Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen
"Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü"
programında açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle:
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'mızın değerli mensupları, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. 25 Kasım'da sizleri Külliye'de, milletin evinde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum.
Kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, yakınlarına sabırlar diliyorum. acı çekmiş her kadın için büyük kırılma noktası olan bu vahim durumu paylaşmış ya da paylaşamamış tüm kadınlara geçmiş olsun diyorum. Tüm kadınlarımızın onurlarını koruma mücadelelerinde daima yanlarında olacağım.
'Filistinli kadınların direnişi tüm dünyaya örnek oluyor'
Bu programı gerçekleştirirken aylardır süren bir soykırım devam ediyor. Bugüne kadar 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit oldu. Yüzde 80'ini masum çocuklar ve kadınlar oluşturuyor. Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti, her gün onlarca kadını, yaşlığı, çocuğu katletti. Bu zulüm dünyanın sessiz bakışları altında adım adım ilerliyor. Katliam şebekesinin barbarlığına karşı, Filistinli kadınların direnişi tüm dünyaya tüm kadınlara örnek oluyor.
Sizinle tam dayanışma içindeyiz, sizlerin yanınızdayız. Şunu lütfen unutmayın; Türkiye'deki tüm kadınların kalbi sizin için atıyor, sizin için dualar ediyorlar.
Lafa gelince aslan kesilenler sizin arşa yükselen feryatlarına kulaklarını tıkasalar da biz sizi asla unutmayız, yalnız bırakmayacağız. Siyonist lobinin baskına rağmen yaşam hakkınızı savunmaktan asla geri durmayacağız. Gerçekleri gür bir sesle haykırmayı sürdüreceğiz. Türkiye çok güçlü ve yaygın sivil toplum ağına sahiptir. Vakıflarımız, derneklerimiz, gönüllü teşekküllerimiz olağan üstü çalışmlalar ortaya koyuyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele bunların başında geliyor.
'Devletimizin politikası şiddete sıfır toleransdır'
Kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek veren tüm kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'de başta şiddet olmak üzere kadınlarla ilgili kritik konularda bugün bakanlığımızın, hükümetimizin büyük katkısı emeği vardır. Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. Kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır. Bu ihanetin içine giren, şiddet uygulayan herkes hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir, bunu temin etmek devletin asli görevidir. Bu anlayışla göreve geldiğimizden beri devrim niteliğinde pek çok adım attık. Kadınların haklarını güçlendirecek, onları destekleyecek sayısız projeyi devreye aldık. Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin kanun en önemli düzenlemeydi. En kritik eşiği aştık ve devletimizin şiddete sıfır tolerans politikası güçlü bir seviyeye sahip oldu.
'Sözleşme değil kanunlar yaşatır'
Muhalefetin sanal tartışmalarının hiçbir dayanağı yok.(İstanbul Sözleşmesi) 'Sözleşme yaşatır' sloganı da marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor.
Batılı ülkelerdeki vahim tabloyu bilmiyor ya da bilmek görmek istemiyorlar. Avrupa Parlamentosu, aile için şiddetle mücadele direktifini bu yılın ortalarında kabul etti.
İstanbul sözleşmesindeki ülkelerin yarısı metne çekince koymuştur. Türkiye 6654 sayılı kanunla konuyu kapsamlı ele alan mevzuatları ile eksiklerini tamamlamış yegane ülkedir. Avrupa'da Türkiye dışında bu hususta müstakil kanun yapan ülke yok.
Muhalefetin iddiaları aksine sözleşmeden çekilme ile şiddet arasında hiçbir illiyet bağı yoktur.
Bu adım her türlü şiddetle mücadeledeki kararlılığımızı eksiltmedi, törpülemedi.
Türkiye olarak 2011'den önce olduğu gibi 2020'den sonra da yasal düzenlemeleri yaptık.
Bize bu iftiraları atanlar hükümetlerimizin hayata geçirdiği gerçekleri de gizlemektedir. Kadına karşı şiddet AK Parti iktidarında nitelikli suç haline getirildi. Bu suçun katalog suç haline getirilmesi, boşanmış eşe karşı işlenen suçun nikahlı eşe karşı işlenmiş gibi sayılması gibi adımlar atılmıştır. Elektronik kelepçe gibi tedbirleri uyguluyoruz.
Sözleşme değil kanunlar yaşatır.
Hazırladığımız eylem planlarını kararlılıkla takip ediyoruz. Merkezlerimiz ile, konuk evlerimiz ile, mağdur destek sistemimiz ile bu alanda takdir edilen yere geldik.
'On binlerce 28 şubat mağduruna haklarını iade ettik'
Dini ve kültürel temeli olmayan yanlış davranış biçimleri ile de mücadele ettik. Kadınların eğitimleri ile arasına giren engelleri ortadan kaldırdık. Üniversiteye gidemeyen gitse de kapısından çevrilen kızlarımızın mağduriyetlerini biz giderdik. Muhalefetin yalan dediği zulümlere biz son verdik. Kamudan atılan on binlerce 28 şubat mağduruna haklarını iade ettik.
Tüm kazanımlarımızı CHP'nin kadın düşmanı politikalarına rağmen elde ettik. Kadınlarımızın benzer zorbalıklara maruz kalmaması için her türlü önlemi alıyoruz. Kadına yönelik şiddete geçit vermeyen, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı'ına ulaşana kadar sabırla yürüyeceğiz.
Kadınlara, anne, eş ve kız çocuklarına şiddet uygulayan, ayrımcılık yapan ve öteleyenlerin insani, vicdani, kutsal değerlerden bahsetme hakkı olamaz.
(Diyarbakır anneleri) Kadın haklarını İstanbul Sözleşmesi'ne sıkıştıran CHP yönetimi neden bu kahraman annelerin acılarına yıllardır bigane kalıyor.
Yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele veren Diyarbakır annelerinin feryatlarına kulak tıkayanların samimiyeti elbette sorgulanır.
'Tek cümle edemiyorlarsa ortada büyük bir ikiyüzlülük vardır'
Kadınların canına kastedenlerle kızlarımızı dağa kaçıranlarla, onları ölüme ve öldürmeye gönderenlerle ilgili tek cümle kurulmuyorsa ortada büyük bir ikiyüzlülük vardır demektir. Bölücü örgütteki tecavüzden infaza kadar olayları görmezden gelenlerin meselesi kadınlar olamaz. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, koşa koşa DEM'e giderken yüreği yanık Diyarbakır Annelerinden bir selamı niçin esirgiyor.
CHP, faşizan geçmişi ile ne zaman yüzleşecek, ne zaman milletin değerleri ile barışacak. CHP'nin helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kaldırıldı.
Bölücü örgütün arkasında duranları özgürlükten bahsetmelerini kaile almıyoruz. Kandil'deki kadın düşmanı terör baronlarına ses çıkarmayanların bu testten geçmesi mümkün değil.
'Alkol ve kumar bağımlılığı şiddet vakalarında önemli faktör'
Alkol ve kumar bağımlılığı şiddet vakalarında önemli faktördür. Evlatlarımızın geleceğini tehdit eden içki ve uyuşturucu bağımlılığının önüne geçmedikçe kadına şiddetin önünü kesemeyiz. Araştırmalar aralarında doğrudan bağ olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. Aile içi şiddetin, davranış bozuklukların, nice problemin içki ve kumar bağımlılığı derinleştiği bir gerçektir.
40'ların faşizan uygulamaları...
31 Mart sonrası el değiştiren belediyelerin ilk faaliyetlerinden birin alkol tüketimini özendirici etkinlikler oldu.
40'ların faşizan uygulamalarının millete dayatılmasına eyvallah diyemeyiz.
Hukuk ve demokrasi zemininde tepkimizi ortaya koymaktan çekinmeyiz. Biz yarım asrı bulan siyasi hayatımızda bunu yaptık. İnsanımızın yaşam tarzına müdahale etmedik. Kimsenin de bize dayatmada bulunmasına, bu millete had bildirmesine rıza göstermedik. Ne hak yedik ne de hakkımızın yenilmesine rıza gösterdik. Aynı hassasiyet ile hareket ediyoruz.
Sinema ve dizi sektörüne çağrı
Sinema ve dizi sektörümüz de artık kendine çeki düzen vermeli. Reyting uğruna kadına yönelik şiddetin normalleştirildiğini gösteriyor. Toplumu bilgilendirici olması gereken diziler şiddete özendiren kötü bir rol oynuyor.
Senaristlere, yapımcılara ve RTÜK'e büyük görev düşüyor.
"