Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Konuşmasının başında geçen pazar günü yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçiminin şehre ve ülkeye hayırlar getirmesini dileyen Erdoğan, gayrıresmi sonuçlara göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine seçilen CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nu bir kez daha tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul halkının kararının başımızın üzerinde yeri vardır" dedi.
31 Mart seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle ilgili olarak hem birleştirme tutanaklarında hem de sandık kurullarında sonucu etkileyecek ölçüde sorunlar tespit edildiğini belirten Erdoğan, bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulunun seçimin yenilenmesine karar verdiğini anımsattı. Erdoğan, seçimde Büyükşehir Belediye Meclisinde AK Parti'nin kahir ekseriyetle kazandığını, bunun ardından yapılan komisyon seçimlerini de tamamıyla AK Parti'nin aldığını, başkanvekilliklerinde AK Parti'li isimlerin göreve geldiğini hatırlattı.
Şu ana kadar yaşanan sürecin tamamen hukuki olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye genelindeki asıl seçim olan 31 Mart'ın galibinin ise tartışmasız şekilde Cumhur İttifakı olduğunu vurgulayan Erdoğan, milletin 31 Mart seçimlerinde ülke genelinde kendilerine il genel meclisinde yaklaşık yüzde 60'lık, büyükşehir belediye başkanlıklarında yüzde 52'lik, il belediye başkanlıklarında yüzde 55'lik bir oranla destek verdiğini kaydetti. Erdoğan, İstanbul'da da Cumhur İttifakı olarak 39 ilçenin 25'ini, 312 belediye meclis üyeliğinin de 180'ini kazanarak yine tartışmasız bir zafere imza attıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Bundan sonra Cumhurbaşkanlığı ve Meclis için 4 yıllık, belediyeler için 5 yıllık kesintisiz icraat dönemi bulunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bundan sonra tüm mesaimizi ve gücümüzü önümüzdeki gündeme teksif ederek çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bizim siyaset anlayışımızda millete küsmek, millete darılmak, hele hele milleti suçlamak asla ve asla yoktur. Tam tersine gerek 31 Mart'ta gerek 23 Haziran'da milletimize kendimizi niçin anlatamadığımızın muhasebesini yapacağız. Her alanda nerelerde eksiklik, kopukluk, yanlışlık olduğunu tespit ederek bunları gidermenin yollarını arayacağız. Bu değerlendirmenin sonucuna göre de atmamız gereken adımları kararlılıkla hayata geçireceğiz ama dışarıdan birilerinin yaptığı tanımlara göre değil biz tanımlamamızı kendi içimizde hep birlikte yapma kudretine sahibiz. Milletimizin verdiği mesajları görmezden gelerek kulağımızın üzerine yatma lüksüne sahip değiliz. Bu bakımdan hem Cumhur İttifakı'na hem partimize hem de şahsımıza gönül veren tüm kardeşlerimizin müsterih olmasını istiyorum."
Yunus Emre'nin "Biz sevdik aşık olduk, sevildik, maşuk olduk, her dem yeni doğarız, bizden kim usanır." sözlerini paylaşan Erdoğan, "Milletimizin sevgisine ve itimadına layık olmak için Allah ömür ve güç verdiği müddetçe çalışmayı sürdüreceğiz." dedi.
Erdoğan, AK Parti'nin kurulduğu günden beri, milli iradenin üstünlüğünü, milletin gösterdiği yolda yürümeyi, ortak hedefler için çalışmayı esas alan bir parti olduğunu söyledi.
Bu sayede 17 yıldır girdikleri her mücadelede milletin desteğini yanlarında bulduklarını vurgulayan Erdoğan, "Vesayet güçleri üzerimize geldiğinde, hatta Cumhurbaşkanı seçmemizi engellemeye çalıştıklarında, çareyi milletimize sığınmakta aradık. Kalkınma hamlelerimiz sabote edilmeye çalışıldığında, mücadeleye devam edecek gücü hep milletimizden aldık. Uluslararası alanda bizi tecrit etmek için üzerimize saldırdıklarında milletimizle birlikte 'one minute' dedik. Gezi olaylarında sokakları karıştırarak birliğimize ve beraberliğimize göz diktiklerinde milletimizle beraber bu oyunu bozduk." değerlendirmesini yaptı.
FETÖ ihanet çetesinin emniyet ve yargı içindeki uzantıları vasıtasıyla darbe girişiminde bulunduğunda alçakların karşısına yine milletle birlikte çıktıklarını ifade eden Erdoğan, "PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, terör örgütlerini üzerimize salıp, ülkemizin şehirlerini kana ve ateşe boğmaya çalıştıklarında, teröristlerin başlarını milletimizle birlikte ezdik. Yine terör örgütleri kullanılarak sınırlarımız kuşatılmaya kalkışıldığında güneyimize çekilen zincirleri milletimizle birlikte parçaladık. Aynı şekilde 15 Temmuz'da tanklarıyla, toplarıyla, uçaklarıyla, helikopterleriyle, silahlarıyla ülkemizi işgal etmeye kalktıklarında, darbeyi yine milletimizle birlikte önledik" diye konuştu.
Ekonomide tüm hadiselere paralel şekilde süren, ancak geçen ağustos ayında açık bir saldırı halini alan tuzakları da yine milletle birlikte göğüslediklerini belirten Erdoğan, Türkiye'nin bir türlü çökertemedikleri istikrar, güven ortamına yönelik saldırıların dün de eksik olmadığını bugün de sürdüğünü yarın da devam edeceğini kaydetti.
"Kim ne yaparsa yapsın, biz milletimiz ile birlikte kendi hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla ilerlemeyi sürdüreceğiz." diyen Erdoğan, bunun için gece gündüz çalıştıklarını bildirdi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela yarın G-20 toplantısı ve resmi ziyaret için bir haftalık Japonya seyahatimiz var. Japonya seyahatimizi müteakip Çin'e ziyaret gerçekleştireceğiz. G-20'de en gelişmiş ülkelerin liderleri ve küresel kurumların temsilcileriyle, ikili ilişkilerimizi, dünyanın ekonomik ve siyasi gündemini konuşacağız. Türkiye ekonomisinin, dünyayla uyumlu şekilde büyümesine katkı sağlamak için görüşmeler yapacağız. Bakanlarımızla birlikte orada bu görüşmeleri yoğun bir şekilde ele alacağız.
Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçları konusundaki çok yönlü arayışlarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede sipariş ettiğimiz S-400 hava savunma sistemlerini inşallah önümüzdeki ay teslim almaya başlıyoruz. Güvenlik ihtiyaçlarımız konusundaki farklı tedarik seçeneklerine de kapılarımız daima açık olmuştur. Türkiye, kendi güvenlik gereksinimlerini karşılama konusunu hiçbir ülkeyle müzakere etmek, bu konuda izin almak, hele hele baskılara boyun eğmek durumunda değildir. S-400 meselesi, doğrudan egemenlik haklarımızla ilgili bir konudur ve bundan geri adım atmayacağız.
Temmuz ayı içerisinde Bosna Herkes'te Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Girişimi Zirvesi'nde ülkemizin görüşlerini ifade edeceğiz. Eylül ayında, her yıl olduğu gibi BM Genel Kuruluna katılacağız. Genel Kurul çalışmalarında ülkemizi temsil etme yanında dünyanın dört bir yanından gelen devlet ve hükümet başkanlarıyla çok sayıda ikili görüşme gerçekleştireceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez'deki gerilimin sadece Türkiye için değil tüm dünya için çok büyük bir tehdit kaynağı olduğunu vurgulayarak, "Bu gerilimin, bölge ülkelerinin hak ve hukukları gözetilerek geride bırakılması için üzerimize düşenleri yapıyoruz. Çin ve Amerika arasında süren ticaret savaşını herkes için kazanca dönüştürecek bir istikamete çevirecek tüm girişimlere destek veriyoruz. Dünya çapında İslama, Müslümanlara ve bunların en büyük temsilcisi olarak görülen Türklere karşı yürütülen husumet politikalarına en gür seda ile karşı çıkmaya devam ediyoruz. Kudüs'ün mahremiyetine ve Filistinlilerin haklarına yönelik tecavüzleri her platformda dile getirme kararlılığımızdan en küçük bir taviz vermedik, vermeyeceğiz." diye konuştu.
Her alanda gelişen ve kalkınan Türkiye'nin, tabii olarak sürekli yeni ve daha büyük sınamalarla karşı karşıya geldiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu sınamalar karşısında geçmişte olduğu gibi pısırık davranmak, kabuğumuza çekilmek yerine hep meydan okumayı tercih ettik" dedi.
Bölgeyi ve dünyayı ilgilendiren böylesine kritik gelişmelerin yaşandığı dönemde birilerinin yine Türkiye'yi "kendi içine hapsetmeye çalıştığını" vurgulayan Erdoğan, "Hedef, Türkiye'yi, yeniden düzenlenen küresel oyunun dışına itmektir. Biz, bu niyeti en başından gördüğümüz için hazırlıklarımızı yaptık. Ülkemizin temel diplomatik, güvenlik, ekonomik öncelikleriyle ilgili politikalarımızdan en küçük bir taviz vermeyerek, hiçbir tehdide boyun eğmeyerek, tavrımızı ortaya koyduk" diye konuştu.
Bölücü terör örgütünü yurt içinde ve yurt dışında etkisiz hale getirecek adımları kararlılıkla attıklarını söyleyen Erdoğan, yapılan operasyonlarla Kuzey Irak'tan Türkiye'ye yönelik terör tehditlerini kaynağında önleyecek başarılar elde edildiğini belirtti.
DEAŞ terör örgütünü yeniden diriltmeye ve Türkiye'nin üzerine salmaya yönelik oyunların birer birer bozulduğunu ifade eden Erdoğan, "Suriye'de terör örgütünün kazanımlarımıza yönelik saldırılarının tamamını da boşa çıkardık, Türkiye'yi bölgemizdeki krizin ve yıkımın bir parçası haline getirmeye yönelik tüm çabaları akim bıraktık. İmralı'daki terörist başının, son günlerde kamuoyuna yaptığı açıklamalar ve bununla ilgili değerlendirmeler, örgüt içinde hem iç politikada hem de bölge politikalarında ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıktığının işaretidir" değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, Doğu Akdeniz'de bulunan ve bulunacak olan her türlü doğal kaynağın adil şekilde paylaşımına rıza gösterilmesini sağlayana kadar bölgede attıkları adımları kararlılıkla sürdüreceklerini belirtti.
"Yunanistan Başbakanı kendine göre bir şeyler söyleyip duruyor. Ne söylerse söylesin. Bizim orada bir defa haklarımız var" diyen Erdoğan, bu hakları korumak için Türkiye'ye ait hem arama tarama hem de sondaj gemilerinin faaliyetlerini sürdüreceğini dile getirdi.
Bunun yanında Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerekli tedbiri aldığını, almaya devam edeceğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizde sözde siyaset yapanlar, 'Bu noktada niçin böyle adımlar atıyoruz?' gibi eleştiriler yapıyorlar veya yapabilirler ama bunların öyle bir derdi, sıkıntısı yok. Bunların, benim Kuzey Kıbrıs'taki soydaşlarımın hakkı nedir, bu haklar kendilerine veriliyor mu veya bu haklar konusunda bir hassasiyet var mı? Böyle bir dertleri yok ama derdimiz var. Biz diyoruz ki soydaşlarımızın, bütün o bölgede çıkan ne kadar petrol, doğal gaz varsa orada hakları var ve bu haklarının tespitinde, araştırılmasında orada Kuzey Kıbrıslı yöneticilerin de yer alması bizim başından itibaren savunduğumuz tezdir.
Burayla ilgili Fransa'nın söyleyecek hiçbir şeyi yoktur. Burada Türkiye konuşur, garantördür. Yunanistan konuşur, garantördür. İngiltere konuşur, garantördür ama Fransa, sen konuşamazsın. Senin böyle bir yetkin yok. Sularla ilgili de yine burada ilgi alanları içerisinde olanlar varsa onların da söyleyecek bir şeyleri olabilir ama Kıbrıs'a gelince burada 3 garantör ülke var ancak bunlar konuşur."
Erdoğan, Suriye'deki krizin, Türkiye'nin güvenlik endişelerini ve insani yüklerini ortadan kaldıracak bir çözüme kavuşturulmasını sağlayacak siyasi, diplomatik ve askeri çözüm yollarını sonuna kadar zorladıklarını ve zorlamaya devam edeceklerini bildirdi.
Bu noktada en önemli konunun, terör koridoru olduğunu, bunu yapılan müdahalelerle ortadan kaldırdıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda biz bu terör koridorunu istiyoruz ki bir güvenlik koridoru haline getirelim. Bunun için de bu güvenlik koridorunda, Türkiye'deki mültecilere bir yerleşim imkanı sağlayalım. Bu yerleşim imkanıyla birlikte hani konuşanlar var ya 'Biz koalisyon güçleriyiz, şuyuz buyuz' diyenler, tamam, gelin o zaman. Hadi, verin desteklerinizi, birlikte bu güvenlik koridorunda onlara yerleşim yerleri kuralım, onları oraya yerleştirmeye çalışalım. Bu konuda ABD gelsin, lojistik desteğiyle, hava noktasındaki korumalarıyla desteğini versin. Biz burada özellikle deneyimimizin çok ileri olduğu TİKA ile yerleşim noktasında yoğun şekilde alt yapı, üst yapı bu çalışmaları yaparız."
Bunları geçmişte başta eski ABD Başkanı Barack Obama olmak üzere birçok Batı ülkesinin liderlerine söylediğine dikkati çeken Erdoğan, bu dönemde de ABD Başkanı Donald Trump'a söylediğini aktardı.
Trump'ın, güvenli bölge ifadesini birkaç kez kullandığını ancak mali destek vermediğinin altını çizen Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Merkel'le de bunları konuştum. O da böyle bir desteği verebileceğini, bu projenin isabetli olduğunu söyledi ama oradan da bir gelişme olmadı. Aynı şekilde Suud'la da görüştüm, o da söyledi. Çin'deki G20 Toplantısı'ndan sonra kendisiyle konuştuğumuzda bunları söylemişti ama oradan da bir ses yok. Hep söylüyorlar, laf ola beri gele, ondan sonra herhangi bir şey maalesef yok." dedi.
Bütün bunlara rağmen şu anda Türkiye'de bulunan Suriyelilerin geri dönüşlerini temin noktasında, sınır ötesindeki güvenli bölgeleri mümkün olduğunca genişletmeye çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, şu ana kadar 330 bin kişinin geri döndüğünü bildirdi.
Erdoğan, Münbiç ve Fırat'ın doğusundaki sorunlar da çözüldüğünde bu rakamın kısa sürede milyonlara ulaşacağına inandığını ifade ederek, "İşte tüm bu fotoğraf içinde milletimiz 31 Mart ve 24 Haziran seçimlerindeki iradesiyle AK Parti'ye ve aynı ittifak içinde hareket ettiğimiz MHP'ye 'durmak yok, yola devam' demiştir. Önümüzde gerçekleştirmek için hakikaten çok çalışmamız gereken 2023 hedeflerimiz var. Karşımıza çıkan engelleri aşarak, ayağımıza vurulmaya çalışılan prangaları parçalayarak gece gündüz çalışmak suretiyle bu hedeflere mutlaka ulaşacağız." değerlendirmesini yaptı.
Gelecek dönemde ekonomi ve güvenlik konularının gündemlerinin yine en üst sıralarda yer alacağını belirten Erdoğan, Türkiye'nin ekonomideki asıl hedefinin, yüksek teknolojiye, tasarıma, markalaşmaya, yüksek katma değere dayalı üretimi ve ihracatı geliştirmek olduğuna işaret etti.
Türkiye'de sözde siyaset yapan birilerinin eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyet ve ulaşımda attıkları adımları küçümsemeyle kendilerine prim yapmaya çalıştığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"İşte bugün biri şunu söylüyor, 'Şu kadar bölünmüş yol yaptım demekle mi oy alacaksınız?' Öbür taraftan şunu da söyle, 'yüksek hızlı tren getirdik diye mi size bu millet oy verecek veya daha da ileriye gidiyorum yani 26 havalimanını 56'ya çıkardık diye mi bu millet size oy verecek?' Ne kaldı? O olmayacak, bu olmayacak falan, ne olacak? Sen niye varsın o zaman? Siyasi kadrolar bu ülkede ne yapar?"
Erdoğan, daha sonra bir vatandaşın, önemli bir bölümü hizmete açılan Kahramanmaraş-Göksun yolu ve tünellerine ilişkin izlenimlerini aktardığı videoyu izleterek, "O anlamış ama sözde siyaset yapan, neyse isim vermeyeyim, anlayamamış. Herhalde bunu izleme fırsatı bulursa o da anlayacaktır. Benim Kahramanmaraşlı kardeşim bunu anladı ama bu hanımefendi halen anlayamadı" ifadesini kullandı.
Dağları yüzlerce tünelle deldiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunlar bugüne kadar niye yapılmıyordu? Şimdi yapınca niye rahatsız oluyorsun? Bir de 'Marifet iltifata tabidir.' diyerek teşekkür etmesini bilin. Yok, 'görevindir.' Tamam da siz de geçmişte bakanlık falan da yaptınız, niye sizler bunları yapamadınız? İşte kıskançlık çok kötü bir illet fakat isteseler de istemeseler de biz yine bu yolları yapmaya devam edeceğiz. Biz bu tünelleri açmaya, köprüleri yapmaya devam edeceğiz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü de yapacağız, Osman Gazi Köprüsü de yapacağız. Marmaray gibilerini de yapacağız. Avrasya Tüneli'ni de yapmaya devam edeceğiz."