Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan ile yaptığı röportajı yayınladı. 'Konfor alanından çıkıp hayallerinin peşinden giden bir girişimci kadın' başlıklı röportajda Hanzade Doğan'ın başarısının püf noktalarına değindi. İşte dikkat çeken o röportaj...
İşte 'Konfor alanından çıkıp hayallerinin peşinden giden bir girişimci kadın' başlıklı röportajda Hanzade Doğan'ın başarısının püf noktalarına değinen Murat Ülker'in o röportajı...
Hanzade Doğan: Ekip arkadaşlarımla beraber ortak bir hedefe koşmayı seviyorum
Hanzade Doğan, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli girişimcilerimizden ve çoğunlukla erkeklerden oluşan iş dünyasında lider bir kadın olarak öne çıkıp büyük başarılara imza attı. En son Hepsiburada’yı Kazakistan’ın en büyük e-ticaret grubu olan Kaspi.kz’ye sattı. Geçenlerde bir araya geldik. Çocukluk yıllarından iş hayatındaki deneyimlerine, liderlik anlayışından kadın girişimcilere yönelik tavsiyelerine kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu. İşte Hanzade Hanım’ın röportajından ipuçları:
Hanzade Doğan: Konfor Alanından Çıkıp Hayallerinin Peşinden Giden Bir Girişimci Kadın
Sevgili Hanzade Doğan, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı olarak yeni göreviniz hayırlı olsun. Yeni dönem hakkında duygu ve düşüncelerinizi sorarak başlamak isterim sohbetimize. Doğan Holding ile ilgili vizyonunuz nedir, Holding’i gelecekte hangi arenalarda göreceğiz mesela?
Çok teşekkürler Murat Bey, hem iyi dilekleriniz hem de keyifli sohbetiniz için. Sizi LinkedIn’de büyük bir beğeniyle takip ediyor ve ilham alıyorum. Sizin kanalınız aracılığıyla umarım ben de takipçilerinize farklı bakış açıları sunabilir ve önem verdiğim noktalarda ilham kaynağı olabilirim.
Öncelikle, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı, tabii ki son derece onurlu bir görev. Evet, 1 Şubat itibarıyla Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sevgili kardeşim Begüm Doğan Faralyalı’dan devralıyorum. Begüm, 13 yıllık liderliği boyunca, grubumuzun en zor günlerinde pek çok stratejik atılıma imza atarak şirketlerimizin farklı sektörlerde başarıyla büyümesine öncülük etti. Başarılarından dolayı aile ve holding olarak müteşekkiriz. Begüm başkanlığı devretmek isteyince bana düşen de bayrağı alıp aynı heyecanla ileri taşımak.
Tüm yönetim kurulu ve yönetim ekibi olarak, her daim grubumuzu daha ileriye götürmek ve paydaşlarımıza, topluma daha fazla değer yaratmak için çalışıyoruz. Bunu sürdürmek, en temel önceliğimiz.
Son 20 yılda, teknoloji devrimiyle birlikte hayatımıza birçok farklı sektör ve iş modeli girdi. Ben de girişimci olarak, başta Hepsiburada ve Nesine grupları olmak üzere, teknoloji alanında farklı markalar kurdum, büyüttüm ve yatırımlar yaptım. Yapay zekâ ile birlikte yeni bir teknoloji dalgasının içerisindeyiz. Önümüzdeki dönemde de girişimcilik kimliğim ve teknoloji vizyonumla Doğan Holding için değer yaratmayı umuyorum.
-O halde teknoloji girişimcisi Hanzade Doğan’ın hikayesi ile devam edelim sohbetimize. Hepsiburada’yı Kazakistan’ın en büyük e-ticaret grubu olan Kaspi.kz’ye sattınız, süreç nasıl ilerledi, memnun musunuz aldığınız karardan?
Aldığım karardan memnunum. İlk başlarda satmak gibi bir düşüncem yoktu; hep okyanusta büyüyerek ilerleyeceğiz diyordum. Ancak alıcının Hepsiburada için çok doğru bir seçim olduğuna inandım ve bu kararın şirketin geleceği için en iyisi olduğunu düşündüm.
KASPİ.KZ’nin kim olduğunu öğreniyoruz!
Kazak bir şirket denince, insanların aklına hemen petrolden ya da gazdan kazanılan paralar geliyor. Ancak burada gerçekten benim gibi bir teknoloji girişimcisinin kurduğu dünya çapında bir başarı öyküsü var. Küçük bir banka alıp onu dijitalleştiriyorlar; e-ticaret ve çeşitli uygulamalar derken koca bir dijital dünya oluşturuyorlar. Okuldan eski bir arkadaşım Kazakistan’da yaşıyor ve bana, “Biz orada onların dijital dünyasıyla yaşıyoruz,” dedi. Şirketin piyasa değeri 20 milyar doların üzerinde ve Nasdaq’ta halka açık.
Bana göre Hepsiburada’nın geleceği ağırlıklı olarak finansal servisler tarafında gelişecek. Bu ekip, bu işi çok iyi biliyor ve yeterli finansal güce sahip. Onlar için de bu açılım önemli, çünkü Kazakistan küçük bir ülke ve Türkiye gibi bir pazara genişlemeleri stratejik bir adım.
İkinci olarak, bunun Türk girişimciler ve Türk teknoloji şirketleri için de çok önemli ve umut vadeden bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Hepsiburada’nın yolculuğundan gurur duyuyorum.
-Hepsiburada’yı kurdunuz, büyüttünüz ve yıllar içerisinde çok büyük rakiplerle karşı karşıya geldiniz; Alibaba, Amazon gibi dev şirketlerle aynı pazarda yer almak sizi nasıl etkiledi? Bu süreçte zorlayıcı koşullarla nasıl başa çıktınız?
Hepsiburada’yı bugünlere getirirken karşımıza çok büyük rakipler çıktı; Alibaba, Amazon gibi dev şirketlerle aynı pazarda yer almak kolay değildi. Bu şirketler, toplam Türkiye ekonomisinden bile daha büyük. Üstelik üzerlerinde hiçbir kârlılık baskısı yok; çok uzun yıllar zarar ederek bulundukları piyasaları domine etmek üzerine kurulmuş bir sistemleri var.
Ancak zorlayıcı koşullar bizi hiçbir zaman yıldırmadı. Savaşçı bir ruhum olduğunu söyleyebilirim. İnovasyonla, sektöre her zaman ilkleri getirerek, müşteri memnuniyetini merkeze koyarak ve servis seviyemizde yarattığımız üstünlükle Hepsiburada, hem en güvenilen hem de en çok tavsiye edilen e-ticaret platformu olarak global devlerle rekabet etti ve etmeye devam ediyor.
-Hepsiburada hisseleri 1 Temmuz 2021’den bu yana dünyanın en büyük ikinci borsası Nasdaq’da işlem görüyor. Burada yer almanın Hepsiburada’ya katkısı mı, zararı mı oldu? Türk şirketlerine Nasdaq’ı önerir misiniz? Halka açıldıktan sonra da satış oldu. Zor bir süreç miydi? Zor bir karar mıydı?
Nasdaq’ta 12 dolardan halka açıldık. Halka arzımıza dünyanın en büyük teknoloji fonları yatırım yapmıştı. Hisse fiyatımız 15 dolara kadar çıktı ancak ardından hızla düşüşe geçti. O düşüş, gerçekten büyük bir travmaydı.
“Peki, neden düştük?” diye sorarsanız; Temmuz’da halka arzı gerçekleştirdiğimizde dolar kuru 8,5 TL idi. Hemen ardından hızla yükselerek 18 TL’ye çıktı. Aynı dönemde, dünyada teknoloji şirketlerine olan ilgi azalmaya başladı, faiz oranları yükseldi. 2021 yılında Nasdaq’ta halka arz yapan birçok teknoloji şirketi hisselerinde satışlar gerçekleşti. Bu durum, yatırımcılar arasında büyük bir panik dalgası yarattı ve kimseye durumu açıklayamadık. Yaşanan ekonomik dalgalanmalardan sonra, piyasa değeri şirketin gerçek performansından tamamen koptu.
Hanzade hanımın Nasdaq hakkında görüşleri müspet!
Tüm zorluklara rağmen bu süreci tavsiye eder miyim? Bizim için o gün doğru bir işlemdi. O süreçte 800 milyon dolara yakın bir fon girişi sağladık. Bu miktarı ne Türkiye’den ne de Londra Borsası’ndan sağlayabilirdik ve şirkete o sermaye lazımdı. O para ana hissedarlara hiç gelmedi. Büyük çoğunluğu şirketin içine sermaye olarak girdi, bir kısmı da Franklin Templeton’a gitti. 2015’te hisseye 1,5 dolardan girmişlerdi, hisselerinin yarısını 12 dolardan satarak önemli bir kazanç elde ettiler.
-Siz girişimci olarak yolunuza nasıl devam edeceksiniz? Yeniden Türkiye’de bir şirket alır mısınız? Türkiye’nin gelecekteki ekonomik büyüme potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sektörler arası çeşitlendirmek Türkiye için ne kadar önemli?
Doğan Holding’de üstlendiğim başkanlık rolü, girişimcilik iştahımı etkilemeyecek. Türkiye’nin ekonomik potansiyeline yürekten inanıyorum. 1 trilyon dolarlık gayrisafi hasılamız ve 80 milyonun üzerinde nüfusumuzla büyük bir pazarız. Ayrıca, Türkiye’den bölgesel güçler çıkabileceğine de içtenlikle inanıyorum.
Siz de Ülker olarak bunun çok güzel bir örneğisiniz. Hatta, bölgesel değil tam anlamıyla global bir oyuncu haline geldiniz. Ben de Türkiye’den başlayarak daha büyük coğrafyalara yayılacak yeni iş modelleri üzerine çalışmaya başladım bile.
Örnek alınmak ne güzel, Hanzade Hanım da hepimiz gibi Türkiyemizden vazgeçmiyor!
-Bir iş insanı olarak Türkiye’de girişimciliği destekleyecek en önemli adımların neler olduğunu düşünüyorsunuz? Girişimcilik ekosistemine katkıda bulunmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Türkiye büyük ve dinamik bir pazar. Ancak ne yazık ki girişim sermayesi fonu açısından yeterince zengin değil. Son yıllarda bir artış olsa da hala yetersiz. Oysa girişim sermayesi çok kritik; yeni fikirleri desteklemek için kurulan fonların artması, girişimcilik ekosistemine büyük fayda sağlıyor.
Girişimci olmak isteyen gençlere, önce başka şirketlerde çalışarak iş tecrübesi kazanmalarını, ardından girişimci olmalarını öneriyorum. Örneğin, benim ilk işim olan Goldman Sachs’ta çok şey öğrendim, bu tip kurumlar insana gerçekten sağlam bir alt yapı veriyor.
Bir de başarısızlık olmadan başarı gelmiyor. Mesela Silikon Vadisi’nde herkes, geçmişte yaptığı hatalarla barışık ve o hatalardan çıkardığı derslere odaklanıyor. Avrupa’ya baktığımda durum böyle değil, ama Silikon Vadisi’nde bu yaklaşım oldukça yaygın. Bana kalırsa yolda bir iki kere düşmek normal, hatta öğretici. Önemli olan yılmamak. İlk başarısızlıkta havlu atmamalı.
Tam bu noktada iş dünyasındaki kişisel serüveninize geçmek isterim. İş hayatına nasıl başladınız?
Üniversiteden sonra Goldman Sachs’ta işe başladım. Telekom, medya ve satın alma alanlarında çalıştım; o dönem internet hayatımıza yeni giriyordu. Yahoo ve America Online gibi platformlar henüz yeni çıkmıştı ve bu gelişmeler devrim niteliğindeydi. Ardından internet dünyası hızla büyümeye başladı, ancak çok geçmeden o balon patladı. İşte o dönemin atmosferi içinde Türkiye’ye döndüm ve Doğan Grubu’nda geleneksel medyayı yeni medyaya dönüştürmek için yatırımlara başladım.
2001 krizi sırasında ise herkes “internet öldü” diyordu. Doğan Holding’in yapısı gereği bütçe disiplini gibi belirli kuralları vardı. Oysa ben, birçok denenmemiş yeni model üzerinde çalışıyordum. Bir kültür uyuşmazlığı oldu diyebilirim. Bir noktada, hayallerimi holdingin çatısı altında gerçekleştirmenin mümkün olmadığını anladığımda, kendi yoluma gitmem gerektiğine karar verdim.
Elbette sonrası kolay olmadı; sanıldığının aksine arkamda güçlü bir sermaye yoktu. Zorlu ilk adımlardan sonra, ilk sermaye desteğini annemden aldım. Ondan sonra ne yaptım diye soracak olursanız farklı işlerde çalışarak birinden kazandığımı diğerine yatırdım. Bu şekilde adım adım ilerledim ve işler benim için yoluna girmeye başladı.
-Kariyeriniz boyunca size ilham veren öğretmenler, mentorlar, kitaplar, filmler oldu mu? Kimler ve neler bunlar?
Çalışma isteğim çok küçük yaşlardan beri vardı ve bu, ilerleyen yaşlarda herhangi bir şeyden ilham alarak gelişen bir durum değildi. Bir de kadınlara pek fırsat verilmeyen bir ortamda olmam beni motive etti. Annem, hukuk okumak istemiş ama anneannem izin vermemiş. Aslında anneannem aydın bir kadındı; üstelik feminist bir yanı da vardı. Dedem bile ondan korkardı. Hiç ezilen bir kadın değildi, eskilerin “devlet ana” dediklerinden biriydi. Ancak İstanbul’daki yurtlarda tatsız olaylar yaşandığına dair bir haber okumuş ve annemin yanlarından ayrılıp okumasına izin vermemiş. Annem de bu yüzden bizi her zaman güçlü yetiştirdi. Ben de bu ortamda çalışmanın ve başarmanın önemini bilerek büyüdüm.
Etkilendiğim kitaplara gelecek olursak, Fransız okulunda okudum ama bana ilham veren Alman literatürü oldu. Lisede Türkçe okuyup, üniversitede İngilizce çevirilerini tekrar okuduğum ve çok meraklısı olduğum kitaplar, genellikle Alman ekolünden geldi. Hermann Hesse’nin Siddhartha’sı, Kafka’nın Dönüşüm’ü, Nietzsche’nin eserleri… İnsanı sorgulayan bu romanlar, beni derinden etkilemiştir.
-Kadınların fırsat eşitliğini yakalaması konusunda hassasiyetinizi biliyoruz. Hepsiburada’da kadın girişimcilere destek oldunuz, destek programları oluşturdunuz. Fırsat eşitliği konusunda neler söylemek istersiniz?
Bu, çok önemli bir konu. Toplumda kadın-erkek eşitliği, kız çocuklarının eğitimiyle başlıyor. Bu sağlanmadan bir toplumun çağdaşlaşması mümkün değil. Ne olursa olsun, Türkiye’de kadının işi zor. Kültürün dönüşümü gerekli ve bu dönüşüm için özellikle bizlere, iş dünyasına, çok önemli görevler düşüyor.
Bizim Doğan Grubu’nda da Hepsiburada’da da en önemli odak noktalarımızdan biri, kız çocuklarının ve kadının toplumdaki yerinin güçlenmesi oldu. Bu sebeple, yıllardır Baba Beni Okula Gönder, Aile İçi Şiddete Son, Güçlü Kızlar-Güçlü Yarınlar, Girişimci Kadınlar Teknoloji Gücü gibi birçok projeye imza attık ve atmaya devam edeceğiz.