Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde, Hazreti Hatice'nin Mekke’deki evine dair yapılan kazıların raporu niteliğinde de olan 'The House of Khadijah bint Huwaylid' adlı kitabı irdeledi. Murat Ülker, "Bu mekan, İslam’ın ilk yıllarına tanıklık eden ve Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (S.A.V) hayatında derin izler bırakan bir yer olarak hepimiz için büyük bir anlam taşıyor" dedi.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve GODIVA Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, yeni yazısında, Hz. Hatice’nin Mekke’de bulunan evine dair yapılan kazıları ve bu mekanın İslam tarihi açısından taşıdığı büyük önemi ele aldı.
Sizlere saygıdeğer (Mükerrem) Mekke şehrinde yapılan Hz. Hatice Evi Kazısı hakkında okuduğum, Ahmed Zeki Yamani tarafından meydana getirilmiş bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
Geçen hafta Umre ve piyasa Goya yapmak için Hicaz’da idim. Adetim olduğu üzere müze, ören yerleri, mesela kutsal Hac ziyareti mekanlarını, Sevr ve Hira mağaralarını ziyaret ettim. Daha önce dikkatimi çeken arkeoloji kitabını mekanda yeniden okuyup inceledim.
Arkeoloji nedir, kelimenin etimolojisi: Antik Yunanca’daki “arkhaios” (eski) ve “logos” (bilim) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Kabaca “Eskinin bilimi” olarak Türkçeleştirilebilir. Arkeoloji eski kültür ve medeniyetleri, günümüze ulaşabilmiş maddi kalıntılarını inceleyerek yeniden kurmaya çalışan bilimdir. Kuran’da da arkeolojik bilgiler vardır. İki maksat güdülmüştür. İlki “bakalım, inceliyelim, öğüt alalım” diyedir. İkincisi tarih içinde toplumların gelişimini bildirir ve Sünnetullah (2) çerçevesi içinde sebep – sonuç ilişkisini inceler. Tüm bunlardan amaç İslam’ın vahdaniyet, uluhiyet ve ubudiyet inancının insan zihninde teşekkülü ve yerleşmesidir.
Arkeolog ne demek, neyi inceler? Arkeolog, insanlık tarihi ve tarih öncesi hakkında bilgi toplamak için eski uygarlıkların geride bıraktığı mimari yapı, eşya, kemik vb kalıntıları inceler. Aletler, mağara resimleri, bina kalıntıları ve benzerlerini kazılarla gün ışığına çıkaran, inceleyen, değerlendiren ve koruyan bilim insanıdır.
1- Kazı buluntularını aynen muhafaza etmek ve nadir parçaları müzede korumak ve sergilemek,
2- Buluntuları eski haline getirip, bir şekilde eskiyi yaşatarak muhafaza etmek,
3- Buluntuları inceleyip, kayıt altına aldıktan sonra yine eski haline terk edip; ama mesela üzerini zarar görmeyecek şekilde örtüp muhafaza ederek hayatın normal akışına imkan tanımak (3). Gözlemlerime göre Anadolu’da ikinci yaklaşım benimsenmiş. Burada ise galiba iki sebepten dolayı üçüncü yaklaşım geçerli olmuş. İlki buluntuların Müslümanların gözünde kutsiyet kazanarak, dinde bidate yani sonradan çıkan uyduruk bir adete sebep olmasından çekinildiği için, ikincisi de bilinen eski Mekke şehrinin tamamıyla beraber, bugün bir seferde milyonlarca kişinin tek bir imama uyarak namaz kıldığı Kabe’nin merkezinde bulunduğu dünyanın en büyük mescidinin içinde kalıyor olmasıdır.
Müellifimiz (4) Ahmed Zeki Yamani, 1962-1986 arasında Suudi Arabistan Petrol Bakanı, ilk OPEC Genel Sekreteri idi. Kurduğu Al Furqan İslam Mirası Vakfı ile İslami Yazma Eserler, Mekke ve Medine Ansiklopedisi, İslam Hukuk Felsefesi Araştırma Merkezlerinde İslam mirasını araştırmayı, görüntülemeyi, kataloglamayı, editlemeyi, tahsili ve yazmaları basmayı hedeflemişti.
İlk Müslüman ve tüm inananların annesi olarak kabul ettiğimiz Hazreti Hatice (ARO) Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) ile burada evlendiler ve 27 yıl yaşadılar. Hz. Hatice (ARO) önceden iki kere evlenmişti. Önceki evliliklerinden iki oğlu bir kızı vardı. Mekke’de herkesin beğenip takdir ettiği Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’e (S.A.V) evlilik teklif etmişti. Evlendiklerinde Peygamberimiz (S.A.V) 25, O 40 yaşındaydı. İki erkek, dört kız çocukları oldu. Sadece kızı Fatıma Hz. Muhammed’den (S.A.V) sonra beş buçuk ay yaşadı.
Ahmed Zeki Yamani tarafından meydana getirilmiş arkeoloji kitabına göre bu kazı çok değerliydi. Çünkü Mekke’de, o dönemde on yıl süreyle ilahi mesaj, vahyin büyük kısmı bu evde inmişti. Hazreti Nebi’nin kubbeli küçük bir odasının olduğu bu evde tüm bunlar yaşanırken diğer küçük odada hazreti Fatıma (ARO) doğmuştu. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (S.A.V) İbrahim dışındaki 6 çocuğunun tamamını Hz. Hatice (ARO) bu evde doğurmuştu. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (S.A.V) çocukları Kasım, Abdullah, Rukiyye, Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’yı doğurmuştu.
Kitaptan Kazı Heyeti’nin başlanmadan önce çok detaylı bir araştırma yaptığı anlaşılıyor. Konu ile ilgili tüm tarih kitapları ve seyahatnameler taranmış, kazı için ipucu teşkil edecek her türlü belge ve bilgiden yararlanılmış.
Gerekli izinlerin alınmasının ardından başlayan kazıyla ortaya çıkarılan evin bölümleri kolayca belirlenmiş. Hz. Fatıma’nın (ARO) doğduğu oda, peygamberin mescit alanı, mescidin nişleri, mihrabı, misafir ağırlama bölümü, ahırlar gibi alanlar ortaya çıkarılmış. Hicretten sonra evi Hz. Ali’nin (ARO) abisi Akil bin Ebu Talip satın alır. Yıllar sonra da Akil, evi Muaviye bin Ebu Süfyan’a satar ve o da evin ana formunu bozmadan, onarır ve bazı eklemelerle mescit olarak ziyarete açarak korunmasını sağlar. Bu haliyle asırlar boyunca korunur bu emanet.
Hz. Hatice (ARO) evinin ilk yapıldığı zamanda sahip olduğu orijinal form kare ya da daire formunda mıydı kesin olarak bilinmiyor. Fakat el-Azraki ve el-Fakihi gibi dönem tarihçileri, Mekkelilerin evlerinden, Kâbe’den ayrıştırmak için ve Kabe’nin daha çok görülebilmesi için tek katlı daire formunda inşa ettiklerini aktarır (5). Hz. Hatice (ARO) evinin üstü açık 3×3,5(m) odasının yanında duvarda çakılmış bir çıkıntı, yani şemsiye gibi bir taş vardır. Bunun nedeni taciz için komşu evlerden ahalinin belki Ebu Leheb ve Adiy bin el-Hamra’nın fırlattıkları taşlardan korunma çabasıdır. Evin odalarının ebatları hakkında bir bilgi için eskiz altta:
Hicaz’a hizmet edilen tüm asırlar boyunca ve nihayet Osmanlı devrinde ev, mescit fonksiyonuyla 19. yüzyıl ortalarına kadar gelir.
Tarihçi Ali el Taberi, 12. yüzyılda Endülüslü seyyah İbni Cubeyr evin genel ve mimari özelliklerini aktarır. Ev hakkında en detaylı bilgiyi ve mimari tariflemeyi 15. yüzyıl tarihçisi el-Fâsi verir. Kitapta el-Fâsi’nin evi iki bölüme ayırarak verdiği bu tarif detaylı anlatılıyor. Abbasi halifeleri ve 1207 yılında El Nasır dönemlerinde ev ciddi onarımlar görmüş. Eyyubi idarecilerinden Melik el Eşref ve Melik el Nasır dönemlerinde de ev onarılmıştır. Osmanlı döneminde, 1524 yılında Mimar Sinan’ın gözetiminde evin belli yerleri tamamen yıkılıp yeniden yapılır. 1635’te Rıdvan Ağa’nın başında olduğu bir ekiple renovasyon yapılır. Meşhur seyyah Evliya Çelebi de seyahatnamesinde ev hakkında önemli bilgiler verir.
Yine Osmanlı sultanlarından III. Ahmet ve Sultan Abdülhamid dönemlerinde yenileme ve onarımlar yapılır. 19. yüzyıla ait bir Hicaz Vilayeti Salnamesi’nde evden detaylı söz edilir. Ev hakkında detaylı bir planı ve açıklamayı 20. yüzyıl başlarında, 1902’de el-Batatuni verir. El Batatuni çalışmasında Mirat el Haremeyn eserinden yararlandığını ekler.
Daha sonra Suudi Arabistan Kralı Melik Abdülaziz buraya bir Kuran okulu yaptırır. Hz. Hatice evi tamamlanan çalışmaların ardından tuzdan ve her türlü kirli, asitli materyallerden arındırılmış kumlara gömüldü ve üstü kapatıldı.
Bu bilgilere ve fotoğraflara Kral Abdülaziz’in verdiği izin ve Ahmet Zeki Yamani’nin çabası ile ulaşılabildi, Allah onlardan razı olsun (6).
Bir diğer olay da Nebi’nin çok sevdiği amcası Ebu Talib’in fakirlikten dolayı bakmakta zorlandığı iki oğlundan biri olan Ali’yi (ARO) bakmak üzere yanına, bu eve almasıydı. Ebu Talib’in diğer oğlu Cafer’i de kardeşi yani peygamberin bir diğer amcası olan, Mekke’nin de en zenginlerinden Abbas yanına almıştı. Sonuç olarak peygamberin davetine inanıp, ilk kabul eden kişi bir kadın, bu evin sahibi Hatice bint Huveylid’di (ARO). Ona ikinci inanan da yine bu evdeki bir çocuk, ileride bu evde doğan Fatıma (ARO) ile evlenip, Hasan ve Hüseyin’in babası olacak olan Ali’ydi. Sonuç olarak bu evin İslam tarihi ile olan bağları ve birçok değerli hatıranın da mekânı olması yapılan kazıyı daha da önemli kılıyor. Bu kadar anının, yaşanan onca şeyin ve acı tatlı paylaşılan 27 yılın ardından Hatice’nin (ARO) vefatı Hz.Muhammed’i (S.A.V) derinden üzmüştü. Onun hatırasını hiç unutmadı.
Hz. Hatice (ARO) ile evli iken Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) tek eşli idi. Ancak vefatından sonra çeşitli sebeplerle tekraren evlenmişti. İnşallah bu konuyu okuyup kısaca yazacağım. Genç yaşta kendisiyle evlendiği Hz. Aişe (ARO), tek dul olmayan veya boşanmamış eşiydi.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in tüm eşleri inananların anneleri olarak görülmüştür. Daima sevgi ve saygıyla anılmışlardır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) hadislerinde Hz. Hatice’yi (ARO) şöyle anmaktadır: