diğer alternatif arayışlar anlamlı olmadıkları gibi hepimize zarar verecek nitelik taşımaktadırlar. Üstelik, eğer bunu gerçekleştirme yoluna gidersek, sebep olduğu bütün ıstıraba rağmen, bu pandeminin bizlere bırakacağı olumlu bir miras yaratabiliriz. Evde, sağlıklı ve sağlıcakla kalın."