
Yeni Zelanda’daki vahşetle birlikte İslamofobi, yeniden gündemin ilk sırasına yerleşti. Teröristin üzerinden çıkan notlarda Türkiye’ye yönelik ifadeler de dikkat çekti.
Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Yeni Zelanda canisi Brenton Tarrant’ın (28) ‘Neo-Crusader’ (yeni haçlı) olduğunu ve yeni nesil haçlı türü ile karşı karşıya olunduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“İslam düşmanlığının yeniden hortlattığı bir haçlı... Semboller, bakışları, kibrine bakıldığında bir ruhban meselesi olduğu anlaşılıyor. Ruhbanlardan beslenen inanış biçimi var. Saldırgan Tarrant, bakışları, teknikleri ve taktikleriyle 1 Ocak 2017’de Reina saldırısını gerçekleştirip 39 kişiyi katleden Masharipov’a, ilkelliği ve vahşiliğiyle DEAŞ’a, formatlanmış beyni-kibri-Tanrı adına cezalandırma/rıza sanrılarıyla FETÖ’cüye benziyor. Yaptıklarıyla Tanrı’nın rızasını kazanacağına inanan ruhban anlayışı var. Beyni formatlanmış. Saldırganın notlarındaki ‘Benim sosyal ve siyasi düşünce değerlerim Çin Halk Cumhuriyeti’nin düşünce değerleriyle aynıdır’ cümlesi hedef şaşırtma için yazılmış.”
- Türkfobya
- Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney ise Yeni Zelanda vahşetini şöyle yorumladı: “Saldırganın üzerinden çıkan notları okuyunca bu saldırının basit bir terörist saldırı olmadığı görülüyor. Sadece İslam’ı değil, ağırlıklı olarak Türkiye’yi hedef alıyor. ‘Türkfobya’ (Türk korkusu) ağırlıklı. Bu saldırgan maşa olarak kullanılıyor, esas bunun arkasında kimlerin olduğu önemli. Bu maşaların arkasındaki güçleri tahmin ediyoruz. Hibrit bir savaş sözkonusu. Türkiye’nin bölgesinde etkisi ve son yıllarda ortaya koyduğu görünüm rejimleri ürkütüyor. Batı dünyası istediği zaman olaylara gözlerini kapatabiliyor, ikircikli davranabiliyorlar. Sorun tam da burada aslında.”
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.