Önümüzdeki süreçte yoğun enerji kavgalarına sahne olacak Akdeniz’de Suriye savaşını bahane ederek tüm ülkeler askeri varlıklarını arttırırken ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tek taraflı olarak Akdeniz enerji yataklarını paylaşırken Türkiye de egemenlik haklarını kısıtlayacak girişimlere karşı planlamalarını yapıyor. Bu doğrultuda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Dışişleri Bakanlığı’na sunulan öneride, Türkiye’nin KKTC’de uygun bir mevkide deniz üssü kurması gerektiği belirtildi.
KKTC’de kurulacak deniz üssü, KKTC’nin egemenlik haklarının muhafazasında güvence olmasının yanısıra KKTC ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinin korunması, deniz enerji sahalarındaki işgalleri önleyecek tedbirlerin alınması ve yeniden başlatılmak istenen müzakerelerde KKTC ve Türkiye’nin elinin güçlenmesine büyük katkı sağlayacak. Türkiye’nin KKTC’ye kurması olası Deniz Üssü’nün, İngilizlerin bölgedeki deniz üssü gibi egemen üs olarak tesisi öneriliyor.
Suriye Savaşı’nı bitirecek adımları atmadıkları gibi savaşın devamı için uğraşan ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batılı güçler, Doğu Akdeniz’deki askeri varlıklarını arttırdı. Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Belçika, İspanya, Kanada, Portekiz, Yunanistan, Danimarka, savaş gemileriyle bölgede demirlemiş durumda. Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan, Akdeniz enerji sahalarında oldu bitti yoluyla hakimiyet kurmak üzere türlü girişimlere ve ortaklıklara imza atıyorlar.
Avrupa Birliği desteğini arkasına almak suretiyle KKTC ve Türkiye’nin haklarını yok sayarak Kıbrıs Cumhuriyeti adına Münhasır Ekonomik Bölge ilanında bulunan GKRY, fiili durum yaratmak suretiyle enerji sahalarını ele geçirmek üzere çabalarını arttırdı. GKRY, halen uluslararası yasalara aykırı biçimde Akdeniz’de kıyısı bulunan Türkiye dışındaki tüm ana kara ülkeleriyle, başta İsrail olmak üzere, deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmaları yapıyor.
Yunanistan da aynı şekilde, uluslararası hukuk gereği ana kara Türkiye tarafından yapılması gereken anlaşmaları adalar üzerinden yapma telaşında. Dünya ticaret ve enerji trafiğinde önemli bir güzergah olan Doğu Akdeniz’de trilyonlarca dolarlık enerji rezervine hakim olmak üzere saflar şimdiden belirleniyor. Türkiye ise Akdeniz’de oldu bittilere izin vermeyeceği mesajını her platformda dile getirdiği gibi tedbir planlamalarını da yapıyor.
Kıbrıs adası, Doğu Akdeniz’deki enerji havzası üzerindeki varlığıyla öne çıktığı gibi, petrol ve ticaret yollarının da merkezinde. Ada, Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu irtibatlandıran Süveyş Kanalı’nı kontrol ediyor. Doğu ile Batı arasındaki deniz ticaret yolu üzerinde bulunuyor ve dünya petrolünün yarıdan fazlasını oluşturan Ortadoğu ve Orta Asya petrollerinin ulaşım yollarını kontrol altında tutuyor. Bu stratejik konumu dolayısıyla tüm dünya güçlerinin gözlerini çevirdiği bölgede ilerleyen yıllarda yaşanacak gelişmelere yönelik Türkiye şimdiden tedbirlerini alıyor.
KKTC’de sahip olunacak bir egemen deniz üssü sayesinde Türkiye Cumhuriyeti devleti, KKTC halkının güvenliğini sağlayacağı gibi KKTC halkının yanında olduğunu bir kez daha vurgulamış olacak. Deniz Üssü, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinin korunması ve kollanmasında stratejik görev yerine getirecek. GKRY’nin KKTC ve Türkiye’nin hak ve menfaatlerini yok sayarak ilan ettiği deniz yetki alanı ve imzaladığı sınırlandırma antlaşmaları ile ihale ettiği petrol arama ruhsat sahalarında siyasi direktif çerçevesinde alınacak askeri tedbirlere katkı sağlayacak. Kıbrıs görüşmelerinde KKTC’nin müzakere gücünü arttıracak.
Türkiye’nin halihazırda KKTC’de hava üssü de bulunmuyor. Halen Geçitkale’deki sivil hava meydanı, bölgede güvenliği tesis eden Türk askerinin ihtiyaçları doğrultusunda aktif edilmeye çalışılıyor. Daha önce Türk yıldızları ve diğer askeri uçakların Kıbrıs’a inişlerinde kullandıkları Geçitkale Meydanı, halen mania (engel) nedeniyle kapalı durumda. Bu meydanın bakıma alınarak kullanıma açılması ya da hava üssü olarak yeniden planlanabilmesi için zaman içerisinde bölgede tesis edilmiş olan yüksek gerilim hattı ve elektrik tellerinin yer altına alınması gerekiyor. Bu konu daha önce gündeme getirilmiş olsa da henüz tellerin yer altına alınması için bir girişim başlatılabilmiş değil. Uçak inişlerinde tehlike arz eden yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasıyla birlikte olası KKTC’ye Türk hava üssü ihtiyacının karşılanmasında Geçitkale Meydanı öne çıkıyor.
Doğu Akdeniz’de insani yardım harekatı dahil her türlü harekatı destekleyeceği gibi bu bölgede gelişen durumlara reaksiyon süresini azaltacak. Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC tarafından, GKRY’nin uluslararası hukuka aykırı olarak addettiği savunma ve askeri işbirliğine karşılık verilmiş olacak. Coğrafi yakınlık ve tarihsel bağlar kapsamında Türkiye’nin Kıbrıs adasındaki hak ve menfaatlerinin korunmasına katkı sağlayacağı gibi KKTC’nin ve Türkiye’nin hakları konusundaki kararlılık, dünya kamuoyuna bir kez daha net şekilde vurgulanmış olacak. KKTC’deki deniz üssü ayrıca, Süveyş çıkışlı ve İskenderun Körfezi’ne bağlı deniz ulaştırmasının güvenliğine de destek sağlayacak. Dolayısıyla Akdeniz’de olası oldu bittilere izin verilmesini engelleyeceği gibi bir barış gölü olarak sakin sularını muhafazası sağlanmış olacak.