Müslümanlar Allah tarafından indirildiğine, Kur'an ve sünnette ortaya konulduğuna inandıkları şeriatı ulema tarafından kendilerine iletilen sorunlara getirmeye çalıştıkları cevaplar ve yapılan yorum çabaları genişletmişler, bu amaçla kaynakları, kural ve prensipleri tespit etmeye çalışmışlardır.
Hz. Peygamber devri fıkıh dönemlerinin en önemlisidir; çünkü vahye dayanan veya vahyin denetimi altında gerçekleşen yasama ve uygulama bu dönem içinde tamamlanmış, dolayısıyla bu devir daha sonraki dönemlere de kaynak ve örnek olmuştur.
Sözlükte “bir şeyi bilmek, iyi ve tam anlamak, derinlemesine kavramak” mânasına gelen fıkıh kelimesi, ana kaynaklardan zihnî çaba ile elde edilen dinî bilgilerin hemen tamamına denmektedir. Bu mânada fıkhın terim haline gelmesinin tarihini Ebû Hanîfe zamanına kadar götüren kayıtlar vardır.
İslami kanunların pratik ve teorik uygulamalarının kapsamına verilen isim olan fıkıh sözcüğü, fetva ile yakından bir ilişkiye sahiptir. Fıkıh çalışmaları içerisinde yer alan kişilere ise fakih adı verilir. Bireylerin neyi yapıp neyi yapmamasının gerekliliğini bildirmekte olan durumlar fıkıh ilmi Hadis-i Şerif'te de geçer. Bu kişilerin gerçekleştirmiş olduğu faaliyet fıkıh ilmi şeklinde isimlendirir.
Fıkıh; en geniş anlamıyla kişinin hak, yetki ve sorumluluklarının bilincinde olmasıdır. Fıkıh ilmi ise kişinin Allah'a karşı ibadet yükümlülüğünü, helal haram ölçüsünü ve kişiler arası ilişkileri inceler. Fıkıh ilminin temel kaynaklarını Kur'an, sünnet, icma ve kıyas oluşturmaktadır
Fıkıh üç ana kısma ayrılır: 1. Muamelat (İşlemler) ve 2. Ukubat (Yaptırımlar / Cezalar) ve 3. İbadat (ibadetler).
وَمَا كَانَ الْمُؤْمِنُونَ لِيَنفِرُواْ كَآفَّةً فَلَوْلاَ نَفَرَ مِن كُلِّ فِرْقَةٍ مِّنْهُمْ طَآئِفَةٌ لِّيَتَفَقَّهُواْ فِي الدِّينِ وَلِيُنذِرُواْ قَوْمَهُمْ إِذَا رَجَعُواْ إِلَيْهِمْ لَعَلَّهُمْ يَحْذَرُونَ
Tevbe süresi Ayet:122
Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.