Ticaretin seyri değişirken; tüketici, üretici ve devletin ekonomik menfaatlerini gözeten yasal düzenlemelere ihtiyaç artıyor. Birçok ülke ve Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası örgütler piyasa aksaklıklarının önüne geçmek, adil ve şeffaf ticari koşulları tesis etmek ve rekabeti koruyucu tedbirleri alarak gerek platform içi gerek platformlar arası dengeyi gözetmek amacıyla çalışmalarını hızlandırdı. Kısa süre öncesine kadar, yenilikçiliğin zarar göreceği kaygısı ile e-ticaret sektörüne müdahaleden kaçınan hükümetler, son birkaç yılda büyük ölçekli işletmelerin tedarik zincirine hâkim olmaya başlamaları ile üretici ve tüketiciyi korumak için yasal düzenleme yapmaya başladı. Bu düzenlemelerin en önemli örneklerinden biri olan ve AB’de 12 Ekim 2022 tarihinde yayımlanan Dijital Pazarlar Yasası’yla büyük ölçekli ya da hâkim konuma sahip ve “geçit bekçisi” olarak adlandırılan dijital platformlara yönelik etkin rekabetin sağlanması amacıyla öncül düzenlemeler yapıldı. Tüm dünyada e-ticareti daha eşitlikçi duruma getirecek düzenleme çalışması sürerken, Türkiye diğer ülkelere de örnek olabilecek bir çalışmaya imza attı.
Geçtiğimiz temmuzda Meclis’te kabul edilen ‘Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’, e-ticaret ortamını daha rekabetçi, üretici ve tüketicinin haklarını koruyan bir hale getiriyor. Kamuoyunda “E-ticaret Yasası” olarak da bilinen düzenleme dijitalleşmenin etkisiyle geleneksel kanallardan elektronik alana doğru hızla ilerleyen e-ticaret aktörlerinin daha rekabetçi bir ortamda ticaret yapmasını sağlayacak. Farklı mecralarda, söz konusu düzenlemenin ‘anti-demokratik’, ‘ticareti kısıtlayıcı’, ‘yabancı yatırımı engelleyici’ nitelikte olduğu yönünde bir algı oluşturulmaya çalışılsa da, aslında yeni yasa e-ticareti her kesim için daha serbest hale getiriyor.
Düzenlemenin en önemli amacı ise bir veya birkaç pazar yerinin orta ve uzun vadede e-ticaret pazarına hâkim olmasını engellemek olarak gösteriliyor. Zira, ABD gibi e-ticaret pazarında tekelleşme yaşanan ülkelerden farklı olarak Türkiye bu konuda geç kalmış değil. Bu nedenle, küçük üreticiden KOBİ’lere, bankalardan kargo şirketlerine, mikro ve küçük ölçekli e-ticaret sitelerinden pazara yatırım yapmak isteyen yeni aktörlere kadar birçok kesimin haklarını güvence altına alan bir içerikten söz ediliyor.
Pandemi sürecindeki kısıtlamalarla birlikte 2021’de 4,9 trilyon dolar olan küresel perakende e-ticaret satışlarının 2026’te 8,1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Ayrıca, 2021 yılında yüzde 16,6 olan e-ticaretin küresel perakende içindeki payının 2025’te yüzde 24.5’e ulaşacağı öngörülüyor. Ülkemizde ise 2019 yılında yüzde 9,8 olan e-ticaretin genel ticarete oranı yaklaşık iki katına çıkarak 2021 yılında yüzde 17,7 gibi önemli bir seviyeye ulaştı. Geçen yıl ülkemizdeki e-ticaret hacmi ise yüzde 69 artarak 381,5 milyar TL oldu.
E-ticaretteki bu hızlı yükseliş, perakende başta olmak üzere her sektörü etkiliyor. Türkiye’de geçen yıl perakende e-ticaret hacmi 234 milyar Türk Lirası olarak gerçekleşirken, bu hacmin yarısını sektörün önde gelen e-ticaret pazar yerlerindeki satışlar oluşturdu. 2021 yılında e-ticaret faaliyetinde bulunan 484 bin 347 işletmenin 472 bin 604’ü elektronik ticaret pazar yerlerinde faaliyet gösteriyor. İşletmelerin e-ticaret pazar yerlerine göre dağılımına bakıldığında ise yüzde 74’ünün yalnızca bir, yüzde 12’sinin iki, yüzde 6’sının üç ve yüzde 3’ünün dört ve üzeri pazar yerinde satış yaptığı görülüyor.
Bu düzenlemeler ile ekonomik parametreleri tek başına belirleyebilme güçleri giderek artan çok büyük ölçekli ya da başat elektronik ticaret pazar yerlerinin rekabeti bozucu veya sınırlayıcı faaliyetlerinin engellenmesi amaçlanıyor. Öte yandan, tüketicilerde orta ve uzun vadede oluşabilecek refah kaybının önüne geçilmesi, aşırı reklam ve indirim uygulamaları gibi agresif büyüme stratejileri uygulayan pazar yerlerinin söz konusu faaliyetlerine piyasa lehine son veriliyor.