Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Olağanüstü hal ilanının bir tek hedefi, amacı var, o da paralel ihanet şebekesinin devletin bütün kurumlarından köklü biçimde temizlenmesi. Ekonominin normal işleyişi, iş alemi, ticaret, yatırımlar, tüketim, finansal piyasaların işlemesi açısından en ufak farklı bir düşünce, planlama yok." dedi.
Şimşek, NTV'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin tek hedefinin, demokrasi ve milli irade olduğunu vurgulayan Şimşek, milli iradenin ve demokrasinin sekteye uğratılması girişimine milletin topyekun karşı durduğununu söyledi. Türkiye'nin temellerinin sağlam olduğunu belirten Şimşek, yatırımcılarla gerekli diyaloglar kurulduğu için darbe girişiminin piyasalara yansımasının nispeten sınırlı kaldığını ancak bazı artçı şoklar yaşandığını ifade etti.
Olağanüstü hal (OHAL) kararını değerlendiren Şimşek, şunları kaydetti:
"OHAL ilanının bir tek hedefi, amacı var, o da paralel ihanet şebekesinin devletin bütün kurumlarından köklü biçimde temizlenmesi. Yani Türkiye'nin, demokrasinin karşı karşıya olduğu uzun vadeli risklerinin minimize edilmesidir. OHAL, size kanun hükmünde kararname ile bu temizliği etkin ve hızlı şekilde yapma imkanı sağlıyor. Bu kararnamelerin Anayasa Mahkemesine götürülmesi kapısı kapalı. Hedef çok açık ve net, normal vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Normal vatandaşlarımız açısından en ufak bir kaygıya gerek yok. Ekonominin normal işleyişi, iş alemi, ticaret, yatırımlar, tüketim, finansal piyasaların işlemesi açısından en ufak farklı bir düşünce, planlama yok."
Söz konusu yapının kamudan temizliğinin çok hızlı idari kararlar gerektirdiğini ve bunun yasal altyapısına ihtiyaç bulunduğunu anlatan Şimşek, "Orantılı, ölçülü çerçevede OHAL'in verdiği yetkileri kullanacağız ama bu kullanımda bir tek hedef vardır. O da ihanet şebekesidir." dedi.
Şimşek, Türkiye'nin hukuk devleti olduğuna işaret ederek, "Hukuk devleti ilkesinden, adaletten vazgeçmeyeceğiz fakat şu da bir gerçek, bu paralel ihanet şebekesinin cezalandırılmaması, devletin içerisinde kalmaya devam etmesi, bu ülkeye yapılacak en büyük adaletsizliktir, demokrasimizin ve özgürlüklerimizin karşı karşıya olduğu en büyük risktir." diye konuştu.
OHAL'dan normal vatandaşların etkilenmemesi için gereken her türlü şeyin yapılacağını dile getiren Şimşek, "Dün vatandaşlarımız, iş alemimiz işini nasıl yapıyorsa bugün devam edecek. Dün vatandaşlarımız, demokrasi meydanında nasıl gösterilerini yapıyorsa, yapmaya devam edecekler. Sayın Cumhurbaşkanımız dün açıkladı. Ekonomik özgürlükler, piyasaların işleyişi, genel yatırımların devamı anlamında maksimum hassasiyeti göstereceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de hanehalkının çok ciddi düzeyde döviz fazlası olduğunu anlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Sonuçta, çok açık ve net olarak Türkiye'nin dış borç çevirmesinde, inşallah bu sıkıntılı dönemde de sorun yaşanmayacağına inanıyorum. Çünkü Türkiye'nin temelleri sağlam. Çünkü biz yanlış bir şey yapmayacağız. Politika çerçevesini değiştirmeyeceğiz. Tam aksine... Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasının satır aralarına bakın, 'Tasarrufları artırıcı reformları önceliklendireceğiz' dedi. Bu ne demek? Bu, bundan sonraki dönemde yapacağımız reformlarla yurt dışı tasarruflarına bağımlılığı azaltacağız demek. Bunu da idari kararlarla değil, zaten gündemimizde olan reformlarla yapacağız. Bu millet, darbeye nasıl güçlü bir şekilde karşı durduysa, dışarıdan ahkam kesenlere karşı, doğru düzgün analiz yapmadan, bizimle istişare edilmeden karar verenlere karşı da bir ve beraber olacak."
Uluslararası kredi ve derecelendirme kuruluşu
'nin Türkiye'nin kredi notunu düşürmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, söz konusu kararın "aceleci" olduğunu söyledi.
tarafından yapılan Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelerin yanlış olduğunu vurgulayan Şimşek, söz konusu karar alınmadan önce kendileriyle diyalog kurulmadığını ve istişare yapılmadığını kaydetti. Şimşek, diğer bir derecelendirme kuruluşu Moody's'in ise kredi komitesini toplamadan önce kendilerine haber verdiğini ve istişare ettiklerini belirterek,
'nin bu konudaki tutumunu eleştirdi.
Samp;P'nin söz konusu kararının diğer kuruluşlar üzerinde baskı oluşturabileceğine işaret eden Şimşek, içinde bulunulan duruma oranla Türkiye ekonomisinin ve piyasaların inanılmaz bir direnç gösterdiğini vurguladı.
Türkiye'nin kamu maliyesinde herhangi bir sıkıntı olmadığını belirten Şimşek, "Bizim geçen sene bütçemiz dengedeydi. Kamu borcunun milli gelire oranı OECD ülkelerinin ortalamasının neredeyse 4'te 1'i kadar düşük. Türkiye istihdam oluşturuyor. Turizmdeki bu kadar olumsuz gelişmeye rağmen cari açık daralıyor, enflasyon tek hanede, büyüme OECD'nin en yükseği, istihdam oluşturuyoruz, bütçede bir sorun yok... Böyle kaç tane ülke var? Bu kararlar benim tarzım değil. Reyting kuruluşları tabi işini yapacak, ama karar vermeden önce bizi dinlemelerini, o zahmette bulunmalarını bekleriz." diye konuştu.
Şimşek, bankacılık sektöründe risk artışı değerlendirmelerinin anımsatılması üzerine, sektördeki göstergelerin bir şokla karşı karşıya kalındığında, bunu absorbe edebilecek alan bulunduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Şimşek, "Bütün bu şoklara karşı piyasa ekonomisini en iyi şekilde işleteceğiz. Ne gerekiyorsa yapacağız, küresel normlara göre hareket edeceğiz." dedi.
Türkiye'nin demokrasiye yönelik riskler konusunda cuma gününden daha iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Şimşek, "Türkiye'nin demokrasisi güçlenmiştir. Siyasi uzlaşı ortamı hiçbir zaman olmadığı kadar güçlüdür. Bunu devam ettirmek istiyoruz. OHAL'in hedefi de bu. Bana kalırsa Türkiye'nin temelleri daha sağlamdır. Yaşanan şok büyüktür, bunun birtakım başlangıç tepkilerini anlayışla karşılıyoruz ama bir görsünler, baksınlar, piyasa kurallarının dışında bir şey olursa, ekonominin işleyişine bir müdahale olursa amenna. Bunlar olmayacak. Büyük resme bakmak lazım. Büyük resimde bana kalırsa Türkiye'ye ilişkin riskler azalmıştır, reform yapma kapasitesi artmıştır." ifadelerini kullandı.